Din dogmatiktir. Sorgulanamaz yargılanamaz . Koşulsuz kabul gören, her türlü deneyi, araştırmayı reddeden dogmatik bu yapının neden bu tanımı aldığını hiç aklınıza sordunuz mu?
Köleleşmenin, körleşmenin, korkunun tek koşulu olduğu için… Üreyen ve dünya üzerinde düşünen tek evcil hayvanın insan olduğunu düşünürsek 7.7 milyar dünya nüfusunun nasıl zapdedilmesi gerektiğini bu yolla yani din ile sağlanmış olduğunu kabul etmemiz, düşünen bir beyin için zor bir şey değildir. Ayrıca bu din dediğimiz yapının dünya üzerinde ses getirmesi ve yaygınlaşması için bu yönde misyonerler yetiştirildiğini ve bu öğretiyi ikna etme yoluyla kendine çekme çabasında olup, taraf tutma, ayrışma, üstün gelme gibi çılgın hırslarla beslendiğini, savaşların renk, dil, din ayrımı yüzünden ortaya çıktığını görmemezlikten gelemeyiz. Bu sayede
korku imparatorluğunun nesilden nesile aktarılması sağlanmış şimdiki çarpık, sapık zihniyetlerin türemesine sebep olmuştur. Manevi rahatlığı belden aşağı kullanmaya başlayan zehir zihniyetler şimdilerde ölümle burunburuna getiriyor insanı. Çağ atladıkça yobazlaşan beyinler korkunç derecede sadakatsiz ve utanç kaynağı haline geldi. Utanç duymanın zerre kadar bir önemi kalmadığını buna vesile olan ve her ağzına gelen şeyi konuşan sözüm ona tarikat üyelerinden ya da sözde hocalardan tanıklık ediyoruz . Algı oluşturmanın ve yönetmenin görevini yapıp cahil kesimi kendine alkışlatıyorlar ve korkutuyorlar . Genç beyinleri zoraki şartlar altında yaşatıp korkuyu içlerine yerleştiriyorlar. Bu sayede korkan insana her şeyi yaptırmanın mümkün oldugunu biliyorlar. Korkan insan tecavüze ses çıkarmaz, korkan insan tacize maruz kalır korkan insan kolay ölür… Korkan insan itaat eder, razı gelir ve böyle bir nesil sonsuz bir uçurumdan aşağı düşer işin kötüsü yere çakılacak bir toprak bulamaz. Bu cemaatleri bu tarikatları her kim besliyorsa tacize, tecavüze ve de yaşanılan gayri ahlâkî vaziyetlere, olağan dışı ölümlere sebeptir ve suç ortağıdır. Bu tarikatları besleyerek sevap işlemiş olduğunu düşünen zihniyetler bir neslin, bir geleceğin sonunu hazırlandığını unutmasınlar…
Gerçek tektir; Doğru çoğuldur. Her doğru gerçek değildir ama her gerçek doğrudur diyebiliriz .
Ve Gerçek, ispatlanması mümkün olandır.
Dinin baskıcı bu tavrı emir verir, bilek büker. İnsan dediğimiz varlığın evrendeki yerini ve gücünü hiçe sayar onu kullanır onu kandırır. Ettiğimiz duaların geri dönüşlerini başka bir gücün varlığına yorarız . Halbuki geri dönüşlerin o istek ve dileklerin yaratıcısı insanın kendisidir. Ne kadar çok istersek o kadar elde ederiz bu evrendeki kendi yerini belirleyen tek şey insanın kendisidir. Eğer bir varlığın gücüne inanmak, sığınmak istiyorsanız kendinize inanın, kendinize sığının.