“Zamanın ruhu kavramı, bir döneme hâkim olan düşünme ve hissetme tarzını, zihniyeti anlatır. Kolektif şuura ve şuur dışına kadar yayılabilen bir ruhsal iklim…
- Yüzyılda, Latince olarak doğdu bu kavram: genius saeculi, yüzyılın/çağın ruhu.[1] Alman filolog Klotz, 1760’da bu adla yayımladığı çalışmasında, belirli bir çağa mahsus olanı anlamayı sağlayacak zaman aşırı ölçütlerin ve kavramsal araçların neler olabileceğini sorgulamıştı. Romantik akımın öncülerinden filozof Herder, 1769’da yazdığı bir makaleyle bu zaman-aşırı yoruma itiraz ederek, belirli bir zamana mahsus olan, o zamanın mahiyetini tayin eden bir tinsel gücün varlığına işaret etti. Herder’in Latincesinin yerine kullandığı Almancası, Zeitgeist, başka dillerde de Almanca zikredilen bir kavram olarak yerleşti.
Herder, Zeitgeist’ı eski zamanların tecrübelerinden süzülüp gelen ve insana-topluma gelecek zamanlar için yol gösteren bir manevî güç olarak düşünür. Sıradan insan değil ama aklı eren kişi, zamanın ruhunun taşıdığı gücü kavrayabilir ve onu kullanabilir: “Bilgenin itinalı emin eli, doğru zamanlamayla zamanın ruhuna yön verebilir” – ve ekler: “ama ilke olarak ona teslim olmalıdır.”[1]
Zamanın ruhunun taşıdığa güce hakim olmak yönünde ilerleyen kişi önündeki engelleri yaşattığı zihniyet sayesinde aşmayı başarır. İnsanoğlu doğumundan itibaren ölümlü olduğu gerçeği ile yüzleşirken, arkasında iz bırakabilmek ve zamanın müthiş hızına karşı koyabilmek için zamanın ruhu ile gizli bir hesaplaşmaya girer.
Zaman insanın başını döndüren bir hızla geçer. Her gün yeni anılar biriktirilir. Bugünü yaşamaya çalışırken dün ile yarın arasında sıkışıp kalır insan. Zamanın ruhuna yenik düşmeyen hiçbir şey yoktur. Kaybedileceği kesin bir savaşa girmek baştan anlamsızlığını korur.
Yıllar yılları kovalıyor. Küçükler hızla büyüyor. Büyükler hızla yaşlanıyor. Sevdiklerimin vefatları ile yüzleşiyorum daha sık. Son on yıl adeta hiç iz bırakmadan geçerken benim tarihim 2019’u göstermiyor. Daha yapılacak çok şey vardı… Hâlbuki günler hiçliğin gölgesinde zamanın ruhuna yenik düştü.
Aynalarla yüzleşmek neden zorlaştı? Aynaya baktığımda saçımda beliren beyaz teller nasıl oldular? Nasıl da hızla yaşlanıyorum. Günde kalarak anı yaşamaya çalışsam da geçmiş ve gelecek yakamı bırakmıyor.
Bana kalsa 23 yaşımdan henüz gün aldım. Küçüğüm daha… Şarkıdaki gibi “küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden hatalarım.” Hatalarımı mazur görün. Ben yaş aldıkça akıllanacağıma hatalarım artıyor. Her ne kadar hatalarımı tekrarlamamaya çalışsam da, kendimi aynı fasit dairenin içinde buluyorum. Bu kısır döngüden kurtulmak ve zamanın ruhuna muktedir olmak istiyorum. Ah ne nafile bir çaba.. Hatalarım için kendimi affetmeye çalışıyorum ve bir daha onları tekrarlamamaya gayret ediyorum. Çoğu zaman fuzuli bir gayret benimkisi. Yine de deniyorum. İnsanın mükemmel yaratılmadığı ve türlü sınavlarla sınandığı ahir örümüzde zamanın ruhu bizim ruhlarımızdan ibaret aslında. Denemekten vazgeçmeden yolda olmayı başarmamız gerekiyor.
1- Zamanın Ruhu, Tanıl Bora, Birikim Dergisi, 28.Mart.2018