Çağımızda sivil toplum kültürü önemi gitgide artan evrensel nitelikli kavramlar arasında yer almaktadır.
Sivil toplum çeşitli düzeylerde değişik amaçlar için örgütlenmiş kurumlardan ve yapılardan oluşmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının (STK) demokratik ve katılımcı bir siyasal iklimin inşasına ve demokratik bir yönetim kültürünün oluşumuna katkı sağlamaktadır. STK’lar siyasal, kültürel, sosyal, iktisadi faaliyetler ve sosyal kaynaşmaya ve toplumsal gelişmeye katkıda bulunmaktadır. Zira sivil toplum kültürünüm kurumsallaşması, bu doğrultuda kültürel değerlerin yaşatılması, paylaşılması, bölgesel, inançsal ve evrensel değerlerin yaşatılması, paylaşılması ve geliştirilmesi bağlamında belirleyici katkıların başında STK’ların bu özelliği gelmektedir.
Sivil toplumda çoğulculuk, hoşgörü, katılım, gönüllülük, özerklik, kamusal yaşam, kamusal hizmet, kültürel değişim ve gelişim, bürokratik mekanizmalardan soyutlanma gibi temel kavramlar değer kazanırlar. Sivillik ve demokratiklik arasında doğrusal bir mantık vardır. İşte bu nedenle sivil toplum kültürü, demokrasi kültürünün en belirleyici unsurlarındandır. Bu bağlamda, demokrasiyi ayakta tutan temel değerlerin inşasında STK’lar ve dolayısıyla sivil toplum kültürü önemli bir vazife ifa eder. STK’larda katılım gönüllülük esasına dayanır, bunu dayatan veya mecbur kılan bir yaptırım yoktur.
Sivil toplum gücünü hukuktan alır. Sivil toplum devletten ve devlet örgütünden bağımsız olmakla birlikte bir hukuka tabidir ve dolayısıyla formel meşruiyetini hukuktan aldığı söylenebilir Sivil toplum kültürü bireylerin temsil edilebildiği ortak bir zemini zorunlu kılar. Devlet, hükümet gibi örgütlenmelerle toplum arasında köprü vazifesi görür. Her şeyi devletten beklemeksizin – ki bazen devletin çıkarları bazı işleri yapmak için uygun değildir- eksik kalan alanlarda sivil toplum kültürünü özümsemiş gönüllü bireylerin bir takım misyonlar üstlenerek yaşadıkları toplumun ihtiyaçlarını gidermek için projeler üretmeleri gerekir. Bunun için her bireyin kendi duyarlılık alanında önem teşkil eden alanların en az birinde aktif ve çıkar beklentisi olmadan çalışan bir STK’nın gönüllüsü veya üyesi olması gerekir. Ancak örgütlenmiş bireyler olarak devletin görmezden geldiği alanlarda bir güç ve baskı unsuru oluşturmamız ve hayata geçireceğimiz projelerle rol model olmayı başarabilmemiz mümkündür.
Küçük bir damlanın denizde yarattığı halkalar gibi bu projeler çarpan etkisi yaratarak ülke geneline yayılabilir. Bugün temel sorunlarımız hakkında örgütlenen ( kadına şiddet, kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, mültecilik, gençlik-kadın ve istihdamı, engelli hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, küresel ısınma, LGBTİ’li bireyler, ekoloji, girişimcilik, sağlık gibi) birçok yararlı STK mevcut. Gelin bugünden tezi yok bu yapıların parçası olarak toplumsal duyarlılıklarınızı hayata geçirin. Birlikten kuvvet doğar.