31 Aralık 2019’da Vuhan’da korona çıkmadan önce bu yaşadıklarımızı anlatsalar inanır mıydık? Dünyanın birçok ülkesinde sokağa çıkma yasağının ilan edileceği, yüzbinlerce insanın bu yüzden öleceği söylense bu ancak bir bilimkurgu filmi ya da distopya olabilir demez miydik? Ekonominin uğradığı resesyonun bir pandemi yüzünden olacağına, insanların işsiz aşsız kalacağına ihtimal verir miydik?
Doğal felaketler karşısında aciziyetimizin, insanoğlunun her şeye muktedir bir varlık gibi yüceltilmesinin yanlışlığının farkına vardık çoğumuz. Hayat biz planlar yaparken başımızdan geçenlerden ibaretti. Doğa ana kartlarını oynarken bize düşen onu çaresizlikle izlemek oldu. Bilmemiz gereken gerçek sandığımız gibi dünyanın efendisinin biz olmadığımızdı. İnsanoğlu kibri ile yüzleşiyordu.
Bu hastalık, çoğumuzun doğanın dengesini bozan insanoğlunun ne büyük bir yanlışta olduğunu fark etmemize yaradı. İhtiyaç duyduğumuzu düşündüğümüz birçok şey yaşamamız için aslında gerekli değildi. Minimalleşmeye başladık. Sadeleşme eğilimine girdik. Şu bir gerçekti ki yaşadığımız ve hala süren tehlikeden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Değişmek zorundayız. Hayat artık koronadan önce ve koronadan sonra olarak ikiye ayrılıyor, bu bir milat. Hayatlarımız sarsan ve her şeyi sil baştan değiştiren bu pandemi yüzünden evlerimizde zorunlu hapis hayatı, izolasyon yaşamaya başladık. Zaten risk grubunda yer alan 65 yaş üstü ve 20 yaş altı için de sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Büyüklerimize korona virüsünü bulaştırmak korkusuyla bizler de evimizden çıkmadık. Hayatımıza yeni kavramlar girdi. Bunlar pandemi, pandemik hastalık, Covid19 virüsü. Öncelikle pandeminin ne anlama geldiğini ve niye ilan edildiğini açıklayalım:
Pandemi; dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel isimdir.
Enfeksiyondan korunma ve kontrol önlemlerini uygulayarak; enfeksiyonun toplumda yayılmasını azaltmak ve böylece pandeminin erken dönemlerinde enfekte olacak kişi sayısını ve pandemi nedeniyle ortaya çıkacak vakaları azaltmak için önlemler alınır. Koronavirüsün yayılma hızına ve insan sağlığı üzerindeki etkisine bakıldığında genel çapta koruyucu önlemlerin artırılmasını sağlamak adına Dünya Sağlık Örgütü’nce pandemi ilan edilmiştir.
Bir de tarihteki pandemiler ve göze çarpan epidemilere bakalım:
- Kara veba, Kolera, Grip, Tifo, Domuz gribi, COVID-19
Gördüğümüz üzere insanlık daha önce de pandemiler atlattı. Şimdi sorun nasıl normalleşeceğimiz ile ilgili. Her gün sağlık bakanlığınca açıklanan ve birer rakamdan ibaret gibi görünen insanlarımızın kayıpları herkesi etkiliyor. Toplumsal bir travma yaşıyoruz. Yine de dijital ortamlarda sosyalleşmeye, toplantılar yapmaya, eğitim almaya devam ediyoruz. Bu eğilim bundan sonra da süreceğe benziyor.
Kafamdaki sorular şunlar:
Nasıl emin olabileceğiz bu pandeminin sona erdiği ve artık güvenle dışarı çıkıp, eski hayatlarımıza döneceğimiz konusunda? Otoritelerin bu yöndeki açıklamaları bizim için yeterli olacak mı? Bir takım ekonomik kaygılarla otoriteler tarafından verilen kararlara sağduyumuzla karşılık vermeliyiz. Bu ancak topyekün bir mücadele ile en az zararla atlatılabilecek ülkesel ve küresel çapta bir sorun.
Özellikle iktidar büyüklerimiz hakkındaki endişelerimizi giderebilececek mi? Hasta olmak ve yaşamak ikileminde kalan çalışanlarımızın, özellikle işçilerimizin durumu ne olacak?
Tek çözüm Covid-19 için bir aşının bulunması. Uzmanlar korona virüsünün mutasyona uğradığını söylüyorlar. Yani hastalanan biri virüse bağışıklık kazanmadan tekrar hasta olabiliyor. Bu koşullarda aşı bulmak da zorlaşıyor. Kesin çözüm olan aşı bulunana dek, yapmamız gereken tedbirlerimizi almaya devam ederek bu hastalıkla yaşamayı öğrenmek olacak.