boyutlara götüren, çeşitli idrak düzeylerinde değişik katmanlardan oluşan kitaplardır. Bu anlam katmanları çokludur ve siz olgunlaştıkça o kitaptan aldığımız haz ve tatmin, eriştiğimiz idrak boyutu da farklılaşır. İşte Louise Hay’in “Düşünce Gücüyle Tedavi” adlı kitabı da benim için böyle kitaplardan biri. Henüz 20’li yaşların başlarında okuduğum yol gösterici bu kitaptan, bu günkü yaş olgunluğum ve tecrübelerim sayesinde geçmişe nazaran çok daha fazla faydalandım. “Düşünce Gücüyle Tedavi” adlı kitap ilk kez 1984 yılında yayımlanıyor. İnsanlığa gösterdiği yol ve yaptığı rehberlik ise hala geçmişteki geçerliliğini koruyor. Louise Hay kendisine dünya çapında ün kazandıran bu kitabını 40’lı yaşlarda yazmış. Bu da üretmek için 40 yaşın hiç de geç olmadığını gösteriyor. 40’lı yaşlarında bir insanın böyle bir yetkinlik ve olgunluk düzeyinde olması, kitabının geçen 36 yıla rağmen hala genelgeçer doğrular sunması, kitabın mutluluk reçetelerinin bugün de uygulanabildiğinin göstergesi durumunda.
Bu kitaptan ve kendi yaşam deneyimlerimin süzgecinden geçirdiğim bazı cümlelerimi ve alıntıları[1] sizlerle paylaşmak istiyorum. Dilerim bu paylaşım her okuyucuya fayda getirsin ve yanlış düşünce kalıplarının gölgesinde kalanlara yeni ufuklar açsın:
Düşüncelerimizin hayatımızı nasıl şekillendirdiğine tanık oluyoruz. “Sorun ne olursa olsun”, kökeni bir düşünce kalıbında yatar ve düşünce kalıpları değiştirilebilir. Kendi dünyamızın gücü ve merkezi biziz, neyi düşünmeyi seçiyorsak karşımıza o çıkacaktır. Güzel bir hayat istiyorsak, güzel düşüncelerimiz olmalı. Üretkenlik içinde geçen bir hayat istiyorsak üretken düşüncelerimiz olmalı. Ve sevgi dolu bir hayat istiyorsak sevecen düşüncelerimiz olmalı. Düşünsel ve sözsel olarak ne tür mesajlar gönderiyorsak, aynı biçimde bize geri geleceklerdir. Kendi dünyamızın merkezi biziz ve neyi düşünmeyi seçiyorsak, karşımıza o çıkacaktır. Bu yüzden acı veren ve sorun yaratan cümlelerden uzak duralım.
Hayatımızda bir şeylerin değişmesini istiyorsak, değişime kendimizden başlamalıyız kanısındayım. Bunun için de “değişmeye istekli” olduğumuzu kendimize telkin etmenin geçerli bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Bunun için olumlama içeren bu telkin cümlelerini kullanabiliriz:
- Şimdi sakin ve tarafsız olarak eski düşünce kalıplarımı görüyorum, seçiyorum ve onları değiştirmeye istekliyim.
- Öğrenmeye hazırım ve öğrenebilmek için değişime hazırım.
- Bu değişimi yaşarken zevk almayı seçiyorum.
- An be an değiştiğimi görüyor ve hissediyorum.
- Eski düşüncelerin artık üzerimde gücü yok.
- Ben kendi dünyamın tek gücüyüm, özgür olmayı seçiyorum.
- Her şey iyi ve güzel…
Aynada gözlerinizin içine bakarak, kendinizle ilgili olumlu bir açıklamada bulunmak, olumlu düşünce ile sonuca ulaşmak için en çabuk ve etkili yoldur. Biliyorum ki ben “iyi yürekli, yardımsever, paylaşımcı ve dürüst” biriyim. İlk başlarda tuhaf gelse de size dair inandığınız sıfatları ayna karşısında kendinize söylemenin kendinize haksızlık eden iç sesinizi susturmada çok büyük katkısı olacaktır. Aynaya baktığınızda kendiniz hakkındaki düşünceniz size olumlu bir akis olarak dönerse, kendimizle barışık olabiliriz. Kendimizi olduğumuz gibi onayladığımız, sevdiğimiz ve kabul ettiğimiz zaman, her şey yoluna girecektir.
İnsanlar bence en büyük vakit kayıplarını ve acılarını, geçmişe saplanıp kaldıkları ve takıntılı bir şekilde geçmişin etkisinden çıkamadıkları için yaşarlar. Oysa geçmiş “geçmiş”tir ve değiştirilemez. Gelecek şimdiki düşüncelerimiz ile biçimlenir. Geçmiş yaşandı ve bitti. Sadece bu an içinde yaşananlar var. “Kendimi geçmişten bu ana getirmeyi seviyorum. Kim ve ne olduğumu paylaşıyorum. Çünkü hepimizin “bir” olduğunu biliyorum. Dünyada her şey iyi ve güzel.” İşte bu cümlelere gerçekten inanmak için, kendimizi sevmemiz ve eksiklerimizle onaylamamız şart. Düşünce, inanç ve davranış biçimimizi değiştirmeyi istersek her hastalık iyileşebilir. Yeter ki hayatımıza sevecen insanları seçelim. Sevgi dolu insanları hayatımıza çekersek, verdiğimiz her olumlu şey çoğalarak geri dönecektir.
Geçmiş ve geçmişte yaşadığınız tüm kötü anları; uğradığınız haksızlıkları, pişmanlıkları, rezil oluşları, suçluluklarınızı, keşkelerinizi ve amalarınızı, hatalarınızı affedin, onları tümüyle özgür bırakın ve özgürlüğü seçin. “Ben artık özgürüm. Kendimi sevdiğim için her anı iyi ve dolu yaşıyorum” mottosunu tekrarlayın.
Kendimizi ne kadar seversek o kadar bedenimize bakar ve sağlıklı yaşarız. Kendinizi sevdiğinizde bedeniniz size; sağlıkla, canlılıkla dolu bir enerji verecektir. Birçok hastalığın nedenleri psikolojik olumsuzluklardan kaynaklanır, her hastalık için kullanacağımız olumlu önermeyi düşüncelerimizin besini olarak görmeliyiz. Course in Miracles (Mucizeler Kursu) öğretileri şöyle der: Tüm hastalıklar affetmeme durumundan kaynaklanır Ne zaman hasta oluyorsak, affetmemiz gereken kişinin kim olduğunu düşünmeliyiz. Bu düşünceye şunu da eklemek istiyorum affetmekte en zorlandığınız kişi bırakmaya en çok gereksinim duyduğumuz kişidir. Affetmek bırakmak, vazgeçmek demektir. Göz yummak demek değildir.
Özetle, aklımıza gelen her düşünce geleceğimizi yaratıyor. İnanarak tekrarlayın “ Sevgi her yerde. Ben seven ve sevilen biriyim” Şimdi önemli olan, bu andan itibaren neyi düşündüğümüzü, neye inanmayı ve neyi söylemeyi seçtiğiniz. Düşüncelerinizi değiştirdiğinizde, buna ilişkin olumsuz duygular da ortadan kalkacaktır. Kırgınlık, yargılama, suçluluk hem bedenimiz hem de yaşamamızdaki sorunların temel kaynağıdır.
Geçmiş hakkındaki düşüncelerimizi değiştirebiliriz. Ne ekersek onu biçeriz. Evren düşünmeyi ve inandığımız şeyi destekler. Güç noktası daima şimdiki andadır. Bilincinizden çıkarılması gereken ve size “yetersizim duygusunu” hissettiren inançları bir bir yazın, unutmayın ki insanlar kendilerini acımasızca eleştirdiklerinde yeterince iyi olmadıklarına inanırlar. Kendinizi sevmemenizin nedeni de size yetersizlik duygusunu yaşatan cümlelerdir. Sizi kendinize karşı acımasız ve hoşgörüsüz olmaya iterler.
Bugünden itibaren küçük ama sihirli bir adım atın: “Kendimi olduğum gibi seviyorum ve onaylıyorum” kendinize aynada gözlerinizin içine bakarak bu cümleyi söyleyin. Farkı zamanla göreceksiniz. İnandığımız kadar insanız. Unutmayın ki sevgi ve özgüvenin başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Bu iki cümleyi içselleştirin: “ Kendimi özgür bırakmaya hazırım. Dünyamda her şey iyi ve güzel…”
[1] Louise Hay, “Düşünce Gücüyle Tedavi”, Altın Kitaplar Yayınevi: İstanbul, 59.Basım, Temmuz 2020