“Uzaya çıkıyoruz”, döneminden “Ekonomimiz ışıldamakta dönemine”, “Rekorlar kırdığımız ve Dünya bizi kıskanıyor” döneminden; ….Çocuklarımıza temel gıdayı vermekte zorlandığımız döneme giriş yapmanın verdiği derin acı ….ile yazıyorum. Hükümetin hiç konuşulmayan, toplumun da tam olarak bildiği, bu ağır soruna acil çözüm bulmasını bekliyoruz.
Her birimiz, Türk insanının beslenmediğini, karnını doyurmaya çalıştığını üzülerek gözlemliyoruz. Geçen bir röportaj da:
……..Bir anne, TV kamerasına konuşurken altı aylık bebeğine makarna yedirmeye başladığını söylüyor….
6 aylık bebeklerin ek gıdaya geçiş döneminde yemesi gereken asla: Makarna ve türevleri olmadığı kesindir. Bunu eğitim seviyesi ne olursa olsun tüm anneler bilir.
Verilere bakalım…
Ekonomik krizin gelişmiş ülkelerde yaşayan çocukların iyi olma hali üzerindeki etkisi” isimli 12. Innocenti Raporu’na göre, 2008’den bu yana 41 AB ve OECD (İktisadi İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı) ülkesinden 23 tanesinde çocukların gelir yoksulluğu oranı yükselirken, diğer ülkelere ait rakamlar aynı kalmış veya düşme eğilimi göstermektedir.
Her geçen gün, ülkemizin içinde yuvarlandığı derin yoksulluk ortamının giderek sefalete dönüşmesinden kaynaklı olarak, annedenanneye.org olarak dağıtım yaparken de görüyoruz. Yüreklerimizi burkan manzaralarla karşılaşmaktayız.
Okulların açılmaya doğru ilerlediği bugünlerde yapılacak olan alışverişlerin çoğunun mutfaktan kesilerek yapılacağı da kesindir. Aileler özellikle yoksulluk düzeyinin sefalete yaklaştığı yerlerde, gün geçtikçe durum çok daha derinleşiyor.
Anneannem derdi ki, “Allah gördüğünden ayırmasın” bu sözünün ne kadar doğru olduğunu öylesine daha iyi anladığımız günlerdeyiz ki;
İstediğini yiyememek kavramını bırakın, yemesi gereken zorunlu gıdayı alamayan çocuklarda sağlık sorunları ve psikolojik travmalar baş göstereceğini yetişkinler olarak biliyoruz.
Protein alamayan çocuklarda, temel gıdalar ile beslenemedikleri için dikkat dağınıklığı, halsizlik ve depresyon halinin adeta zirve yaptığı gözlemleniyor ve ailelerden geri dönüşler alıyoruz. Çocuklar büyüme çağında akıl ve beden sağlığının yerinde olabilmesi için olan bu çocukların derslerinde başarılı olabilmeleri iyi beslenmelerine bağlı. Son yıllarda yoksul ailelerin çocuklarında dikkat çekici şekilde artan boy kısalığı baş gösterdiğini dağıtımlarda gözlemliyoruz.
Ekonomik krizin bir diğer sonucu ise; Anne ve babaların maddi güçleri azaldıkça, çocuklar eğitimden kopmaya başlıyor. Okuldan ayrılan ya da okul dışı zamanlarda çalışmaya başlayan çocukların sayısı artıyor. Kız çocukları için bu durum, tahmin edeceğin gibi erken yaşlarda evliliğe giden yolun açılması demek oluyor ve bu konuyla ilgili önemli bir araştırmaya dair yazı yayınlamıştım.
Devlet yardım etmiyor mu? En çok sorulan soru bu galiba, Belediyeler ve kaymakamlıklar yoksul ailelerin çocuklarına ellerindeki imkanlar ile yardımcı olmaya çalışıyor. Ancak gelinen nokta, devletin birkaç yüz TL aylık yardımı ile giderilmesi imkânsız ve ötesi bir durum.
Ekmekte, yağda, deterjanda, süt ve et ürünlerinde, bakliyatta bugün ödediğimiz fiyat seviyesi sürekli olarak değişmekte, bizler bile artık alırken zorlanıyoruz.
Hal böyle olunca, ülkemizin geleceği ve gözümüzün nuru evlatlarımız ucuz ve kalitesiz gıda ürünleri ile beslenmek tehlikesi dışında, bir diğer tehlike ise hiç besleyememek oluyor. Özellikle bebeklerin yetersiz ve dengesiz beslenmesi böyle devam ederse, fiziksel ve zekâ gelişimi ve öğrenme yetenekleri de olumsuz yönde etkileneceği nettir. Gelecek nesillerin fiziksel ve bilişsel gelişimini riske atan bir kumar oynuyoruz.
Hükümetin hiç konuşulmayan, toplumun da tam olarak bildiğine inanmadığım bu soruna acil çözüm bulmasını bekliyorum
Ekonomik krizin yaratmış olduğu, yoksulluk ile adeta kayıp, sağlıksız bir kuşak oluşuyor.
Güneşin ülkemizde ki her bireyin temel gıda haklarına rahatça ulaşabildiği, güzel günlere doğması dileğimle..
Dr. Bahar Zeynep Barut.
Beyond to Human R.M.C
https://beyondtohuman.com/