Sosyal medya, bir zamanlar insanların seslerini duyurabilmesi için demokratik bir alan olarak görülüyordu. Ancak son yıllarda, dijital dünyanın karanlık yüzü, özellikle Türkiye’de yaşanan felaketler ve krizlerle daha da belirginleşti. Depremzedeleri dolandıranlar, felaketlerle alay edenler ve dijital mobbing yapanlar, sosyal medyanın kontrolsüz yapısının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum, belki de dijital dünyada artık bir “dijital giyotin” çağına geçmemizin gerekliliğini işaret ediyor. Peki, dijital giyotin zamanı geldi mi?
Dijital Giyotin Kavramı Nedir?
Dijital giyotin terimi, TikTok’ta Rae adlı bir kullanıcı tarafından ortaya atıldı. Rae, ünlülerin ve influencerların sosyal medya üzerindeki umursamaz tavırlarını eleştirerek, onları dijital platformlardan “temizlemenin” zamanı geldiğini savundu. Onlara platformları biz verdik, izlenmelerimizi ve beğenilerimizi çekerek bu gücü geri alabiliriz, diyor. Türkiye’de ise bu kavram, sadece ünlülere değil, aynı zamanda sosyal medyayı kötüye kullanan herkese uygulanabilir: Depremzedeleri dolandıranlar, felaketlerden kâr sağlayanlar ve bu trajedilerle alay eden kişiler.
Depremzedeleri Dolandıranlar: Dijital Dünyada Vicdansızlık
2023 Türkiye depremleri, binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve milyonlarca kişinin evsiz kalmasına yol açtı. Depremin ardından, yardım kampanyaları düzenlenerek binlerce insanın temel ihtiyaçlarının karşılanması için büyük bir dayanışma sergilendi. Ancak, bu dayanışmanın gölgesinde bir başka gerçek de ortaya çıktı: Depremzedeleri hedef alan dolandırıcılar.
Sahte bağış kampanyaları düzenleyen bu dolandırıcılar, halkın acılarını istismar ederek topladıkları paraları kendi ceplerine indirdiler. Bu tür vicdansızlıklar, sosyal medyanın güvenilirliği hakkında ciddi soru işaretleri doğurdu. Twitter, Instagram ve Telegram gibi platformlar, bu dolandırıcılara karşı etkili önlemler almadığı sürece, halkın güvenini tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıya. Peki, dijital giyotin bu noktada devreye girip, bu tür insanları platformlardan kalıcı olarak silmeli mi?
Dalga Geçenlerin Sosyal Çürümesi: Felaket Üzerinden Eğlence
Dolandırıcıların yanı sıra, deprem sonrası sosyal medyada depremzedelerle dalga geçen içerikler de büyük bir öfke doğurdu. Felaketin etkileri hala sürerken, platformlarda yapılan alaycı videolar ve şakalar, toplumun ahlaki çöküşüne dair endişeleri artırdı. Gençlerin ağırlıklı olarak kullandığı platformlarda, trajediler üzerinden mizah yapılması, dijital dünyanın vicdani sorumluluktan ne kadar uzaklaştığını gösteriyor.
Bu tür içerikler, toplumsal bağları zayıflatmakla kalmıyor; aynı zamanda deprem gibi büyük trajedilerle mücadele eden insanlar üzerinde derin yaralar açıyor. Dijital giyotin, bu tarz içerik üreticilerini platformlardan silerek, toplumun moral değerlerini koruma noktasında bir çözüm olabilir mi? Bu sorunun cevabı, dijital platformların denetim mekanizmalarının ne kadar etkili olduğuna bağlı.
Encon Vakası: Dijital Tehditlerin Gerçek Hayata Yansıması
Sosyal medyanın karanlık yüzü, sadece dolandırıcılıkla ya da dalga geçenlerle sınırlı değil. Türkiye’de yaşanan en çarpıcı olaylardan biri de “Encon” adlı bir kullanıcının, Discord platformunda kafa kesme tehditleriyle insanları korkutmasıydı. Bu olay, dijital tehditlerin sanal dünyada başlamasına rağmen, gerçek hayatta ciddi sonuçlar doğurabileceğini gösterdi.
Bu tür tehditler, dijital dünyanın kontrolsüz yapısının toplumsal güvenliği tehlikeye soktuğunu açıkça gözler önüne seriyor. Encon vakası, dijital giyotin kavramının yalnızca zararlı içerikleri değil, toplumun güvenliğini tehdit eden bireyleri de hedef alması gerektiğini hatırlatıyor. Bu insanlar, sadece sanal dünyayı değil, gerçek dünyayı da kaosa sürükleyebilecek potansiyele sahipler.
Dijital Giyotin Çağına Giriş mi?
Dijital platformların bu kadar kontrolsüz hale gelmesi, toplumsal bir tepkinin doğmasına neden oluyor. Rae’in TikTok’taki dijital giyotin çağrısı, aslında toplumsal adaletin dijital dünyada da sağlanması gerektiğine dair bir uyarı. Bu çağrı, yalnızca ünlülerin umursamaz tavırlarına değil, depremzedeleri dolandıranlara, felaketlerle alay edenlere ve Discord’da şiddet tehditleri savuranlara da yöneltilmeli.
Toplum, bu tür kişilere karşı sosyal medyada güçlü bir tepki göstermeli ve dijital platformların temizlenmesini talep etmeli. Deprem dolandırıcıları, mobbing yapanlar ve şiddet tehditleri savuranlar, dijital giyotini hak ediyor. Bu, sadece dijital dünyada değil, toplumda da güvenliği ve adaleti sağlayacak bir çözüm olabilir.
Sonuç: Dijital Dünyada Adaletin Sağlanması Bizim Elimizde
Türkiye’de yaşanan son dijital skandallar, sosyal medya platformlarının denetim eksikliklerini ve bu eksikliklerin nasıl tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Dijital mobbing, depremzedeleri dolandırma ve tehdit içerikli paylaşımlar, toplumu dijital çürümeyle karşı karşıya bırakıyor. Dijital giyotin kavramı, bu çürümenin önüne geçmek için bir araç olabilir.
Toplum olarak dijital platformlarda kime güç vereceğimizi seçebiliriz. İzlenmelerimizi, beğenilerimizi ve takiplerimizi topluma zarar veren kişilere sunmaya devam edersek, bu çürümenin bir parçası olmaya devam ederiz. Dijital giyotin, bu zararlı içeriklerin ve kişilerin platformlardan silinmesi için toplumsal bir uyanışın simgesi olabilir.
Çözüm üretmek ve çocuklarımızı korumak için bugün harekete geçmeliyiz.
Dr. Bahar Zeynep BARUT
Sitede yayınlanmış tüm yazılarım telif hakkı içerir.
#dijitalgiyotin #depremdolandırıcıları #sosyalmedyamobbing #dijitalçürüme #enconvakası #depremzedelerlealay #discordtehdit #turkiyedijitalplatformlar #dijitaladalet #sosyalmedyatemizliği