18 yıl boyunca hayatımı paylaşan kedim öldü.
Bu bir “kedi kaybı” değil yalnızca. Bu bir bağın, bir dilin, bir ruh eşliğinin vedası.
Bir canlıyla geçirilen 18 yıl, insanın yaşam döngüsüne neredeyse eşlik eden bir zamandır. Özellikle de o canlıyı minicikken çöpten alıp büyüttüyseniz…
Ve şimdi ev boş. Ama asıl boşluk evde değil. İçimde. Kalbimde.
Bir kayıpla baş etmeye çalışırken ister bir insan ister bir hayvan olsun, yas aynı yerden vurur: bağ kurduğun yerden.
Psikolojide yasın altı temel aşamasından söz edilir.
Bu yazıyı sadece kendime değil, bir kayıp yaşayan herkese bir pusula olarak yazıyorum. Belki birlikte anlam verebiliriz. Belki kalbimizin kırık yerinden ışık sızar.
- İnkar: Bu Olamaz
Kayıptan sonraki ilk tepki genellikle inkârdır. Beyin koruma mekanizmasını devreye sokar.
Ben de ilk günlerde her an kapıdan içeri girecekmiş gibi bekledim.
Mama kabına elim gidiyor. Tüy bulunca ağlıyorum.
Ama asıl inkâr, içteki ses: “Bu yaşanmış olamaz.”
- Öfke: Neden Şimdi? Neden O?
Sonra öfke geliyor.
Kimi zaman evrene, kimi zaman veterinere, kimi zaman kendine…
“Daha önce fark etseydim”, “Belki başka bir doktora götürseydim…”
Oysa bu öfke, aslında çaresizliğin ifadesi.
- Pazarlık: Zamanı Geri Alsak?
Bu aşamada zihin pazarlık yapmaya başlar.
“Bir işaret göreyim, ne olur bir rüyama gelsin…”
Ben de uzun meditasyonlar yaptım. Rüyalarımı çağırdım.
Ruhsal dünyayla bağ kurmaya çalıştım.
Çünkü kayıplar sadece dünyasal değil; ruhsal sistemde de yer arar.
- Depresyon: Sessizlik En Yüksek Çığlıktır
Bu, yasın en çökerten dönemidir.
Her şey anlamını yitirir.
Benim için bu, evin sessizleşmesiyle başladı.
Konuşmak istememek, paylaşmak istememek, dünyaya ait hissetmemek.
Bu evre geçici ama derindir. Ve anlaşılmak istenir.
- Kabullenme: O Artık Başka Bir Boyutta
Zamanla insan, bir noktada durur ve der ki:
“Bu oldu.”
Yokluğu kalır ama artık direniş azalır.
Ben de o noktada şunu söyledim:
“O bir melek oldu. Ve artık fiziksel değil, ruhsal bir formda benimle.”
- Anlamlandırma: Bu Acı Neyi Öğretiyor?
Yasın en nadir ama en şifalı evresi burasıdır.
Acıya bir anlam vermek.
Benim için bu, onun bana kattıklarını düşünmekle başladı:
Sabır, sorumluluk, koşulsuz sevgi, sadakat.
Bir hayvanla kurulan bağ, bazen insandan çok daha derin olabilir. Çünkü onlar yargılamaz, konuşmadan sever, değiştirmeye çalışmadan kabul eder.
Yas Tutmak Zayıflık Değil, Derinliktir
Toplumda hayvan kaybı bazen küçümsenir.
“Ne var canım bir kedi için bu kadar üzülünür mü?”
Evet, üzülünür.
Çünkü o kedi değil; o bir ruh arkadaşıdır.
O bir yaşam tanığıdır. O sizinle sevinç, korku, yalnızlık ve aşk yaşamış canlıdır.
Ve yas tutmak, sevebilme kapasitenizin bir göstergesidir.
Acı, sevgiyi onurlandırır.
Yasta Olanlara Küçük Bir Rehber: Eğer siz de bir kayıp yaşadıysanız.
Kendinize zaman tanıyın. Yas kronometreyle ölçülmez.Duygularınızı bastırmayın. Ağlamak, konuşmak, yazmak iyileştirir.Rüyalarınıza dikkat edin. Sevdiğiniz can ruhsal formda size gelebilir.Anılarınızı bastırmak yerine, sevgiyle anın. Onlar yaşamın kutsal izleridir.Bugün ben de hâlâ yasın içinde ilerliyorum.Ama şunu biliyorum: Acının içinden geçmeden şifaya varılmıyor.Bir kedi gittiğinde, sadece bir can değil, bir dönemin, bir sevginin, bir yuvanın parçası da gidiyor. Ama ardından gelen sessizlikte, daha yüksek bir bağ kuruluyor:
Kalpten kalbe.
Ruhsal bir iletişimle.
Ve bu, sonsuz.
Ve şimdi, o yok. Ama aslında her yerde.
Çünkü gerçek bir sevgi, ölüme yenilmez.
Tüyü yok ama izi var. Sesi yok ama ruhu hâlâ benimle fısıldaşıyor.
Bana bakmayı öğreten o gözler şimdi içime bakıyor.
Ben ona bir yuva verdim, o bana kalbimin derinliğini öğretti.
Artık biliyorum: Bazı vedalar yok oluş değil, dönüşümdür.
Bazı ayrılıklar yıkmaz, yeniden inşa eder.
O gittikten sonra ben artık eskisi gibi biri değilim.
Belki daha yalnız, ama daha gerçek…
Belki daha kırık, ama daha derin.
Çünkü bir ruhun kaybı, kalbin hafızasına kazınır.
Ve şimdi her dua, her şarkı, her sessizlikte ona bir yer var.
Çünkü bazı sevgiler bitmez.
Sadece boyut değiştirir.
Dr. Bahar Zeynep Barut
Telif Hakkı İçerir.