Geçen gün akademik çalışmam için bir inceleme yaparken, 2000’li yılların başında bir teşvik uygulamasına denk geldim. Hemen olumsuz düşünmeyelim. Çünkü o dönem çok olumsuz yorumlar yapılmış.
AKP Hükümeti’nin ilk yıllarında, Sanayi Bakanı Ali Coşkun’un ısrarı ile ilk aşamada 36 şehirde uygulanan “İl Bazlı Teşvik” uygulaması tam bir fiyasko ile sonuçlanmış olduğuna dair haberler yapılmış olduğunu okudum. Araştırmaya başladım.
“Bölgesel Asgari Ücret” konusu, 2000’li yılların başında iş dünyasındaki tartışmaların odağındaki konular arasında olmuş. Ve daha sonra 36 il sayısından 49 yükseltilmiş. Ama o dönemde çok ilgi görememiş.
İşçi sendikalarının “bölgesel asgari Ücret” görüşüne baktığımızda; Enflasyon oranına göre belirlenen asgari ücretin alım gücünün bölgelere göre farklılık göstereceğine işaret ediyorlar, işçi sendikaları çok sıcak yaklaşmıyor. Bu yöntemden kırsal kesimin zararlı çıkacağı görüşünde olduklarını okudum. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık konusuna da çok vurgu yapılmış.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da asgari ücret üzerindeki vergi yükünün hafifletildiği bilinirse, devlet bu bölgelerimizde asgari ücretin belirli bir bölümünü ya da tamamını karşılayabilirse ve Marmara bölgesi gibi kalkınmışlık düzeyi yüksek olan bölgelerde de belirli bir ayarlama yaparsa uygulama amacına ulaşmış olabilir. Aslında bu tam olarak kaynak meselesi hem de politik bir tercih gibi de görünüyor.
Ekonomik anlamda acil olarak üretim ekonomisine geçiş yapmamız gerektiğini düşünürsek eğer yatırım ve istihdam için gerekli teşvik ve destekleri artırılabilir. Böylece hem işletmelerin hem de çalışanların üzerindeki yük nispeten hafifletilebilir.
Özellikle sanayileşme oranı düşük olan ve maliyete takılan kalkınması güç olan bölgeler de işverene ortalama maliyeti 7000Tl olan bir asgari ücret uygulaması mevcut. Bunun bir kısmın devlet tarafından ödenmesi, kadın çalışanların maliyetlerinin devlet tarafında karşılanması olarak teşvik söz konusu olursa hem toplumsal kalkınma hem de çalışan nüfusta artış söz konusu olacaktır. Çünkü kentlerde ölçülen enflasyon oranları da birbirine göre ciddi farklılıklar gösteriyor.
Çalışanlarına, asgari ücretin altında maaş veren, sigortasını yapmayan, insani olmayan çalışma koşullarına zorlayan çok sayıda küçük işletme olduğu da biliniyor. Kazanamadığı bir parayı işçisine veremeyen işletme sahibinin, çıkar yolu ya kayıt dışına yönelmek ya da firmasını kapatmak oluyor.
Belki de “bölgesel asgari ücret”, yatırım bekleyen kırsaldaki genç nüfus yoğunluğu olan bölgelere yatırım yapılmasını teşvikte bir kaldıraç işlevi olabilir iken kayıt dışına yönelmeyi durdurabilir.
Umarım hayata geçer.