AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz destekleriyle Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve Alerji ile Yaşam Derneği iş birliğinde toplumda eozinofilik astım hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla “O Fil Eozinofil Olabilir” kampanyası hayata geçirildi. Kampanya kapsamında hazırlanan farkındalık filminde, ağır eozinofilik astım hastalarının yaşadığı şikayetleri de yansıtması sebebiyle eozinofil kelimesinin son hecesi “fil” kelimesi kullanıldı. Hastalığın belirtileri hakkında bilgilere yer verilen ve astım kontrol testine ulaşılabilen www.ofileozinofilolabilir.com web sitesi de yayına alındı. Kampanyanın görselleri City’s Nişantaşı ve Metrocity gibi AVM’lerin büyük dijital ekranlarında 7 Mayıs Dünya Astım Günü’nü içine alan hafta boyunca yayınlanacak. Ayrıca dernek ve AstraZeneca Türkiye sosyal medya hesaplarından kampanya görselleri ve ağır eozinofilik astım hakkında bilgilendirici gönderiler paylaşılarak kampanyanın daha geniş kitlelere ulaşması hedefleniyor.
Türkiye’de yaklaşık 3-4 milyon astım hastası olduğu tahmin ediliyor. [1] Eozinofilik astım, astımlı hastaların en az yarısında, ağır astımlı hastaların ise üçte ikisinde görülen bir astım türü olarak öne çıkıyor. 2,3 Eozinofilik ağır astım tedavi edilmediğinde sık atak, sık hastane yatışı, sürekli kortizon ihtiyacına yol açıyor. 1,2,3
Hastaların hayat kalitesini oldukça düşüren ve günlük faaliyetlerini engelleyen ağır eozinofilik astıma dikkat çekmek adına AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz destekleriyle Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve Alerji ile Yaşam Derneği iş birliğinde “O Fil Eozinofil Olabilir” isimli kampanya hayata geçirildi.
7 Mayıs Dünya Astım Günü’nde başlatılan kampanya kapsamında hazırlanan ve çeşitli platformlarda yayınlanacak farkındalık filminde, ağır eozinofilik astım hastalarının yaşadığı nefes darlığı, öksürük, günlük aktivitelerinin kısıtlanması gibi problemler metaforik olarak onların göğsünü bastırıp boğazını sıkan bir file benzetiliyor. Filmin yanı sıra hastaların hastalık ve hastalığın belirtileri hakkında bilgi alabileceği, astım kontrol testine ulaşabilecekleri www.ofileozinofilolabilir.com isimli web sitesi de yayına alındı.
“Dünyada her yıl 400 binden fazla astıma bağlı ölüm olduğu bildirilmektedir”
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Dilşad Mungan yaptığı açıklamada, “Astım, akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle havayolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir akciğer hastalığıdır. Tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı/hışıltı/ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir4,5. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre tüm dünyada 350 milyon kişinin astımı olduğu tahmin edilmektedir ve dünyada her yıl 400 binden fazla astıma bağlı ölüm olduğu bildirilmektedir. Astım hem yetişkin hem de çocukluk çağında sık görülen bir hastalıktır. Astım sıklığı dünyada bölgelere göre farklılık göstermekte ve farklı ülkelerde yapılan çalışmalar görülme oranının yüzde 1-20 arasında olduğunu ortaya koymaktadır. Ülkemizde yapılan çeşitli araştırmaların sonuçları ve DSÖ verilerine göre astım sıklığı, çocuklarda yüzde 5-10, yetişkinlerde yüzde 4-6 olarak bilinmektedir. Bu rakamlar kronik bir hastalık olan astımın tüm dünyada ve ülkemizde her yaşta önemli bir sağlık sorunu olduğunu ortaya koymaktadır”4,5 dedi.
Astım tedavisinin amacının hastanın şikayetlerinin kontrol altına alınması ve yaşamının normale en yakın şekilde devam ettirilmesi olduğunu söyleyen Mungan, “İlaçların büyük bir kısmı solunum yolu (inhalasyon) ile kullanılan ilaçlardır ve bu yolla daha az yan etki ile direkt hava yollarında istenen tedavi edici etkiyi oluştururlar. Düzenli uygulanan tedaviyle astım belirtileri kontrol altına alınabilir. Astımlı hastaların önemli bir kısmı iş ve okul dahil günlük yaşamlarına, hastalık nedeni ile herhangi bir kısıtlama olmadan devam edebilirler. Tedavinin başarılı olması için ilaçların doğru teknikle ve düzenli kullanılması ve solunum yolu enfeksiyonları, alerjenler, sigara dumanı ve kimyasallar gibi tetikleyicilerle temasın engellenmesi gereklidir. Ayrıca sigarayı bırakma, kilo verilmesi, sağlıklı ve dengeli beslenme, düzenli egzersiz gibi ilaç dışı uygulamaların da astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir.4,5 Bazı astımlı hastalarda ise önerilen en yüksek dozda ilaç verilmesine rağmen hastalık kontrol altına alınamayabilir. Bu grup hasta ağır astım olarak tanımlanır. Ağır astım tüm astımlıların yaklaşık yüzde 5’ini oluşturur6. Hava yollarında eozinofillerin yoğun birikimi ile seyreden astıma eozinofilik astım adı verilir, bu hastalarda aynı zamanda kandaki eozinofil sayıları da yüksek değerlerdedir. Eozinofilik astım, astımlı hastaların en az yarısında, ağır astımlı hastaların ise üçte ikisinde görülür7,8. Ülkemizde de tüm astımlı hastaların yarısında, ağır astımlıların yarıdan fazlasında eozinofilik astım vardır9,10. Eozinofilik astım her yaşta görülebilir; alerjik eozinofilik astım çocuklukta başlar çoğunlukla erişkin yaşta da devam eder. Alerjik olmayan eozinofilik astımın ise genellikle 40-50 yaşlarında başladığı bilinmektedir. İkinci grup geç başlayan eozinofilik astım olarak adlandırılır, bu hastaların astımları daha kontrolsüz seyreder, akciğer fonksiyon kaybı ve yaşam kalitesinde bozulma vardır. Daha sık atak geçirirler, acil başvuruları ve hastane yatışları sıktır, daha uzun süreli kortizon tedavisi gereksinimleri olur, dolayısıyla daha ağır bir astım kliniği vardır. Bu kişilerde astıma sıklıkla sinüzit, burunda polipler eşlik eder, aspirin ve ağrı kesici alerjisi rastlanma olasılığı daha fazladır4,5,6.” şeklinde konuştu.
“Ağır astım; aile, sosyal ve iş yaşamına müdahale edebilir”
Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı Özlem Ceylan “Astım genellikle çocuklukta başlar. Ancak alerji geçmişi olmayan kişilerde bile yetişkinlik yıllarında ilk kez ortaya çıkabilir. Bu nedenle belirtilerin toplum tarafından doğru tanınması, zaman kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurmayı ve dolayısıyla erken tanıyı teşvik edecektir. Özellikle ağır astım; aile, sosyal ve iş yaşamına müdahale edebilir. Kariyer seçeneklerini ve boş zaman aktivitelerini sınırlayabilir, iş gücü kaybına neden olabilir, duygusal ve zihinsel sağlığı etkileyebilir. Ağır astım hastaları, çoğu astım hastasından çok daha zor bir yaşama sahip olduğu için kendilerini yalnız ve anlaşılmamış hissedebilirler. Bu noktada hasta ve hasta yakınlarının doktorlarından destek almaları, astım acil eylem planına sahip olmaları, tedavi uyumu ve yönetimi için sağlık çalışanları ile iş birliği içerisinde olmaları büyük önem taşımaktadır. Bu yüzden farkındalık günleri hem toplum hem de hasta bilincini artırabilmemiz için önemli bir fırsat sunmaktadır.” dedi.
“Solunum ve immünoloji, üç temel tedavi alanımızdan birisi”
Koşulsuz destek verdikleri “O Fil Eozinofil Olabilir” farkındalık kampanyası ile ağır eozinofilik astım konusunda bilinci artırmaya destek vermeyi amaçladıklarını söyleyen AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış da “Her yıl dünya genelinde 176 milyon astım atağının meydana gelmesiyle birlikte, astım alevlenmelerinden kaynaklanan ciddi bir yük mevcut.11 Bu yükün hafifletilmesine katkıda bulunmak amacıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Nitekim AstraZeneca’nın odaklandığı temel tedavi alanları arasında yer alan solunum alanında 40 yılı aşkın süredir deneyimimiz bulunmaktadır. Astım tedavisindeki güncel ilerlemelerin ışığında amacımız önlenebilir astım ataklarını ortadan kaldırmak ve ağır astım hastalarının hayat kalitesini iyileştirmektir. Köklü deneyimimizden aldığımız güç ile farklılaştırılmış inhale tedaviler, yeni kombinasyonlar, cihazlar ve biyolojik ürünler yelpazesi sunarak astım tedavisinde hastaların hayatında fark yaratırken bilimsel çalışmalara ve toplumsal farkındalık projelerine de destek oluyoruz. Farkındalık oluşturma hedefimiz doğrultusunda ‘O Fil Eozinofil Olabilir’ bilinçlendirme kampanyasına destek olmaktan da mutluluk duyuyoruz. Gerek bilimsel faaliyetlerimiz gerekse paydaşlarımızla iş birlikleri yaparak astım da dâhil olmak üzere solunum hastalıkları ile kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz.” dedi.