DUYGUSAL VE SOSYAL BECERİLER
Duygusal ve sosyal becerilerini (duygusal zeka ya da EQ olarak adlandırılan beceriler) geliştirmek için çocuklarımıza bazı etkinlikler ve oyunlar öğretebiliriz. Yüksek EQ en azından yüksek IQ kadar önemlidir. Tüm araştırmalar, duygusal zeka becerilerine sahip çocukların daha mutlu, kendinden daha emin ve okulda daha başarılı olduklarını göstermektedir. Bu beceriler çocuklarımızın sorumlu, ilgili ve üretken yetişkinler olmalarını sağlayan temel taşlardır.
DUYGUSAL BECERİLER NEDEN ÖĞRETİLMELİ
Şüpheci kişiler çocuklara duygular hakkında eğitim vermenin neden gerekli olduğunu merek ederler. “Duygular çocuklarda doğrudan oluşmam mı?” , diye sorarlar. Cevabı “hayır”dır, artık böyle olmuyor.
Duygularımız ilkel atalarımızın uyum sağlamalarına yaramış olsa da, çağdaş sanayi toplumunda hayat, doğanın önceden fark edememiş olduğu duygusal zorlukları da beraberinde getirmiştir. Örneğin, öfke duygusal yapımızda hala önemli bir işlevi üstlenirken, doğa, trafik keşmekeşinin ortasında kalarak, televizyon seyrederek ya da video oyunları oynayarak öfkenin kolayca kışkırtılabileceğini öngörmemiştir.
Duygusal ve sosyal beceriler, modern çağın yarattığı duygusal gerilimlerle başa çıkabilecek çocukların yetiştirilmesinde önem kazanırlar. Eğer heyecanlı ve telaşlı bir hayat çocuğunuzu sinirlenmeye ve öfkelenmeye eğilimli yapmışsa, onlara bu duyguları tanımayı ve kontrol etmeyi öğretebilirsiniz.
DUYGULAR
Duygular sadece psikologların adlandırmamıza yardımcı olduğu soyut düşünceler değildir, aslında tamamen gerçektirler. Duygular, beynin ürettiği ve sonra vücudun tepki gösterdiği belirli biyokimyasallar şeklini alır.
Farkında olmayabilirsiniz ama yediğiniz yiyecekler de duygularınızla kimyasal etkileşimde bulunurlar. Çikolata ve dondurma gibi kendinizi “iyi hissettiren” yiyecekler; beynin, hoşnut olma hissiyle bağdaştırdığı serotonin,endorfin ve biyokimyasalları salgılamasına yol açar. İşte bu yüzden kederli olduğumuz anlarda bu tür yiyecekleri fena halde canımız çeker.
KÜÇÜK ŞEYLER FARK YARATIR
Serotonin, nörotransmitter diye adlandırılan, duygusal mesajları beyinden vücudun çeşitli bölümlerine ileterek duygusal tepkileri yaratan kimyasallardan sadece bir tanesidir. Serotonin stresle başa çıkmamızda anahtar bir rol oynar. Sağlıklı beslenme, egzersiz, uygun miktarda uyku gibi basit yollarla beynimizi doğal olarak serotonin üretmesi için eğitebiliriz.
Yüksek serotonin düzeyleri, saldırganlık ve fevrilikte azalmayla ilintilidir. Serotonin sadece bir gülümsemeyle bile üretilebilir. Gülümsediğinizde yüz kaslarımız yakın damarlara kan akışını düşürerek kasılırlar. Bu, kanı soğutur, soğuyan kan da beyin sapının ısısını düşürerek serotonin üretimini başlatır. Çocuklarımıza “Sen bir gülümse hele, her şey daha iyi olacak” dediğimizde, tamamen haklıyız. Küçük şeyler fark yaratır.