Erkekler genelde aşk mektuplarını diğer yazışmalarıyla dosyalarında tutarken, kadınlar neden çoğunlukla giysileriyle birlikte saklar? Ve kadınlar neden yazdıkları her mektubu göndermez?
Bunlar, kadın ve erkek cinsleri arasındaki bazı farklılıklara dikkat çeken sorular. Bir kadın haline gelmek ya da bir erkek olmak neleri gerektirir? Göreceğimiz gibi bunlar kolay oluşumlar değil ve cinsler arasındaki ilişkileri garantiye alacak hiçbir şey yok; erkeklerin kadınlarla, kadınların erkeklerle nasıl iyi ilişki kuracaklarını dair hiçbir hazır formül bulunmuyor.
Bir kadın bir erkeğin cinsel hayatı için genellikle zorunlu olsa da, aksinin hiç de öyle olmadığını göreceğiz. Eğer bir kadının cinselliği de bir erkeğin varlığından çok daha fazlasına yer varsa, kadının partneri işlevini başka neler görebilir?
Kadının cinselliği neye yöneliktir? Eğer bu sorulardan bazılarının izini sürmeye çalışırsak, belki her bir cinsin temel yalnızlığını çevreleyen sorunlar üzerine biraz ışık tutmak mümkün olur.
Partnerinize, “Ne düşünüyorsun?” diye sorduğunuzda bu yalnızlığa dokunmuş olursunuz. İnsanlarla hayvanlar arasındaki fark, çoğunlukla hayvanların düşünme yetisinden yoksunluğu olarak dile getirilse de gerçek fark, sadece insanların alışkanlık halinde birbirlerine dönüp “Ne düşünüyorsun?” diye sormalarıdır.
Aşk ilişkileri tam da bu soruyla sık sık karaya oturur. Neden “Hiçbir şey” ya da “Şu, bu” aynı zamanda hem en iyi, hem de en kotu cevaptır? Cevap verirken neden tereddüt ederiz ve neden soru genellikle bir davetsiz misafir gibi algılanır?
Cevabın ne olacağını gayet iyi bildiğiniz halde ne diye partnerinize bu soruyu sorup durursunuz? Cinsellik iki ruhun birlesmesi için ortak bir alan sunuyor gibi görünür ama onları ayıran şeyin ta kendisi olma ihtimali daha yüksek.
Buradaki paradoks çok iyi bilinir: Siz ayrılışı önlemeye çalıştıkça, öteki kişiyi anlamanıza ayrılış bir o kadar daha pekişir. Partnerin temel farklılığıyla karşı karşıya gelmek sorunu değildir bu sadece.
Anlamak daha fazlasını ister: Bir şey sormayı içerdiğinden kendi yapısı içinde bile bunaltıcıdır. Bir şey õgrenme talebidir. Başkasının düşüncelerinin içeriğini bilmek onların başkanlığını, ötekiligini kişinin kendi malı kılar.
Yine de başka birinin bize ait olup olmadığı sorusu daha temel bir soruyu gölgeler: Biz kendimize ne kadar aitiz? Kadın ve erkeğin ısrarcı ve kendine özgü yollarıyla yapmayı başaramadikları bir şeydir bu.
Bir erkek kafede otururken geçen bir çift görür. Kadını çekici bulur ve onu seyreder. Fakat aynı konumdaki bir kadın pekâlâ farklı davranabilir.
Erkeği çekici bulabilir, ancak yine de yanındaki kadına bakarken daha çok zaman harcar. Başka bir deyişle, onun ilgisini çeken, erkek ya da kadından çok aralarındaki ilişkidir. Kadında, bu erkeğin partneri olmasını sağlayan ne vardır? Söz konusu öteki kadın, erkeğin arzusunu avlayan gizemin sırrına sahiptir.
Darian Leder’in “Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler?” kitabından alıntıdır.