Milenyumla birlikte insan genomu ve beyin hakkında bildiklerimizi birleştirip ruhsal hastalıklara karşı yürütülen savaşta kesin bir zafere ulaşacağız. Einstein’in söylediği gibi zihnimiz olumlu amaçlar için akıllıca kullanacağımız güçlü araçlar yaratabilir. Ancak aynı araçlar kötü amaçlar için de kullanılabilir. Aldous Huxley 1936’da ünlü gelecek romanı “Cesur Yeni Dünya”da bilimcilerin insan klonlayacağını, toplumun zeka düzeyine göre sınıflandırılacağını anlatmıstır. Yazarın imgeledigi cesur yenidünyayı yaratmaya yarayan yöntemlere hiç bu kadar yakın olmamıştık. Bu yüzden şu soruları sormamız gerekmektedir: Bilimi daha sağlıklı beyinler ve zihinler oluşturmak üzere nasıl kullanabiliriz? Ruhsal hastalıkları alt edebilecek miyiz?
Ruhsal Hastalıklarla Savaş: Gelecekte Ne Var?
İnsülin’in keşfi gibi önceki tıbbi uygulamalar, kıyaslandıgı zaman, ruhsal hastalıkların tedavisi, önlenebilmesinin yanında sönük kalacaktır.
İnsan genomu haritası ve insan beyni haritası çağında belli başlı ruhsal hastalıkların nedensel düzeneklerini anlayacağız.
Beyindeki genleri araştırmaya yetecek araç gücüne sahip olmakla birlikte,bu savaşın kısa zamanda kazanılacağını söylemek zordur.
Yine de Alzheimer hastalığı, şizofreni, duygudurum bozukluğu ve anksiyete bozuklukları alanında gerçekleşecek keşifler milyonlarca insanın hayatını değiştirecektir.
Genlerin Peşinde Uzun Yürüyüş: Yerleri ve İşlevleri
Bir zamanlar bilimciler ruhsal hastalıklar ile ilgili genlerin bulunmasının basit bir süreç olacağını düşünmekteydiler. Oysa şimdi bunun çok karmaşık bir iş olduğunu biliyoruz.
Öncelikle ruhsal hastalıkların birçoğunun birden fazla gen etkisiyle ortaya çıktığını biliyoruz. Hastalıklardaki etkili genlerin tanımı için insan genomunun ayrıntılı dökümü uzun zaman alacak bir süreçtir.
” Geni bulmak” tartışması eninde sonunda genin ürettiği proteinler ve bağlantılı işlevleri, işlev bozukluğu gelişmesi halinde ortaya çıkan tıbbi hastalığın ne olduğu tartışmasına dönüşecektir.
“Poligenik nedenler” açıklaması karamsarlığa yol açabilir. Ancak geçerliliği yüksektir. Savaşı sürdüren bilimciler pek çok mücadeleyi kazanıp sonunda zafere ulaşacaklar gibi görünüyor. Önemli görünen, “Bu gerçekleşecek mi ?” sorusu olmayıp “Ne kadar zaman alır?” sorusudur.
Genetik Parmak İzi: Nihai Kimlik Kartı
Günün birinde hepimiz genetik parmak izimizi içeren bir disk ya da bilgisayar yongası taşıyor olacağız. Bu bizim nihai kimlik kartımız olacak.
Genetik parmak izi aracılığıyla sağlanan bilgilerin kullanılması günün birinde kan testi, EKG, film gibi olağanlaşacaktır. Üstelik sadece hastalığa yatkınlığı belirlemekle kalmayıp, aynı zamanda nasıl tedavi edileceğini de söyleyebilecek düzeye gelecektir.
Genetik parmak izi, tedavi başarısızlığında ilaç seçimi, doz seçimi, doz miktarı, karaciğerdeki enzim miktarı ve hızı sorularını cevaplayacaktır.
Psikiyatrinin Rolü: Tedavi; Bireylere mi Topluma mı?
Psikiyatri insancı bir uzmanlık dalıdır. Ruh hekimleri insana ulaşmaya çalışırken ellerinden gelen yardımı yapmak isterler. Bu güdü bazen bireysel düzlemi aşıp topluma yönelir.
Bu, belki de aşırı olabilecek bir benimsemedir. Ruh hekimlerinin yardım edebileceği bir anlamda doğrudur ancak kendi sınırlarını da bilmek zorundadırlar.
Bu gerçekle yüzleşmek özellikle bu dönemde zorunludur. Ruh hekimleri, çoğu kez artan suç dalgası vb. konularında ayaküstü reçeteler yazmak üzere aranmaktadır. Şiddeti önlemek, genel mutsuzluğa çözüm aramak amacıyla psikiyatri uzmanlığına başvurmak yerine; hepimiz toplumun bir öğesi olduğumuza göre, asıl onarılması gerekenin “kendiliklerimiz/ ruhumuz olduğunu kabullenmek zorundayız.
Genom çağında, bir dolu moral soru ve sorunun yüküyle, acı da verse, gözden geçirmek zorunda olduğumuz sorular vardır. Kimiz? Yaşam nedir ve ne anlama gelir? Dünyamızı bizimle paylaşan diğer insanlar için ne yapabilir, nasıl yardımcı olabiliriz? En anlamlı soru ise şudur: Ne yaparak dünyayı “cesur ve yeni bir dünya” haline getirebiliriz?
Alıntı yapılan kaynak: CESUR YENİ BEYİN
Genom çağındaki fetih: ruh hastalıkları
YAZAR: NANCY C. ANDREASEN, (Okuyan Us Yayın), 2003