”En derin yaralarla başlar en derin gülücükler.
En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı.
En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir seferde yaşamayı.”
NİETZSCHE
Aşk bir delilik hali değil de nedir?
Aşkından çöllere düşenlerin, dağları delenlerin, kendisini cehennemin ateşine atanların hikayeleriyle yoğurulmadık mı? Aklını kaybetmeden ilerlemenin mümkün olmadığı, uzun ama belki de kimisi için kelebeğin ömrü kadar kısacık bir yol…
İnsana her şeyini, belki kendisini bile unutturacak kadar güçlü, içinde yanan ateşin zaman zaman fiziksel acılara dönüştüğü, hemen hemen her insanın en azından hayatında bir kere de olsa yaşadığı bu çılgınlık hali, görüneni bile görmemenizi sağlayacak derin bir ruhani körlük algısı yaratır. Var olan kusurları bile farkedemez olursunuz.
Karşılık bulduğunda zamanla geçen bir sihir, karşılıksız kaldığındaysa takıntıya dönüşebilecek bir muammadır aşk. Ama Nietzsche’nin de dediği gibi, ”En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir seferde yaşamayı.” Yani bir o kadar öğreticidir de aşk!
Bireyin mutluluk ve mutsuzluk arasında çırpındığı, bocaladığı anlarla baş edebilmeyi öğrendiği, evrenin öğretmenlerinden birisidir eğer bunu fark edebilirse… Acıyla kıvranmak yerine içinden çıkabilmeyi öğrendiğimizde bizi güçlendiren olguların en tatlı acısıdır aşk…
Belki sonunda çok canınız yanacaktır ama bir süreliğine de olsa size yaşattığı o mutluluk anlarını, o acıya rağmen tatmak istersiniz. Çünkü bütün hormonlarınız devrededir. Aslında belki de ilk kez gerçekten nefes alıyor ve yaşadığınızı hissediyorsunuzdur. Elbette ki uçurumdan düşene kadar. Ama varsın olsun, Nazım’ın da dediği gibi, varsın ”imkansız” olsun, sadece aşkolsun…
Yine Sana Dair
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil…
Nazım Hikmet Ran