Küresel krizler, kadın haklarının ve cinsel ve üreme sağlığının olumsuz gidişatı, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini derinleştiriyor.
“Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarında (SKA) İlerleme: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2022 Durum Raporu”na göre mevcut hızda ilerlediğimiz takdirde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tam anlamıyla sağlanması 300 yıla yakın sürebilir. COVID-19 salgını ve salgın sonrasının yarattığı durumlar, yıkıcı krizler, iklim değişikliği ve kadınların cinsel ve üreme sağlığı ve bu haklara verilen olumsuz tepkiler toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin derinleşmesine neden oluyor. Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi ve BM Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı (UN DESA) tarafından 7 Eylül’de duyurusu yapılan yeni rapor, mevcut ilerleme hızına bakıldığında SKA 5 (toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması) amacına 2030 yılına kadar ulaşılamayacağını gözler önüne seriyor.
BM Kadın Birimi İcra Direktörü Sima Bahous “2030 yılı için koyduğumuz hedeflere yaklaşırken raporun sergilediği durum kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından kritik bir eşikte olduğumuzu gösteriyor. İlerlemeyi iyileştirmek ve hızlandırmak amacıyla kadınlara ve kız çocukları için şimdi seferber olmamız son derece önemli. Veriler; küresel krizlerin de etkisiyle gelir, güvenlik, eğitim ve sağlık da dahil olmak üzere kadınların hayatlarında inkar edilemez düzeyde bir gerileme olduğunu gösteriyor. Bu eğilimi tersine çevirmek için ne kadar çok beklersek sonuçları da o kadar vahim olacaktır,” dedi.
UN DESA Politika Koordinasyonu ve Kurumlararası İşler Genel Sekreter Yardımcısı Maria-Francesca Spatolisano ise “Peş peşe gelen küresel krizler SKA’lara ulaşılmasını riske atıyor ve bundan başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere dünyanın en kırılgan grupları orantısız şekilde etkileniyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, tüm SKA’lara ulaşmanın temelini oluşturuyor ve bu yüzden COVID-19 sonrası yeniden ve daha iyi inşa etme hedefinin merkezinde yer alması gerekiyor,” dedi.
Eğer kararlı eylemler alınmazsa, kadınlara yönelik şiddeti yasaklamayan, örneğin kadınları uyruklarını çocuklarına aktarma veya mirasçı olma gibi haklarından mahrum bırakan, iş yaşamında eşit ücret ve faydalar sağlamayan ve kadınlara mülk sahibi olma ve bunları kontrol etme konusunda eşit haklar garanti etmeyen yasal sistemler gelecek nesiller boyunca da var olmaya devam edebilir.
Rapor, mevcut ilerleme hızında, kadın ve kız çocukları için yasal koruma alanındaki boşlukların kapanmasının ve onlara yönelik ayrımcı yasaların kaldırılmasının 286 yıl, kadınların iş yerindeki liderlik pozisyonlarında eşit bir şekilde temsil edilmelerinin 140 yıl ve kadınların ulusal meclislere eşit bir şekilde katılmalarının ise en az 40 yıl alacağını tahmin ediyor. 2030 yılına kadar çocuk yaşta yapılan evliliklerinin ortadan kaldırılması için ilerlemenin son on yılda kaydedilen ilerlemeden 17 kat daha hızlı olması gerekiyor ve bu durumdan en fazla, en yoksul ve kırsal hanelerde ve krizlerden etkilenen alanlarda yaşayan kız çocuklarının etkilenmesi bekleniyor.
Rapor ayrıca yoksulluğun azaltılması konusunda endişe verici bir gerilemeye ve artan fiyatların da bu eğilimi daha fazla kötüleştireceğine işaret ediyor. Rapora göre, 2022’nin sonlarına doğru 368 milyon erkeğe ve erkek çocuğuna kıyasla, 383 milyon kadın ve kız çocuğu aşırı yoksulluk (günde 1.90’dan az) içinde yaşayacak. Dünyanın birçok yerinde kadın ve kız çocukları gıda, giyim ve yeterli barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamak için yeterli gelire sahip olmayacak. Mevcut eğilimin devam etmesi durumunda, bugüne kıyasla Sahra-altı Afrika’da yaşayan daha fazla kadın ve kız çocuğu 2030’a kadar aşırı yoksulluk içinde yaşayacak.
Ukrayna’nın işgali ve devam eden savaş ise özellikle de kadınlar ve çocuklar için gıda güvensizliğini ve açlığı daha da zor bir hale getirmekle birlikte buğday, gübre ve yakıt tedariğini kısıtlıyor ve enflasyonu artırıyor. 2021 yılında, savaştan etkilenen bölgelerde, kadınların ev idaresinden sorumlu olduğu evler yüzde 38 oranında gıda güvensizliğinden etkilenirken, erkeklerin ev idaresinden sorumlu olduğu evler yüzde 20 oranında etkilendi.
Raporda vurgulanan diğer veriler şu şekilde:
• 2020 yılında okulların ve okul öncesi eğitim kurumlarının pandemi sebebiyle kapanması, dünyada 672 milyar saat daha fazla ücretsiz çocuk bakımı gerektirdi. Çocuk bakımının salgından önce de kadınların üzerinde olduğu düşünülürse, salgın döneminde kadınların toplam sürenin 512 milyar saatini omuzlamış olacağı tahmin ediliyor.
• Tüm dünyada kadınlar salgın nedeniyle tahminen 800 milyar dolar gelir kaybetti ve toparlanmaya rağmen kadınların 2022 yılında iş gücü piyasalarına katılımlarının yüzde 50,8 civarında olacağı öngörülüyor. 2019 yılında bu rakam yüzde 51,8’di.
• Bugün, her zamankinden daha fazla zorla yerinden edilen kadın ve kız çocuğu bulunuyor: 2021 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 44 milyon kadın ve kız çocuğu.
• Bugün, üreme yaşındaki (15-49) 1,2 milyardan fazla kadın ve kız çocuğu güvenli kürtaja erişim kısıtının olduğu ülkelerde ve bölgelerde yaşıyor.
Yakın zamanda BM Genel Kurulu bünyesinde gerçekleştirilecek olan Eğitimin Dönüştürülmesi Zirvesi öncesinde yayınlanan rapor, evrensel düzeyde kız çocuklarının eğitiminin tek başına yeterli olmasa da mevcut durumu ciddi ölçüde iyileştireceğini belirtiyor. Okulda kalınan her bir ilave yıl, kız çocuklarının yetişkin olduklarındaki kazançlarını yüzde 20’ye kadar artırabilir ve yoksulluğun azaltılması, daha iyi anne sağlığı, daha düşük çocuk ölümleri, HIV’nin daha fazla önlenmesi ve kadınlara yönelik şiddetin azalması gibi ilave etkileri beraberinde getirebilir.
Rapor, toplumsal cinsiyet eşitliği alanında tesis edilecek iş birliklerinin, ortaklıkların, yatırımların ve bu alanda küresel ve ulusal finansmanın artırılmasının mevcut gidişatı düzelterek toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için son derece önemli olduğunu gösteriyor.