Bige Güven Kızılay’ın Kırk Yama isimli dönem romanı İnkılâp Kitabevi imzasıyla raflardaki yerini aldı. Bir dostluk hikâyesini merkezine alan romanda kırk yamalı acılar ve mutluluklar anlatılıyor.
Bige Güven Kızılay’ın İnkılâp Kitabevi etiketiyle yayımlanan yeni romanı Kırk Yama, dostluk temasını merkezine alarak okurlarla buluştu. Roman, 1970’lerden 1990’lara uzanan süreçte yaşanan toplumsal ve siyasal değişimleri derinlikli bir şekilde aktarırken, geçmişe özlem duyan okurları nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor. Bahçeli evlerin, çiçekli sokakların ve komşuluk ilişkilerinin ön planda olduğu bu mahalle hikâyesinde; sevgi, birliktelik ve zorluklara karşı direnç anlatılıyor. Kuşaklar arası çatışmalar ve dönemin siyasi rüzgârları ise romanın anlatımına katmanlı bir yapı kazandırıyor.
1970 ile 1990 yılları arasındaki zaman dilimini kapsayan Kırk Yama, dönemin siyasi ve toplumsal atmosferini ustalıkla çiziyor. İnkılâp Kitabevi imzasıyla okurlarla buluşan kitap, nostaljik havasıyla o günleri tekrar yaşamak isteyen edebiyatseverlerin beğenisine sunuldu.
Sokaklarında ağaçların olduğu, bahçe kapılarına yediverenlerin sarmalandığı bir dönemin resmedildiği romanda; sevginin, dayanışmanın ve zorluklara karşı göğüs germenin güzelliği bir mahalle ortamında sunuluyor. Siyasi atmosfer ve kuşak çatışması hikâyeyi boyutlandırırken Türkiye’nin yaşadığı dönüşümü de gözler önüne seriyor.
Arka kapak
Sokaklarında ıhlamur, iğde ağaçlarının sıralandığı, demirden bahçe kapısına yediveren güllerinin sarmalandığı 3-4 katlı evleri, akşamüstü yeşil hortumla fış fış sulanan bahçeleri,
Yerlere attıkları çekirdek kabukları yüzünden Mansur Efendi’nin çalı süpürgesiyle kovalanan mahalle çocukları,
Mizample saçlı, döpiyesli zarif hanımefendileri, takım elbiseli beyefendileri,
Bakkal Seyfi’si, taş fırını, yorgancısı, tuhafiyecisi ile en kralından esnafı,
Siyah beyaz televizyonda Kaçak, Kunte Kinte izleyebilmek için dama tırmanıp anteni düzelten babaları,
Kışın közde kestane, yazın buğulu çağlaları gazete kâğıdından külahın içinde satan Ali amcası,
Karlı havalarda elleri buz kesene kadar kartopu oynayan ahalisi,
Selamlaşan, yardımlaşan komşuları,
Yaz vakti geldi mi balkona kurulan sofraları,
Ve ilk aşkları, yaz aşkları ve ergenlik kaygıları, üniversite hayalleri,
Ayrılıklar, kavuşmalar, kâbuslar, kâbuslardan uyanmalar…
Ve kırk yamalı yürekleri…
Yamaların çare olduğu, yamaların hediye olduğu 1970-1990 Türkiye’si…