İklim ve yeşil mutabakat çalıştayları ve yaşlı dünyamızı kurtarmak adına yazılan, çizilen araştırılan ne varsa… İş dünyasına, yaklaşmakta olan bu “yeni normal ” maliyetli bir iş olsa da geleceğimiz, ekonomimiz için önem arz ediyor…
Bu noktada Paris İklim Anlaşması ve Yeşil Mutabakat gibi uluslararası düzenlemelere uyumunun, döngüsel ekonomi modeliyle uyumlu olduğunun önemin farkında olunması gerektiğini ifade ediyor.
TÜKETİYORUZ, TÜKETTİKÇE TÜKENİYORUZ.
Tarım, Hayvancılık, doğal kaynaklar, acımasızca yok oluyor, üzülerek izliyoruz.
Endüstriyel ekonomide geleneksel olarak bilinen ve uygulanan “Üret-Kullan-İmha Et” ezberi içerisinde yaşıyoruz ve bu metot yıkmayı amaçlıyor.
Oysa ki; atma dönüştür, defalarca kullan, tekrar dönüştür tekrar kulan şeklinde ilerlemeyi öğrenirsek çıkış yolu bulabiliriz. Geri dönüştürülecek atıkların kullanımına baktığımızda aslında ikame edilebilir kaynakları artırmış oluyoruz. Buna Döngüsel ekonomi deniliyor. Her kaynak korkunç derecede önem taşıyor.
Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, son yıllarda hazır giyim markalarının çoğalması ve hazır giyimde petrol ağırlıklı, kullan at esasına uygun kalitesiz ürün üretimi çok fazla, işin kötüsü bu kullan at kalitedeki hazır giyim doğal kaynaklara da zarar veriyor. Üretebilmek için maliyeti de düşündüğümüzde, bunların yerine geri dönüşebilecek kaynakların kullanılması gerekiyor. Geri dönüşüme katkısı olacak doğal malzemelerin kullanılması önem arz ediyor. Ve bu kaynaklar biyo kütle olarak enerji kaynağı olarak değerlendiriliyor.
KISACA YENİ BİR SANAYİ POLİTİKASI YARATMAK GEREKİYOR.
Yani Döngüsel Ekonomi perspektifinde yeni bir sanayi politikası yaratmak zorundayız. Eğer ki kaynaklarımızın kıtlığındaki kıtlık katsayında artışa sebebiyet veriyorsa; “Sürdürülebilir sanayi; günümüzde insan ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan üretim tesislerinin, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi adına derhal insan ve doğaya uyumlu hale getirmemiz gerekiyor.
Endüstriyel sanayi anlayışını bırakıp, Sürdürülebilir sanayi politikası kurgulayıp başlatarak, toplumsal kalkınma anlamında, ekonomik, sosyal, politik ve kültürel alanların birbirleriyle kümülatif etkileşim içinde doğanın denge, düzen ve döngüsünü koruyacak şekilde kalkınmaktır.
Döngüsel ekonomiye dönüşümde; ekonomik, sosyal, kültürel ve politik boyutlarıyla sistemin Entegre edildiği bütünleyici yaklaşım modelinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Sürdürülebilir bir sanayi için;
- Kaynakları sürdürülebilir ve verimli kullanan,
- Üretimin çevreye zararını minimize eden,
- Sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefleyen,
- Atıkların geri kazanımına, tekrar kullanımına, geri dönüştüren,
- Yenilenebilir enerji kaynak çeşitliliğini artıran bir sanayi politikası izlemek,
- Kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümenin tesis edilmesi;
- Makroekonomik hedef ve politikaların döngüsel ekonomiyi de dikkate alarak belirlenmesi;
- Hangi sektörlere ne kadar kaynak ayrılacak, bu kaynaklar kullanıldığında yıllık ne kadar karbon salınımı yaratacak gibi soruların cevaplandırılması;
- Büyüme hedefi ve modelinde döngüsel ekonomi kriterlerinin de dikkate alınması;
Ülke düzeyinde ele alınmalı ve karbon nötr hedefleri koymak ve bu hedefleri belirlenen ölçüm yöntemleri ve performans kriterleri ile izlemek; sektörel bazda desteklerin verilmesi, düzenlemelerin Ab standartlarına uygun olması ilk akla gelen başlıklardır.
Atık olarak nitelendirilen her ürünün, yan ürün kapsamına alınarak hammadde olarak kullanılması Türkiye ekonomisine katkı sağlamaya ve cari açığın kapanmasında destek olacağına inanıyorum.
Güneşin bizim için doğması dileğimizle,
Bereketli bir hafta olsun.
Dr. Bahar Zeynep Barut.
Managing Director
Beyond to Human R.M.C
https://beyondtohuman.com/