Toplumlar arasında yaygın olarak görülen bazı inançlar, bilimsel dayanağa sahip olmadıkları halde hala varlıklarını sürdürmektedir. Nazar değme inancı da bu tür mitlerden biridir. Bu yazıda, nazar değme olgusunun gerçek bir fenomen olmadığını ve aslında psikolojik bir inanç olduğunu savunacağız.
Nazar değme inancı, bir kişinin gözüyle veya bakışıyla başka bir kişiye veya eşyaya zarar verme gücüne sahip olduğuna dair bir inançtır. Ancak, bu inanç bilimsel olarak desteklenmemiş ve objektif kanıtlarla doğrulanmamıştır. Nazar değme inancının temelinde psikolojik faktörler yer almaktadır.
Birinci olarak, nazar değme inancı, insanların kontrolsüz bir şekilde başkalarının yaşamına veya durumuna zarar verme korkusuyla ilişkilendirilebilir. İnsanlar, çevrelerindeki başarı veya mutluluk gibi olumlu durumları kıskanabilir ve bunu nazar değme inancıyla açıklama ihtiyacı duyabilirler. Kendi başarısızlıklarını veya olumsuz durumlarını dış etmenlere yüklemek, sorumluluğu başkalarına atmak ve böylece kendilerini avutmak için nazar değme inancına sığınabilirler.
İkinci olarak, nazar değme inancı, insanların kontrolsüz bir şekilde başkalarının başarısına veya iyi durumuna zarar verebileceklerine dair bir güç hissi yaratır. Bu his, bireyin kendini daha güçlü veya kontrol edici hissetmesine ve başkalarını etkileme arzusunu tatmin etmesine yardımcı olabilir. İnsanlar, nazar değme inancıyla kendilerini özel ve etkileyici hissedebilir, başkalarının üzerinde güç sahibi olduklarına inanabilirler.
Bilimsel araştırmalar, nazar değme inancının gerçek bir fenomen olmadığını göstermektedir. Kontrollü deneyler ve gözlemsel çalışmalar, başkalarının yaşamına zarar verme gücüne sahip olmanın bilimsel bir temeli olmadığını ortaya koymuştur. İnsanların düşünceleri veya bakışlarıyla bir başkasının hayatını etkileyemeyecekleri ve zarar veremeyecekleri açıkça ortaya konmuştur. Bu tür deneylerde, insanların negatif enerji veya kötü niyetle başkalarına zarar verme gücüne sahip oldukları iddiaları bilimsel olarak çürütülmüştür.
Nazar değme inancının psikolojik etkileri de incelendiğinde, bunun kişiler üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabileceği görülmektedir. İnanç sistemleri ve mitler, insanların kendi yaşamlarını kontrol etmekte güçlük çekmelerine ve sorumluluktan kaçmalarına yol açabilir. Nazar değme inancıyla beslenen bir kişi sürekli olarak başkalarını veya kendisini negatif etkilere karşı koruma gereği duyabilir, bu da stres, anksiyete ve paranoya gibi duygusal sorunlara neden olabilir.
Nazar değme inancıyla ilişkilendirilen mitolojik ve kültürel hikayeler çeşitli kültürlerde mevcuttur. Bu hikayeler genellikle nazar boncuğu gibi nazarı önlemek veya savuşturmak için kullanılan sembollerle ilişkilidir. İşte bazı örnekler:
Türk Mitolojisi: Türk kültüründe “nazar boncuğu” veya “nazarlık” olarak bilinen koruyucu semboller yaygın olarak kullanılır. Bu semboller, insanları ve eşyaları kötü gözlerden koruduğuna inanılır. Nazar boncukları, cam veya taştan yapılan mavi renkli boncuklar şeklinde olabilir ve evlerin, arabaların veya kıyafetlerin üzerine takılır. Bu inanışa göre, nazar değme tehlikesini uzak tutar.
Yunan Mitolojisi: Yunan mitolojisinde, “apotropaik” olarak adlandırılan nazarı önleyici semboller ve ritüeller bulunur. Bunlar, kötü gözlerden korunmak için kullanılan objeler veya büyülerdir. Örneğin, “göz amuleti” olarak bilinen bir sembol, nazar değmesine karşı koruma sağladığına inanılır. Aynı zamanda bazı ritüellerde, tuz veya su gibi temizleyici unsurlar kullanılarak nazarın etkileri yok edilmeye çalışılır.
Akdeniz Bölgesi: Akdeniz kültüründe, nazar değme inancı ve koruyucu semboller oldukça yaygındır. Örneğin, İtalya’da “cornicello” olarak bilinen kırmızı bir boynuz sembolü, nazarı önlemek için kullanılır. Yunanistan’da “mati” veya “matia” olarak adlandırılan mavi renkli nazar boncukları da yaygın olarak kullanılan semboller arasındadır.
Bu mitolojik ve kültürel hikayeler, insanların nazar değmesiyle ilişkili korkularını gidermek veya koruyucu bir etki sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Ancak, bu semboller ve inançlar bilimsel bir temele dayanmamaktadır ve gerçek dünyadaki etkileri kanıtlanmamıştır. Bununla birlikte, bu semboller ve hikayeler, kültürel mirasın bir parçası olarak toplumlar arasında hala önemli bir yere sahiptir.
Nazar değme inancı, psikolojik bir mit olarak değerlendirilmelidir. Bilimsel araştırmalar, bu inancın gerçek bir fenomen olmadığını göstermektedir. Psikolojik etkenler, kıskançlık, kontrol arzusu ve sorumluluktan kaçma gibi faktörler, bu inancın yaygınlaşmasına katkıda bulunabilir. Ancak, bu inancın insanlar üzerinde olumsuz etkileri olabilir ve gerçek dünyadaki sorunları çözmede etkili bir yol değildir. Bilimsel gerçeklere dayalı bir perspektifle, bu mitin anlamı ve etkileri hakkında daha fazla farkındalık yaratmak önemlidir. Bu şekilde, toplumda daha sağlıklı bir düşünce yapısı ve ilişkilerin gelişmesi desteklenebilir.
Dr. Bahar Zeynep Barut.
Beyond to Human R.M.C
https://beyondtohuman.com/