Korkularımız, iç veya dış dünyadan kaynaklanan bir tehlike olasılığı ya da birey tarafından tehlike olarak algılanıp yorumlanan herhangi bir durum karşısında yaşanan evrensel bir duygudur. Kaygılar ise, birey tarafından sebebi bilinmeyen, nesnesiz tehlikelere karşı verilen tepkilerdir. Korkuda kişi dışarıdan gelecek tehlikeyi bilir, kaçma veya savaşma tepkisi gösterir. Korku veren nesne ortadan kalktığında rahatlar. Kaygı ise daha genel bir durumdur. Korkuya göre daha şiddetli ve uzun sürelidir. Günümüzde salgın hastalıklar ile başlayan sosyal bir korku ve kaygı duygusunu fazlasıyla anımızı meşgul etmekte.
İnsanoğlu kendisini tehdit altında hissettiği durum ve olaylardan içgüdüsel olarak kaçınır. Bu içgüdüsel olay, yani korku, olay geçtiği zaman geçer. Korku, kişiyi kontrolü altına aldığı, yani, bireyin yaşamını sürdürmesini zorlaştırdığı, yaşamını istediği şekilde sürdürmesine engel olduğu zaman fobiye dönüşmüş demektir, kişide korkunun fobisi gelişir. Bu korku fobisinin içinde ağırlıklı olarak Acı duygusunu görmekteyiz ve acı bizim en hassas olduğumuz alandır. İnsan acı çekmekten çok korkar ve kaçınır. Oysaki acı duygusu da yaşamın içinde var olan ve var olmak zorunda olan bir duygudur, acıya karşı verdiğimiz tepki yaşam ile olan ilişkimizde ip ucu olmaktadır.
Etrafımızda olup biten olumsuz olayları izlerken ya aynısı benim de başıma gelirse diye düşünüyoruz. Bunu düşündükçe de daha çok korkuyoruz. Yalnızlık, terkedilmek, çaresizlik, başarısızlık, yetersizlik, sevilmemek, ait olmamak, güçsüzlük, beğenilmemek,tüm bunların arkasındaki temel duygu ACI.
İnsanoğlu acıdan kaçarken, hazla olan ilişkisinde hazza doğru hızla koşar. Yaptığımız, düşündüğümüz her davranışın ardında acıdan kaçmak, hazza ulaşmak var. Sırf bu nedenle korkularla ördüğümüz duvarlarımızın arkasında yaşıyoruz sonra da kendimizi özgür zannediyoruz, ya da özgür olmak için çabalıyoruz.
Bağımsız özgür ülke, bağımsız özgür kadın, bağımsız özgür adamlar, özgür insanlar, özgür aile vb bir çok özgürlüğe özlem ama aslında da büyük bir yanılgı içindeyiz.
Özgürlük acıdan kaçmadığında, etrafını yumak yumak korkularla sarmadığında var olur aslında.
Peki ne olur korkmazsak ve acıdan kaçmazsak ?
Sorun kendinize en çok neden korkuyorum diye!
Verdiğiniz cevabın arkasında acı çekmek gizleniyor, iyi bakın.Eskiden dünya bu kadar kötü bir yer değildi diyenler. Bir bakın bakalım geçmiş nesillere, ne zaman girmiş zamane korkuları hayatımıza? Çok uzağa gitmeye gerek yok aslında, benim annem ilkokul öğrencisiyken okula beni otobüsle gönderirdi, korkmazdı tecavüzden, katilden, kaçıranlardan, organ mafyasından. Mutlaka vardı onun da korkuları, ama dünyaya daha çok güvenirdi şimdikinden. Eskiler belkide en çok ölmekten korkardı. Çünkü telafisi olmayan geri inşaa edilemeyen tek şey ölüm.
Dünya iyi şeylerin de çokça var olduğu bir yer, hatırlayın ne olur, çevirin algılarınızı iyi şeylere, uzaklaşın kötümserlikten, acı hiç bir şey yapmaz insana, kendini buldurmaktan başka…
Korkusuz ve özgür kalın.