Ortada gerçek bir neden yokken ya da nedeni olsa bile denetlenemeyen aşırı endişe hali hissediyorsanız, yakınlarınızca “aşırı kaygılı” olarak tanınıyorsanız, nedensiz yorgunluk, dikkat bozukluğu ve konsantrasyon güçlüğü yaşıyorsanız, baş ağrısı ve kas ağrılarınız varsa, tahammülsüzlük, sersemlik hissi, sıcak basma, titreme, terleme gibi fiziksel yakınmalarınız varsa, uykuya dalamıyor veya gece sık sık uyanıyorsanız kaygı (anksiyete) sorunu yaşıyor olabilirsiniz. Anksiyete yaşayan kişi bu durumu genellikle “kötü bir şey olacakmış hissi”, “hoş olmayan bir endişe hali” ya da “nedensiz bir korku” şeklinde ifade eder.
Kaygı ya bakarsak, deneyimlediğimiz gerilim, bunaltı ve sıkıntı halidir. Hafif kaygı yaşamın normal bir parçasıdır. Birçoğumuz günlük yaşamda değişik konularla ilgili kaygı duyuyoruz. İş stresi, trafik, sınavlar, sağlık sorunları, para, çocuklar ve aileyle ilgili sorunlar birçok insanı kaygılandırıyor. Okulun ilk gününde, sevgili ile buluşulacak ilk randevuda ya da yeni bir durum ile ilk karşılaştığımızda anksiyete duyulması normaldir. Aslında kaygı, bir ölçüde bizim günlük sorunlarla baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar vermemize yardımcı olur, dış ortama uyum çabasında koruyucu bir tepkidir. Normalde bu tür kaygı hafiftir ve baş edilebilir düzeydedir. Ancak kaygı hali bazen çok tedirginlik ve gerginlik duygusundan panik derecesine kadar varan değişik yoğunluklarda yaşanabilir. Kontrol dışına çıkıp kişinin hayatını aksatmaya başlatıyorsa zamanla azalmak yerine şiddetleniyorsa iyice ilerlemiş demektir. Sürekli ve durumla uygun olmayan aşırı bir endişe durumu söz konusudur. Bu kişiler her durumda olası en kötü sonucu düşünürler, her şey kendi denetimlerinin dışındadır. Bu durumda bir uzmandan yardım almak gerekir.
Anksiyetesi olanlarda uyku problemi de sıkça görülmektedir. Son birkaç yıl içinde yapılan araştırmalar uyku düzensizliklerinin kalp hastalığı riskini artırdığını göstermiştir. Özellikle pandemi ile birlikte yaşamımızın değişimi ve evde kalınma süresinin artması oldukça kaygılarımızın artmasına neden olmuştur.
Özellikle çocukluk dönemi ve ergenlik döneminde başlayan kaygı bozuklukları yavaş ve sinsi bir gelişim gösterebilir. Kaygı Bozuklukları, genellikle geçmişte yaşanan bir olaydan kaynaklanır ve bir olaya duyulan tepki şeklinde kendini gösterir. Bilinçaltındaki çelişkilerden kaynaklandığı için kişi duyduğu huzursuzluk ya da korkunun nedenlerini bilemez. Annenin gerilim ve kaygısının önemli olduğu anne ile sağlıklı bir bağlanmanın olmadığı düşünülmektedir. Yapılan bir çalışmaya göre hastaların % 30’unda, hastalığın stresli bir olayla başladığı belirlenmiştir.
Kaygı ve Endişelerden Nasıl Kurtulunur? Sizin için madde madde önerilerim olacak
- Kaygı ve endişelerinizin hangi olaydan kaynaklandığı ile ilgili düşünün,
- Kaygıya yol açan etkenlerle yüzleşin, bunu yaparken kendinize süre koyun 10 dk bu konuyla ilgili düşüneceğim gibi
- Düşünce biçiminizi değiştirin,
- Aynı anda bir çok işi yapmamaya çalışın.
- Derin nefes alıp verin. Bu, Endorfin (vücudun yaptığı doğal Morfin) salgısını arttırarak sizi rahatlatır.
- Kaygıyı artırabilen kafeinli maddeleri (çay, kahve, kola) azaltın.
- Endişe savar hormonumuz olan Serotonin ( Mutluluk hormonu) i arttırmak için 1 avuç Kabak çekirdeği yiyebilirsiniz.
- Sinirleri ve kasları gevşeten Magnezyum içeren gıdalar tüketin( Ispanak, pazı, badem gibi)
- Sinirleri güçlendiren, Serotonin yapımını arttıran B6 vitamini tüketin ( muz, balık, yumurta, tavuk, bezelye veya havuç tüketin)
- Gevşemeyi öğrenin. Hipnomeditasyon,Yoga,Nefes teknikleri gevşemenize yardımcı olabilir.
Hayatınızın yönetimi sizin elinizde unutmayın sevgili dostlar, bilgiyi hayatıza uygulamak sonuç verir ve harekete geçmek için beklemeyin.
Sevgiyle kalın.