Yaşamınızda sürekli tekrar eden, birçok şeyi denerseniz deneyin değiştiremediğiniz olumsuz deneyimler yaşıyorsanız, sebebi aileniz, hatta ve hatta atalarınız olabilir!
Son dönemde bir dizi ile popüler olan ‘Aile Dizimi’ adlı terapi yöntemine göre önceki kuşakların işlediği ve sorumluluğu alınmamış kötü davranışlar, çocukların hatta torunların bile hayatını olumsuz etkileyebiliyor. Yine de bu yöntemle mutluluğunuzu ve huzurunuzu engelleyen olumsuz şeylerden kurtularak kendinizi özgürleştirebilir; kendi senaryonuzu arzuladığınız şekilde yeniden yazabilirsiniz.
Peki, neden ‘Aile Dizimi’?
Bu çalışmada ‘Sistem Dizimi’ terapisi tanımlaması daha çok kullanılıyor. Şöyle açıklarsak; Hepimiz bir sistemin parçasıyız. Evrende her şey, bir sistemden oluşuyor. Matematik gibi, bir çeşit Matrix! Bedenimizdeki hücreler ve organlar, kendi içinde bir sistem… Doğduğumuz aile ve bireyleri bir sistem; eşimiz ve çocuklarımızla kurduğumuz aile, ikinci evlilikler varsa onlar ayrı bir sistem; annemizin, babamızın ailesi ve ataları birer sistem… Aleviler, Sünniler, Türkler, Almanlar, ülkeler, dünya bir sistem… Yani hepimiz evrende, mikro kozmosdan, makro kozmosa uzanan sistemler dizisinin birer parçasıyız. Uzman Hellinger’in da sistemlerin dengede olmasıyla ilgili çok önemli saptamaları var. Bunlara aykırı davranıldığında sistemin dengesi bozuluyor. O sistemdeki denge bozukluğu da doğrudan diğerlerinin dengesini bozuyor. ‘Aile Dizimi’ diyoruz ancak aile bu sistemlerden sadece biri… Soy ağacında yaşanan göç, savaş, kız kaçırma, miras kavgası, haksızlıklar, doğal afetler gibi travma yaratan olaylar gelecek neslin yaşam yolculuğuna miras kalabiliyor. Travmaların genler vasıtasıyla 7 nesil boyunca aktarıldığı bilimsel olarak ispatlandı.
Beyin taramaları ile duygusal kayıtların derinliği ölçülebilir artık günümüzde.
Bu olumsuz etkiler ne yazık ki genel huzurumuzu, sağlığımızı, sadakatimizi, bereketimizi, iş yaşamını ve aşk hayatımızı olumsuz etkileyebiliyor. Aile sistem diziliminde uyguladığımız bu yöntem fenomenolojik, yani tamamen kişiye özel şartlara dayanıyor ve bu yüzden danışanla detaylı bir görüşme gerekiyor.
Fakat danışanların terapistlerinden mucize beklediğini deneyimliyoruz. Yani, tek bir dokunuşla o kişinin hayatındaki her şeyi iyileştirebileceğimize dair bir inançla gelenler oluyor. Ancak terapist sadece hayatı kolaylaştırıcıdır; değişmek, gelişmek isteyen danışana yardım edendir. Bu konuda izlediğimiz yol haritası şöyledir: Öncelikle danışanın aile geçmişine dair soruları cevaplamalarını istiyorum. Sonrasında mutlaka baş başa bir seans yapıyorum. Bu seans, o kişinin hem aile dinamiklerini, hem hayatın içindeki güncel sorunlarını, hem de ihtiyaçlarını görmem açısından çok önemli. Hellinger’in bir kişinin hayatında anlamlı bir değişiklik olması için ortalama 4-5 dizim önerdiğini biliyorum. Bu tamamen o kişinin mevcut durumuyla, fiziksel ve psikolojik durumu ile de alakadır.
Uygulama kişiye göre farklılık gösteriyor. Bazı danışanda birkaç hafta içinde bir değişim dönüşüm başlıyor, bazısında ise daha uzun sürüyor. Hellinger’in, “Ruhun hareketi yavaştır” diye bir sözü var. Yani zihnimizin anladığı hızda ruhumuz hareket etmeyebiliyor bun anlaşılabilir ve normaldir. Bazı kişiler ise, farklı öncelikleri seçmek adına mevcut sorunlarını bırakmak da isteyebiliyorlar, buna da saygı duymak lazım. Unutmamak gerekir ki mutlaka o ruhun o deneyimden öğreneceği bir şeyler var. Yaşadığımız şeyler atalardan aktarımda olsa da birer deneyim ve gelişimimiz için önemli unsurlardır. Kabul ve farkındalık ile yeni bir başlangıç yapmak mümkün.
Sevgiyle kalın