Hukukumuzda velâyet 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 335. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. TMK madde 336 uyarınca “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir.
Son günlerde sıkça duymakta olduğumuz “ortak velayet” konusunun hukuki olarak tanımı ile avantajları ve dezavantajlarının neler olduğunun açıklanması kafalarda oluşan soru işaretlerinin giderilmesine yardımcı olacaktır.
Ortak velayet; boşanan anne ve babanın müşterek çocukların velayeti konusunda birlikte ve eşit düzeyde hak ve sorumluluklara sahip olması demektedir. Ortak velayette anne ve baba çocukla düzenli ve sürekli ilişki kurarken, çocuğun hayatındaki önemli kararları da birlikte alacaktır.
Her ne kadar anne ve babanın velayet konusunda birlikte hareket etmek ortak kararı olsa da bazı durumlarda “ortak velayet” kararı boşanmış çiftler açısından uygun bir velayet kararı olmayabilir. Çünkü bu kararın avantajlı ve dezavantajlı durumları boşanan her çift için ayrı sonuç doğurur.
Ortak velayet kararının avantajlarına bakıldığında;
- Müşterek çocuk her iki ebeveyniyle daha fazla zaman geçirebilir. Böylelikle taraflar arasında hâkim tarafından takdir edilen kişisel ilişki kurma günlerinin dışında daha fazla çocukla görüşme imkânı olur.
- Müşterek çocuğun anne ve babasıyla sürekli görüşmesi, çocuk üzerinde boşanma aşaması doğan stresi azaltır. Böylelikle çocuk kendini daha rahat ve güvende hisseder.
- Ortak velayet kararı sonrası eski eşler çocuğun bakımı ve gözetimi ile ilgili konularda sorumlulukları paylaşır.
- Ebeveynlerin iş birliği yapması aralarındaki iletişim seviyesini geliştirir.
- Ebeveynler arasında eşit hak ve sorumluluk fikri ile taraflar müşterek çocuklarının hayatına aktif olarak katılmaya başlar.
- Ebeveynler arasında davalar azalır, dolayısıyla uzlaşma ile sorunlara çözüm bulma tercih edilmeye başlanır.
Yukarıda belirtilen avantajlı durumlar her boşanma davası sonrası en iyi seçenek olmayabilir. Taraflar arasında şiddet öyküsü, herhangi birinde alkol ya da madde bağımlılığı gibi durumlar söz konusu ise tarafların uzlaşma ihtimali zorlaşacaktır. Böyle bir velayet kararının da “çocuğun üstün yararı” ilkesi gereği uygun olmayacağı da ortadadır. Her boşanma davasının ayrı bir hikayesi olduğu için hâkim tarafından sunulan deliller sonrası çocuğun üstün yararı da dikkate alınarak “ortak velayet” kararı verilmelidir.
Ortak velayet kararının dezavantajlarına bakıldığında ise;
- Taraflar arasında boşanma aşamasında ilişkiler karşılıklı olarak zedelenmiş ve husumet artmışsa ortak velayetin çocuğun çıkarlarına zarar vereceği ortadadır. Ebeveynleri arasında sürekli gerilim ve çatışma yaşanıyorken çocuk duygusal anlamda bu ortamda çok fazla zedelenebilir.
- Taraflar arasındaki husumet boşanma kararı sonrası bile yaşanabilecek ise müşterek çocuk ya da çocuklara ilişkin kararları almada iletişim ve iş birliği sorunları yaşanması kaçınılmazdır.
- Husumet olmasa dahi ebeveynlerin ayrı evlerde yaşaması çocuğun bu evler arasında gidip gelmesine sebep olacak, dolayısıyla çocuk oradan oraya taşınırken düzenli ve istikrarlı bir ortama sahip olamayacaktır.
- Ebeveynler arasındaki gelir dengesizliği de müşterek çocuğu/çocukları olumsuz etkileyecektir. Ortak velayette giderlerin eşit paylaşımı beklenir. Gelir düzeyi yüksek olan tarafın yaptığı harcama ile gelir düzeyi zayıf olan tarafın yaptığı harcama aynı olamayınca gelir düzeyi düşük olan taraf finansal anlamda daha fazla yükün altına girecektir.
Avantajlı ve dezavantajlı taraflar boşanma davası aşamasında taraflar arasında iyi değerlendirilip, uygulanabilir bir ortam yaratıldığı takdirde çocuğun /çocukların çıkarının korunması açısından “ortak velayet” uygun bir seçenek olabilir.
Yine yukarıda da bahsettiğim gibi boşanma davası “şiddet öyküsü, madde bağımlılığı ya da alkol “ gibi sebeplere istinaden açılmışsa taraflar arasında yaşanan husumet nedeniyle uzlaşma zor olacağı için ortak velayet kararı uygun bir seçenek olmayacaktır.
Boşanma davalarında her somut olay birbirinden farklı olacağı için velayet konusunda karar verilirken ebeveynler arasındaki ilişki ile çocuğun üstün yararı birlikte değerlendirilmeli ve mahkeme tarafından “talep ediliyor” diye değil, çocuk için uygun olup olmamasına göre karar verilmelidir.