“Baş nereye giderse ayak da oraya gider” “Ayağı yürüten baştır” ya da “Taşa çıkan keçinin ağaca çıkan oğlağı olur” atasözleri ülkenin güncel durumunu özetler haldedir. İşin doğrusu, en yakışanı imamın yaptığına cemaatin abartılı ayak uydurduğunu anlatan atasözünü yazmak olacaktı. Ancak her ne kadar “özgür gazeteci” olarak geçinsek de görüntü almanın terör suçu gösterildiği, basının belada olduğu 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde o atasözünü adlı adınca yazmaktan imtina etmeli(mi?)
Neredeyse her yeni günde yeni kararlara uyanan bir ülke haline geldik.
Şimdilik 17 Mayıs’a kadar (şimdilik dememin sebebi, herkesin malumu üzere milli bayramların kutlanmaması için yaratılan mazeretler zincirine tam kapanma adı altında 19 Mayıs engeli çıkarılabileceği) “tam kapanma” sürecinde mantığın seyahate çıktığı kararlar silsilesine ülkenin en tepedeki isimlerin de uyduğuna ve uyacağına kaç kişinin inandığı ayrı bir merak konusudur.
- Şehirlerarası toplu taşıma araçları tekrar yüzde elli kapasite ile çalışıyorsa,
- İzinle şehirlerarası seyahat edilebiliyorsa,
- Zincir marketler sadece pazar günü kapanıyorsa,
- Kamu kurumlarındaki personel uzaktan ya da dönüşümlü olarak çalıştırılırken uzaktan çalışan kamu personeli de sokağa çıkma kısıtlamasına dahil olabiliyorsa yani memur iş yerine gitmiyor, sokağa çıkamıyorsa,
- Özellikle de yabancı turistler denize girerken kendi insanımıza ceza kesilmesi nasıl bir mantıktır?
Bu konudaki sorum şudur: “Turiste, çalışanlara, cenaze törenlerine ve kongre katılımcılarına, camide namaz kılanlara, hınca hınç dolan stadyumlardaki seyirciye virüs bulaşmıyor mu?”
Bilim kurulu üyesi, Sayın Serap Yavuz Şimşek’in “Alkollü dezenfektan kullanmaktan parmak izimiz kayboldu ama insanlar evinde alkol alamıyorlar. İnanılmaz bir şey, çok büyük hata. Ben olsam, böyle bir uygulamadan hemen dönerim.” yorumundaki gibi alkol yasağının mantığını açıklayabilen bir yetki birimi varsa beri gelsin!
Salgının başından bu yana bir gün içindeki en yüksek can kaybı, 30 Nisan ve 1 Mayıs’ta kaydedildi. 30 Nisan’da 394 kişi hayatını kaybederken, 1 Mayıs’ta 373 kişi yaşamını yitirdi. Salgının başından bu yana yaşamını yitiren yurttaşların sayısı ise 40 bini geçti.
Bu minvaldeki sorum da şöyledir: “Bu trajik rakamlara rağmen, Sağlık Bakanlığının vefat sayısı ve ağır hasta sayısında düşüş olduğunu açıklamasına göre, test sayısında artış oluyor mu?” Ayrıca aşı sıkıntısı yaşanırken Cumhurbaşkanı’nın “Aşı tedariğinde ben herhangi bir sıkıntı yaşayacağımızı kabul etmiyorum. Elimizde yeterince aşımız var. Yeterli derecede var. Rusya’dan şu anda yine yaptığımız görüşmelerle Sputnik aşısı inşallah geliyor, gelecek.” açıklaması kime ne kadar inandırıcı geliyor? Aşıların akıbeti bedava dağıtılan maskelere benzer mi dersiniz?
Tam kapanma sürecinde İki milyonu aşkın haneye 1.100 TL’lik yardımı iktidar partisinde kayıtlı olanlara mı yapılacak acaba?
Yeri gelmişken, bugün hala umutla 3600 ek göstergesini bekleyenlerin hayalleri kuş olup uçmuş gibi duruyor. Oysa maaş bir haktır ve her konuda olduğu gibi devlet çalışanlarına maaş konusunda da adil davranmalıdır. Bir mühendis ile hemşire ve imam aynı maaşı alamaz, almamalıdır! Bir tarafta canımızı malımızı teslim edecek kadar bilgili insanlar, diğer tarafta yapması gereken ibadet karşılığında para alan ve diğer gruba göre çok çok az çalışan insanlar var. Bu denklem o denli karıştırıldı ki imamlara üst mevkilerin bahşedildiği, diğer yanda ise özlük hakları için mücadele eden çalışanların ağladığı bir ülke haline döndük.
Havaalanında beklerken, “gel bakan oldun” denilen ve üst mevkiinin bahşedildiği, yaptıklarından dolayı şükranlarınızı sunduğunuz skandallar kraliçesi Ruhsar Pekcan’ın da bu süreçten nasıl nemalandığı milletin gözleri önüne serilirken, “Yüce Divan o davalara bakmıyor mu?” sorusunu getiriyor akıllara!
Tam kapanma dolayısıyla vatandaş geçim derdine düşerken müteahhitlerin keyifleri kekâ!
Geçiş garantili köprü ve tüneller nedeni ile Hazine‘den 35 milyon 402 bin dolar (Yaklaşık 300 milyon TL) daha çıkacak. 17 günlük kapanma süresince, Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri ile Avrasya Tüneli‘nden araç geçmeyecek ama toplam 4 milyonu aşkın araç geçmiş gibi, müteahhitlere ödeme yapılacak. Hazine’den ödenen bu paralar kimlerin cebinden çıkıyor dersiniz?
Yine tam kapanmayı fırsat bilen Cengiz İnşaat, kapanmanın üçüncü gününde Rize’nin İkizdere ilçesinde bulunan İşkencidere Vadisi’ne girerek onlarca ağacı yerinden söktü!
Balıkesir İl Mera Komisyonu, 17 günlük tam kapanmanın ilk gününde acele toplanarak 100 bin metrekarelik mera alanını maden şirketine verdi. Karaayıt ve Bulutçeşme köylerinde bulunan mera alanının Bilfer Madencilik tarafından işletilen demir zenginleştirme tesisine atık deposu yapılması için apar topar tahsis edildi!
Tam kapanmadan dolayı ürünleri çöp olan ve zarar eden esnafın, çalışanların, borç batağında boğulanların sesine neden “üç maymun” oynanıyor?
Bu durum “sağlık mı, hayat mı, geçim mi?” sorusunu sorduruyor.
Sahi neydi “Tam Kapanma?”
Kapandıysak da aşı nerede?
“Nerede” sorusu akla gelmişken,
Thodex kurucusu Faruk Fatih Özer nerede?
128 milyar Dolar nerede?
Bakın burası çok önemli! Damat nerede?
Soruların listesi uzar gider…
Aşık Mahzuni Şerif’in dediği gibi;
“Yoksulun sırtından doyan doyana,
Bunu gören yürek nasıl dayana,
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,
Bilmem söylesem mi söylemesem mi…”