Kadına yönelik şiddet münferit değil, sınıfsal ve siyasal bir meseledir.
Sosyal ve ekonomik yaşantı, bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımı, bireyin çocukluk dönemlerinde tanık olduğu ya da maruz kaldığı şiddet gibi birçok etken kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Bu kapsamda şiddetin yanında şiddeti doğuran sebepleri ortadan kaldırmak ve kadın cinayetleri ile etkin mücadele etmek için eşgüdümlü ve çok boyutlu çalışmaların yapılması önem arz etmektedir.
Her ne kadar kadınların maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddeti ortadan kaldırmak ve şiddet faillerinden hesap sormanın en etkili yolu örgütlenerek mücadele etmekten geçse de verilen mücadeleler çoğunlukla sonuçsuz kalmaktadır.
Bu nedenle kadın cinayetlerinin önlenmesi ve kadınların yaşam hakkının korunması tüm uygun araçlar kullanılarak ilgili kurumların iş birliğini ve mücadelesini gerektirmektedir.
Kadına yönelik şiddet bütün dünyanın mücadele etmesi gereken, bir insan hakları ihlalidir. Küresel bir sorun olan şiddet, toplum açısından yıkıcı etkisi bulunan bir olgu olduğu gibi, toplumların huzurunu ve refahını doğrudan etkileyen yapısal bir sorundur.
Söz konusu mücadelede, ülkelerin etkin politikalar üretmesi ve kadınların güvenliğini sağlamak için yine de sivil toplum ile birlikte kapsamlı çalışmalar yürütmesi hayati önem taşımaktadır.
Kadına yönelik şiddet;
- Yaşam hakkı,
- İşkence ve kötü muamele yasağı,
- Özgürlük ve güvenlik hakkı,
- Fiziksel ve duygusal bütünlük hakkı gibi temel insan haklarının ihlal edilmesine yol açan bir insan hakları
Kadınların yaşam hakkını elinden alan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddetin ulaştığı en uç noktanın yansımasıdır.
Her kadın cinayeti, kadınların kötü muameleye uğramama hakkına ve yaşam hakkına bir saldırı niteliği taşımaktadır.
İnsan onurunun temel alınarak insan hakları korunmalı ve geliştirilmelidir.
Herkesin eşit muamele görme hakkı güvence altına almak, ayrımcılığın önlenmesi, işkence ve kötü muamele ile etkin olarak mücadele edilerek bu haklar koruma altına alınabilir.
Gelin görün ki bakanlıklar -ne ilginçtir- sistematik bir şekilde kadın cinayeti verilerini tutmuyor ve paylaşmıyor.
Ancak her konuda olduğu gibi, bu konuda da herkes suskun ve sorular yanıtsız kalıyor.
Bu da “sükûtun ikrardan geldiğini” doğrular nitelikte olduğunu göstermektedir ve meşrulaştırılan cinayetler sonucunda, suçlular suçsuzmuş gibi sokaklarda geziyor.
Kısacası kadınlar ölürken, kadınları öldürenler cezasız bırakılmakla adeta ödüllendiriliyorlar.
Hazır yeri gelmişken…
Kadına Yönelik Şiddet Komisyon başkanlığına ‘TBMM Kadına Şiddet ve Ayrımcılıkla Mücadele Araştırma Komisyonu’ Başkanlığına seçildim. Hayırlı olsun.” Bu “ceviz kabuğunu doldurmayan” açıklaması ile Hulki Cevizoğlu’nun seçilmiş olması sizce kadınların kendilerini güvende hissedebilmelerine ne derece yardımcı olacaktır?
Dünyada, özellikle Türkiye ve Arap ülkelerinde kadın kimliğinin hunharca zarar gördüğü acımasız bir dönemden geçmekteyiz.
Oysa ne demişti gelmiş geçmiş tek dünya liderimiz Mustafa Kemal Atatürk?
“Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.” Devam edecek