Bir lider düşünün…
- 24 yaşında Şam’da Ordu‘da,
- 26 yaşında Selanik‘te 3. Ordu‘da,
- 28 yaşında Hareket Ordusu‘yla İstanbul‘da,
- 29 yaşında Picardie Manevraları‘nda,
- 30 yaşında Trablusgarp‘ta Şark Gönüllüleri Komutanlığı‘nda,
- 31 yaşında Balkan Savaşları’nda,
- 32 yaşında Edirne‘de,
- 33 yaşında Sofya‘da,
- 34 yaşında Çanakkale‘de tümen komutanı,
- 35 yaşında Diyarbakır‘da kolordu komutanı,
- 36-37 yaşında Suriye ve Filistin‘de ordu ve ordular grubu komutanlıkları,
- 38 yaşında Anadolu‘da başlattığı Kurtuluş Savaşı ile bir milletin başında olan…
Sonrasında ise;
“Bilim“,
“Eğitim “,
“Yerli Üretim“,
“Kadın Hakları“,
“Çağdaş Toplum” ve
“Muasır Medeniyet” diyerek hiç yanılmayan bir Mustafa Kemal Atatürk düşünün.
Mustafa Kemal Atatürk‘ün kurduğu Cumhuriyet’in sayesinde sayısız fırsat sahibi olduk.
- Okuyabildik,
- Çalışabildik,
- Seçebildik,
- Seçilebildik ve bilim gibi, spor gibi pek çok alanda tüm dünyaya meydan okuyabildik.
İçimizde Cumhuriyet’e düşman olanlar hep vardı, hep de olacaklardır ama bizlere umutsuzluk yakışmaz!
Sonuçta 1400 yıldır dini anlayamayanlardan 100 yılda Atatürk’ü anlamaları beklenemez.
Aşağıdaki anekdotu paylaşmadan geçmek istemiyorum.
Gazeteciler Fidel Castro’ya sorarlar:
“Siz bu ülkenin kurucu liderisiniz. Normal olarak sokaklarda sizin heykellerinizin olması beklenir. Üstelik bunca ünlü sosyalist önderler dururken siz sadece Mustafa Kemal’in heykeline izin verdiniz, neden?”
Fidel Castro:
“Bizler daha çok devlet adamıyız, ‘O’ İse bir kahraman. Sokaklara devleti yönetenler değil, ‘kahramanlar’ yakışır” der ve devam eder…
“Biz bağımsızlık ve devrim ruhunu, O’ndan öğrendik…
Evet biz de savaştık, ancak bir devlete karşı savaştık. O ise dünyanın en güçlü ordularının hepsini birden yendi. Hiç yenilgi almamış tek askerdir O” der…
“Üstelik sadece cephede değil, her alanda savaşmış ve başarılı olmuş müthiş bir insan…”
Fidel Castro yıllar sonra 1996’da HABİTAT Zirvesi için Türkiye’ye geldiğinde yine benzer sorular sorulur.
Şöyle cevaplar:
“Ben de çok zorlu bir savaşın içinden çıktım, onca kitaplar okudum. Ancak savaş meydanlarında kitap okuma rekorları kıran başka bir asker görmedim, duymadım. Her şeyi anladım da bunca güçlüğü ve değişimi nasıl başardı? Hafızam almıyor” demişti.
Bu övgü dolu ve başka bir dünya lideri için söylenmemiş olan sözler, o günlerin medyasında yer almıştı.
Dünyada, kendi topraklarını işgal ederken canlarını vermiş düşman askerlerinin analarına:
“Ey evlatlarını bu topraklarda kaybetmiş analar;
Silin gözyaşlarınızı, onlar artık bizim de evlatlarımızdır. Bırakın Mehmetçikler’le koyun koyuna uyusunlar.” diyebilecek ruha sahip bir tek devlet adamı ve asker gösteremezsiniz…
Dünya tarihinde,
“Vatan savunması için yapılmayan her savaş bir cinayettir.” diyen başka bir lider, devlet adamı da yoktur…
İşte bu saymış olduğum sadece birkaç sebepten dolayı Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923‘te Cumhuriyet’imizin ilân belgesinde buyurduğu gibi:
“Hâkimiyet, bilâ kayd ü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müsteniddir. Türkiye Devleti’nin şekl-i hükümeti Cumhuriyettir.”
İlelebet payidar kalacak olan Cumhuriyetimizin 100’üncü şeref yaşı kutlu olsun.