“Çoklu Baro” sistemini tasarlayan iktidarın taslağının detaylarına göre, beş binden fazla avukat bulunan illerde asgari iki bin avukatla bir baro kurulabilecek ve buna göre bir ilde birden çok Baronun bulunması halinde avukat bunlardan birisine kayıt yaptırabilecek.
Kısacası bu da Baroların “böl ve yönet” siyasetine kurban gitmesinden başka bir şey değildir.
Bölünen Baroların hangi –siyasi- kriterler çerçevesinde- birleşeceği ise şimdiden ayan beyan ortadadır.
Bu arada “Baro”nun tanımı, “Avukatların kayıtlı olduğu kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşu olduğuna göre ve Barolar, yasaların bir meslek kuruluşu olarak kendilerine yüklediği görevlerinin yanında, yargı sisteminin bir parçası olarak avukatların kurumsal örgütü niteliğinde olup ve hukukun gelişmesine katkıda bulunduklarına” göre, bu ne neyin bölünmesidir?
Çoklu Baro sistemine göre Anayasa’nın *135. maddesinde Barolara verilen görev ve yetkilerin de anlamsızlaşacağı da kesindir.
Örnek vermek gerekirse, bu maddede Baroların görevi “müşterek” amaçları gerçekleştirmektir.
Bin bir parçaya bölünmüş Baroların hangi müşterek amacı gerçekleştirebileceği ise ayrı bir soru işaretidir.
81 ilde birkaç Baro, illerin içinde mezun oldukları okulların Baroları, hatta takım fanatizmini düşündüğümüz zaman taraftarların kurdukları Baro, Türk, Kürt, Laz, Abaza, Çerkes, Türkmen, Romen, Ermeni, Yahudi, Süryani, Sünni, Şafi, Şii, Alevi, azınlıklar, esmerler, sarışınlar, kızıllar, çilliler, çekik gözlüler, uzun boylular, kısa boylular, tombullar, sıskalar, feministler, narsislter, mazoşistler, egoistler, Marksistler, komünistler, sağcılar, solcular, ılımlı İslamcılar, LGBT ya da türküsever, cazsever, popsever, futbolsever, basketbolsever, voleybolsever, hentbolsever, kickbokssever, pilatessever, yüzmesever gibi sporsever ve birçok dalda sonsuz versiyonda olmak üzere kendi içlerinde de tıpkı hücre bölünmesindeki karyokinez içerisinde; profaz, metafaz, anafaz ve telofaz gibi bölünme evrelerinin olmasına şaşırmayacağız(!)
Yani diyeceğim o ki, herhangi bir suç işlediğinizde mahkemenin hakiminin nereli olduğunu, hangi takımı tuttuğunu öğrendiğinizde amiyane tabirle “yırttınız” demektir.
Örnek vermek gerekirse; Osmanlıspor takımını tutan, iktidara da yakın, bir de Coşkun Direk’i sevdiği kadar Ankara’nın Bağları’nda oynamadan duramayan bir hakim olduğunu öğrenip, ona göre bir Baronun yolunu tuttunuz mu, sempatikleştirici pardon hafifletici sebeplerle kurtuluşun ışığını görmek pek de zor olmaz.
Kısacası, potansiyel suçlular ölüyü ve diriyi iyileştirecekleri için gözlerini şimdiden o çoklu Barolara diktiler bile
Ha bir de çingenelerin dilinde bir “Baro” var ki o da “erkek” anlamına gelir.
İşte tam da bu nedenle bir karışıklığa neden olmamak adına “Barolar Barolar, Bozulmasın Aralar” dedim demesine ama bu gidişle bu yeni “garabeti ucube” ile Baroların arası çok bozulacağa benzer ne dersiniz?
Özetle, “Elveda hukuk, elveda adalet, elveda avukatlık… Tabii ki çoktan toprağa gömülmüşlerdi ve bu da üstlerine atılan son toprak olacak”.
*135. Madde
H. Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.
Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz.
Bu meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.
Bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde siyasi partiler aday gösteremezler.
Bu meslek kuruluşları üzerinde devletin idari ve denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir.
Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.
Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesine veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men ile etkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.