İstanbul Valiliği, “toplumda infial uyandıracağı, milli, vicdani ve insani değerlere dokunacağı, toplumsal iç barışı tehdit edebileceği” gerekçesi ile “SAVAŞA HAYIR” demeyi 10 Mart 2020 saat 23:59’a kadar yasakladı.
Pardon ama bir toplumda savaşın değil “BARIŞ”ın istenmesi ne gibi bir infial uyandırabilir?
Bu toplum savaştan yeterince acı çekmiyor mu?
Ocaklara fazlası ile ateş düşmüyor mu?
Savaşın o karanlık yüzü nedeni ile açılan sınır kapılarındaki mülteciler ziyadesi ile rezillikler içinde yaşamıyor mu?
Ya çocuklar…
O çocuklar savaşın korkutan sesi ile gözyaşı dökmüyor, şehit olan babaları nedeni ile yetim kalmıyor mu?
Sokaklarda korku kol gezmiyor mu?
Tabur tabur gönderdiğiniz askerlerimiz tabut tabut geri dönerek yürekleri karartmıyor mu?
“SAVAŞA HAYIR!” protestosu
-Toplumda infial uyandırırken;
-Milli vicdani ve insani değerlere dokunurken;
-Toplumsal iç barışı tehdit ederken;
Savaşın kendisi bu saydıklarınızın hiçbirine neden olmuyor. Öyle mi?
Lütfen artık kendinizce sebepler ortaya sürmekten vazgeçin!
Aklı başında hiçbir toplum savaşın o bölücü, kışkırtıcı, can acıtıcı, korkutucu, psikolojik, biyolojik, ekolojik yıkımlarını yaşamak istemez!
Sivil halkların mağduriyeti ve suçsuz insanların ölümü ile sonuçlanan hangi savaş desteklenir?
İnsan haklarının korun(a)madığı ve bu haklara saygı gösterilmediği, insanların haksızlıklara uğradığı, kargaşanın olduğu, düzenin bozulduğu, hukukun kalmayıp, suçların yaygınlaştığı bir toplumu hangi aklı baliğ ister?
Güvenin ve emniyetin kalmadığı bir toplumda insanların zorunlu olarak toplu göçe zorlandıklarına yıllardır ülkemizde tanık olmuyor muyuz?
Sahi kimdi o bugün sınır kapılarını açtığınız ve iki sınır arasında can çekişen o “mülteciler”?
Mülteciler, “BARIŞA HAYIR!” diyen toplumların zulümlerinden kurtulabilmek için iltica eden savaş mağdurları değil miydi?
Bir devlete düşen, savaşları önlemek için gerekli önlemleri almaktır.
Ancak “BARIŞ”ın olduğu bir toplumda huzur ve güven sağlanır.
Sadece “BARIŞ” hüküm sürdüğünde halk ekonomik olarak kendi kendine yaşayabilir ve bunun toplumsal sonuçları çok daha olumlu yansır.
Her toplumun en önemli olmazsa olmazı “hukuk” ve “güvenlik” isteğidir.
Güvenliğin olmadığı bir toplum, huzur ve mutluluktan yoksun kalır.
İnsan haklarını koruduğu için demokrasiyi savunan her toplum “BARIŞ” için mücadele
verir.
Bu arada çok uzağa değil, bugün savaş içine girdiğiniz Suriye’ye bakın!
Suriye’de tam 9 yıldan beri savaş var.
Bu savaşta ne tek bir Rus askeri, ne de bir ABD askeri öldürüldü ve Suriye’nin doğu petrolleri ABD ile PKK’ya, batı petrolleri ise Ruslara düştü.
Bize ne mi düştü? 500’den fazla şehit ve 5 milyon Suriyeli!
Hangi ülke olursa olsun, toplumda ancak savaş infial yaratır!
Ancak savaş milli, vidcani ve insani değerlere dokunur!
…ve ancak savaş toplumsal iç barışı tehdit eder!
İşte tam da bu nedenle, daha fazla kan dökülmemesi ve insanların huzuru için inadına “BARIŞA EVET” diyorum.