Uzman Psikolojik Danışman Miryam Anjel, Avukat Seda Akço ve Cinsellik Eğitmeni ve Danışmanı Efsun Sertoğlu Hisar Okulları’nın Türkiye’deki tüm ailelere ve eğitimcilere açık düzenlenen “Açık Kaynak” Veli Seminerine konuk oldular. “Aile ve Okul Bağlamında Çocuk Hakları ve Sınırlar” başlıklı panelde; aile içi ilişkiler ve etkileri, çocuğun korunma hakkı, çocuk hakları ve sınırları ve tüm bu başlıklar altında aile ve okulun sorumlulukları anlatıldı.
Çocuk hakları ailelerin çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurabilmesi için değerli bir rehberdir. Çocuğun aslında bir birey olduğuna bizden farklı duygu ve düşüncelere sahip olabileceğini kabullenmeliyiz.
Panelde çocuk haklarının doğuştan geldiğinin ve ebeveynlerin bu hakları korumakla sorumlu olduğunun altı çizildi. Ailelerin karar alma sürecinde çocuğun yararını gözeterek görüşünü almak zorunda olduğu aktarıldı. Panelde aynı zamanda çocuk haklarının internet ve sosyal medyadaki yansımalarından ve dijital dünyada çocuk haklarının nasıl korunabileceğinden de bahsedildi. Çocuk haklarının öğretilmesi ve korunmasında okul ve aile işbirliğinin öneminin konuşulduğu panelde pek çok farklı yaklaşım şekillerine yer verilerek ailelere ve okullara faydalı önerilerde bulunuldu. Bu bilgilendirici seminere ulaşmak isteyenler için ziyaret edilecek adres: https://www.youtube.com/watch?v=PK_znQKKdcY&t=8s
Çocuğumuzu büyütürken onun sahip olduğu haklara tüm çocukların da sahip olduğu bilinciyle hareket etmeli ve bu bilinci çocuğumuza aktarmalıyız
‘’Çocuk haklarını ebeveynlerin çocuklara bahşetmesi gerekmiyor çünkü bu haklar çocuk doğduğu zamandan itibaren var olur ve aileler bunu gözetip korumak durumdadır. Çocuk hakları ailelerin çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurabilmesi için bir rehberdir. Bu haklarda çocuğun ihtiyaçları gözetilmektedir. Çocuğun bir birey olduğunu kabullenmek ve davranışlarının alt metnini okumak, haklarının ve ihtiyaçlarının gözetilmesini sağlamaktadır. Çocuklar genelde rol model alarak öğrenir. Dolayısıyla bu hakları davranışa dökmek ve aile içinde içselleştirmek gerekmektedir. Çocuklar da buna dayanarak kendi hakkını savunmayı, bunun yanı sıra mağdur olan başkasının da hakkını savunmayı öğrenir. Başkalarının haklarını savunmayı öğrenebilmesi için de çocuklara, kendilerinin sahip oldukları temel haklara aslında tüm çocukların sahip olduğu bilincini de kazandırmalıyız. Çocuk bunları aileden öğrenirse daha demokratik, saygılı, empatisi yüksek, farklılıklara duyarlı bir birey olarak yetişecektir. Bu durum barışçıl iletişimin örneğidir. Barışçıl iletişimden kasıt, çocuğun aslında bir birey olduğunu, bizden farklı duygu ve düşüncelere sahip olabileceğini kabullenmektir.’’
Bir bireyin tam olarak olgunlaşabilmesi ve yetişkinliğe hazırlanabilmesi için iyi bir bakım görmesi gerekiyorsa, göremediği bakım ve farklı yaşam koşulları onu erken olgunlaştırıyor olamaz
‘’İnsanlarda çocukların yetişkinlere muhtaç olduğu algısı mevcut ancak çocukluk kültürel ve tarihsel bir durumdur. Sadece tarih boyunca değişmemiş, aynı zaman dilimi içerisinde farklı kültürel yapılarda da değişmiştir ve biz de bunun yoğun yaşandığı bir coğrafi bölgede yaşıyoruz. Öncelikle bir çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmesi için iyi bir bakım ve eğitim alması gerektiğini düşünüyoruz. Ama öte yandan çalışmak zorunda kalan başka çocuklar için hayata erken atıldıklarını ve erken olgunlaştıklarını varsayıyoruz. Ancak bir bireyin tam olarak olgunlaşabilmesi ve yetişkinliğe hazırlanabilmesi için iyi bir bakım görmesi gerekiyorsa, göremediği bakım ve farklı yaşam koşulları onu erken olgunlaştırıyor olamaz.’’
Yetişkin, çocuğun gelişimiyle orantılı olarak ona kendi hayatını düzenleme olanağını sağlamakla yükümlüdür
‘’Yeni medeni kanunda velayet ilişki biçimi olarak düzenleniyor. Yetişkinlere de bu bakış açısının getirdiği yükümlülükler var. Diğer bir deyişle, yetişkinler çocuğa bakım vermek ve onun eğitimini sağlamakla sorumludur ancak bunu yaparken çocuğun yararını gözetmekle de yükümlüdür. Yararı belirlemek ise oldukça kritiktir çünkü çocuğun yararına olmak zorunda olan her karar şimdiki ve gelecekteki yararların tamamını kapsamalıdır. Aynı zamanda medeni kanun, yetişkinin bazı konularda karar vermek zorunda kalabildiğini ancak herhangi bir karar alırken çocuğun görüşünü almak zorunda olduğunu vurgular. Yetişkin, çocuğun gelişimiyle orantılı olarak ona kendi hayatını düzenleme olanağını sağlamakla yükümlüdür. Kısacası çocuk, kendisiyle alakalı karar alabilecek ve kendi hayatına dair düzenlemeyi yapabilecek bir bireydir ve yetişkin bunu dikkate almak zorundadır.’’
Hamilelikten itibaren paylaşılan fotoğraflar sosyal medyada çocuğun ayak izini başlatır ve çocuk haklarına aykırıdır
‘’Çocuklar teknoloji dünyasındaki kendilerini tehdit edebilecek ve istismara yol açabilecek unsurların farkında değillerdir. Dolayısıyla ebeveynlerin yapması gereken tıpkı çocuklar gibi bu dünyayı merak ederek öğrenmektir. Bilindiği gibi yasaklanan şeyler çocuklara daha cazip gelmektedir. Sınırlar konusuna gelindiğinde ise ebeveynler nasıl çocuklarının sosyal medya kullanımlarını sınırlamaları gerektiğine inanıyorlarsa, kendi sosyal medyalarını da nasıl kullandıklarını iyi değerlendirmeleri gerekmektedir. Hamilelikten itibaren paylaşılan fotoğraflar çocuğun sosyal medyada ayak izini başlatır ve bunu yapmak çocuğun haklarına aykırıdır. Bu durumun ileride çocuk için bir dezavantaj olabileceği gerçeği göz önüne alınarak hareket edilmelidir. Çocuğu sosyal medyadan koruma bahanesiyle yapılan sınır ihlali ve gerçekten sosyal medyadaki tehlikelerden korumak niyetiyle yapılan eylemler arasında ciddi farklılıklar vardır. Hangi niyetle yapıldığı önemlidir çünkü çocuğun özeline, her mesajına girmek ve orada diğer arkadaşının meselesine de şahit olmak mahremiyeti ihlal etmek anlamına gelmektedir. Ebeveynler, şeffaf bir iletişim ile çocuklara sosyal medyanın hangi açılardan riskli olduğunu açıklayarak onların indirdikleri uygulamalardan haberdar olmayı talep edebilir”
Eğitimcilerin ve ailelerin çocuğun hayatındaki değişiklikler konusunda gözlemlerini birleştirmeleri çocuğun hayrına olacaktır
‘’Çocuk yetiştirilirken aile ve okul ortaktır. İki taraf da birbirlerine saygı duyar ve işbirliği içinde hareket ederse çocuğun eğitim hakkındaki sahip olacağı fikir de olumlu olacak ve kendini güvende hissedecektir. Aile içindeki iklim çocuğun okul yaşamına yansıyabilir. Dolayısıyla eğitimcilerin ve ailelerin hep iletişimde kalarak çocuğun hayatındaki değişiklikler konusunda gözlemlerini birleştirmeleri çocuğun yüksek hayrına olacaktır.’’
‘’Çocuk hakları sözleşmesine göre, çocuğun bakım ve gözetim yükünü desteklemek ailenin görevidir fakat aileyi desteklemek de devletin yükümlülüğündedir. Dolayısıyla ailenin yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için devletin ailenin ihtiyaçlarını desteklemesi gerekmektedir. Okul çağına gelinceye kadar çocuğun sağlık hizmetlerinin, okul çağından sonra da gelişiminin takip edilmesi gerekmektedir. Okulun, çocuk açısından gözlemlediği ihmal ve istismar hallerinde ebeveynle görüşmesi, ebeveynlerin olmadığı durumlarda çocuğun korunmasından sorumlu kurumları devreye sokması için okul içerisinde düzenlemeler yapılması gerekmektedir”
Zorbalık nedir? Sosyal çatışma ve zorbalık birbirinde ayrılmalıdır.
‘’Zorbalık, aynı yaş grubundaki çocukların tek veya grup halinde başka bir çocuğu incitici ve zarar verici şekilde tehdit etme biçimidir. Bu durum, zorbaca davranan çocukların düzenli olarak ve tekrarlayan bir şekilde fiziksel, sözel ve sosyal, cinsel veya dijital şiddet türlerinden birini veya birkaç tanesini eş zamanlı olarak akranlarına uygulamasıdır. Hem okulun hem ailenin önleyici yaklaşım sergilemesi ve işbirliği yapması önemlidir. Okulun hedefi, zorbalığa uğrayan veya zorbalık yapan çocuğu izlemek ve desteklemek olmalıdır. Zorbalıkta süreklilik ve sistematiklik önemlidir. Eylemin sıklığı dikkate alınmalıdır. Zorba ve kurban ikilisini yaratmak tehlikelidir çünkü şiddet öğrenilebilen bir şeydir ve toplumsaldır.’
Her çatışma hali zorbalık değildir. Saldırgan davranışları bu tanım doğrultusunda ve bağlam içerisinde değerlendirmek gerekmektedir.