Prömiyerini 28. İstanbul Tiyatro Festivali’nde gerçekleştiren “Linçler ve Dudaklar”, 26 Ocak’ta Kozzy AVM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi’nde, 18 Şubat tarihinde ise Mall Of İstanbul Biletinial Moi Sahne’de performans sergileyecek. Halil Babür’ün yazıp yönettiği, Cihat Süvarioğlu, Hare Sürel, Onur Gürçay, İlyas Özçakır, Ceren Köse gibi başarılı oyuncuların kadrosunda yer aldığı “Linçler ve Dudaklar”ın biletleri Türkiye’nin etkinlik biletleme platformu Biletinial’da satışta.
Yaşamı yalnızca akıl üzerinden tasarlayıp haklı olmayı bekleyenlerin hikâyesini olağanüstü bir sürükleyicilikle anlatan, ödüllü oyuncu/yazar Halil Babür’ün sinematografik rejisiyle sıra dışı bir oyun izleme deneyimi vadeden “Linçler ve Dudaklar”, sahnelenmeye devam ediyor. Yapımcılığını Dolkun Production, Free Stage, Biletinial ve BetaLand’ün üstlendiği, İKSV 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu ile de desteklenen “Linçler ve Dudaklar”, 26 Ocak’ta Kozzy AVM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi’nde ve 18 Şubat tarihinde ise Mall Of İstanbul Biletinial Moi Sahne’de performans sergileyecek. Oyunun biletleri ise Biletinal’da satışa çıktı.
“Linçler ve Dudaklar”, yaşamı yalnızca akıl üzerinden tasarlayıp haklı olmayı bekleyenlerin bekleme sürecine ve muhtemel sonuçlarına odaklanıyor. Eskimek ve uyum sağlamak temalarını üzerine odaklanan eser, yazar Halil Babür’ün deyimiyle “kimsenin ve hiçbir şeyin sözcüsü olmayanların nerede barınacakları sorusunun, kendi kendiliğin melankolisinin ve sıradanlıktan duyulan memnuniyetin kaynağını” arıyor.
Oyun hakkında: Hayatta haklı olmak mı, mutlu olmak mı?
İncelikli bir yazardan bayağı bir internet fenomenine dönüşen Cemal, kendini ve çevresindekileri sözde aykırı fikirleriyle mahvederken komşularını bir türlü kentsel dönüşüme ikna edemediği eski bir binada, babasına ait eşyalarla dolu bir evde hayatın gerçekleriyle başa çıkmaya çalışmaktadır. ‘‘Keşke iyi bir roman yazmak yerine iyi bir evlat olsaydın Cemal. Babanı üzmeseydin, abini kırmasaydın, anneni daha sık arasaydın. Haklı olmak yerine mutlu olsaydın azıcık. Selinler, Leylalar, Recepler, kentsel dönüşümler, sokak hayvanları filan senin neyine? Kimsenin canını sıkmasaydın, sinir uçlarına dokunmasaydın. Sustursaydın şu kafandaki Cemal, uslu dursaydın”