Yazar Aşkım Tan’ın büyük bir emek vererek hazırlamış olduğu yazı dizisizinde ülkenin içinde bulunduğu şiddet ortamını ve kadına uygulanan baskıları krolonojik olarak gözler önüne seriyor. Sevgili Tan bu çalışmasıyla aynı zamanda hem şimdiki kuşak hem de gelecek kuşak için bir veri oluşturuyor. Bu veriyle kadına şiddet konusunu araştırmak isteyenlere büyük bir zenginlik hediye ediyor. Sevgili Aşkım Tan, özenle, emekle hazırlamış olduğunuz bu çalışma için size teşekkür ediyoruz.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne dair ne söyleyeceklerimiz, ne de yazacaklarımız yeterli gelir kadınlarımızın ve kız çocuklarımızın maruz kaldığı şiddeti düşünecek oluruz.
Ne iktidar, ne yargı organları, ne de aileler kadınlarımızın ve evlatlarımızın şiddete maruz kalmalarına engel, olabiliyor ya da yeterince yaptırımda bulunabiliyor.
Bakınız, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk bir asır öncesinde (31 Ocak 1923 tarihindeki İzmir konuşmasında) kadınlarımız için ne demiş: “Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur.”
Günümüzde ise bu düşünce biçiminden ileri gitmek şöyle dursun, kadına şiddet adeta meşrulaştırılmaktadır.
Oysa “dünyanın hangi ülkesinin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmüştür?” diye soracak olursak, kuşkusuz tarihi bilgisi olan her birey düşünmeksizin “Türkiye” yanıtını verecektir.
Devletin elini kadının arkasından çekmesi ve kadınların yalnızlaştırılmaları çok acıdır.
Öldüren failler karşısında bakanlığın suskun olması ve adaletin sağlanamaması çok acıdır.
Eşitlik olmadan, şiddetsiz bir toplumun mümkün olmadığının bilincinde ol(a)mamak çok acıdır.
Fakat en acısı bir asır önce öngörülmüş olan kadın haklarının bir asır sonrasında yerle bir edilmiş olması ve cinayetler ile kadına şiddetin %38 oranına yükselmiş olmasıdır.
Kadına şiddet konusu dünyanın kanayan bir yarasıdır ve Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, bu konudaki fikrini “Hiç kimsenin cinsiyetinden dolayı insanları ihlal etmesine, ayırmasına, susturmasına veya dışlamasına asla izin verilmemelidir.” sözleri ile dile getirmektedir.
Uluslararası Af Örgütü, uluslararası hukukta büyük bir boşluk olan “cinsiyete dayalı sistematik egemenlik ve baskının kurumsallaşmış örüntüsünü içeren cinsiyet ayrımcılığının yasal olarak tanınmasını” savunmaktadır.
Bununla birlikte mevcut uluslararası çerçeve altında en yakın yaklaşımın, Uluslararası Ceza Mahkemesi‘nin Roma Statüsü gibi uluslararası hukukun insanlığa karşı bir suç olarak tanıdığı cinsiyete dayalı zulüm olduğunu savunmaktadır.
İçinde bulunduğumuz yılın Eylül ayında 34 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü ve 20 kadının şüpheli ölümü kayıtlara geçmiş bulunuyor.
Öldürülen 34 kadından;
- 12’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile,
- 2’si ekonomik bahanelerle,
- 1’i nefret bahanesiyle,
- 1’i hedef olan kadının arkadaşının yanında öldürüldü.
- 18’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.
18 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur.
Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
Ağustos ayında öldürülen 34 kadının;
- 16’sı evli olduğu erkek,
- 4’ü eskiden birlikte olduğu erkek,
- 4’ü birlikte olduğu erkek,
- 2’si oğlu,
- 2’si tanıdığı biri,
- 1’i akrabası,
- 1’i babası,
- 1’i eskiden evli olduğu erkek,
- 1’i tanımadığı biri tarafından öldürülmüştür.
- 2 kadının öldürüldüğü kişiyle yakınlığı tespit edilememiştir.
Ağustos ayında öldürülen kadınların %47’si evli olduğu erkek tarafından katledilmiştir.
Kadınların;
- 22’si evinde,
- 6’sı sokakta,
- 3’ü işyerinde,
- 1’i otelde,
- 1’i arabada öldürülmüştür.
- 1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilememiştir.
Eylül ayında öldürülen kadınların %65’i evlerinde öldürülmüş ve kadınların;
- 18’i ateşli silahlarla,
- 10’u kesici aletle,
- 4’ü darp edilerek,
- 2’si boğularak öldürülmüştür.
Eylül ayında öldürülen kadınların %53’ü ateşli silah ile öldürülmüştür.
- Eylül ayında görevi başındayken öldürülen polis Şeyda Yılmaz’ın failinin 26 farklı suç kaydı olduğu ortaya çıkmış, ayrıca failin daha önce şiddet uyguladığı annesinin defalarca karakola şikayette bulunduğu belirlenmiştir.
…devam edecek