2025 yılı, değişimin doruğa ulaştığı, dünyayı yeniden şekillendiren olaylarla dolu bir dönem olarak tarih kitaplarına geçecek. Ekonomiden sosyolojiye, bireysel ruh sağlığından toplumsal uyuma kadar her alanda etkilerini hissettiren bu yıl, insanoğlunun dayanıklılık ve yaratıcılık yeteneğini sınadı. 25 yıllık insan kaynakları tecrübem ve akademik birikimimle, 2025’i sizin için eko-politik, eko-sosyal ve psiko-sosyolojik açıdan masaya yatırıyorum. Hazırsanız, bu yılın derinliklerine birlikte dalalım!
Eko-Politik: Ekonominin Küresel Satranç Tahtası
2025, ekonominin politikayı şekillendirdiği, politikaların ise sosyal yapıyı doğrudan etkilediği bir yıl oldu. Tabiri caizse, dünyanın bir satranç tahtasına dönüştüğü bu dönemde, büyük oyuncuların hamleleri tüm dünyayı dalgalandırdı.
- Enflasyon: Para mı Değerli, Zaman mı?
2025’te dünya genelinde enflasyon ortalaması %4,5’e geriledi. Ancak gelişmekte olan ülkeler hâlâ çift haneli rakamlarla boğuşuyor. Türkiye’de market alışverişi yaparken hem cüzdanınızın hem de matematik becerilerinizin sınandığı günler bir nebze hafifledi. Ancak, dolmuşa “5 TL’den bozabilir misiniz?” diye sorma nostaljisi hâlâ hayal. - Yapay Zekâ ve Enerji: Yarının Yakıtı Bugünden Çalınıyor
Yapay zekâ, iş gücündeki yerini daha da sağlamlaştırdı. Dünya Bankası’na göre, 2025’te iş gücünün %18’i yapay zekâ ile uyumlu pozisyonlarda çalışıyor. Öte yandan enerji krizleri hâlâ gündemde. Fosil yakıtlardan uzaklaşma çabası hızlandı; güneş enerjisi yatırımları %25 arttı. Ancak fosil yakıtlardan vazgeçemeyen birkaç ülke, “kömür dostluğu” temalı açıklamalarıyla gündemden düşmedi. - Jeopolitik Dengeler: Barış ve Güç Mücadelesi
Rusya ve Batı arasındaki tansiyon yüksek seyrederken, Asya Pasifik bölgesinde Çin ve Hindistan liderlik yarışında hızlandı. Afrika kıtası ise 2025’te yatırım odaklı diplomasiyle daha fazla sahne aldı. Dünya, güç mücadelesinin yan etkisi olarak sık sık “küresel güvenlik” tartışmalarına şahit oldu.
Eko-Sosyal: Toplumsal Yapının Yeni Kodları
Sosyal yapıların dönüştüğü 2025, bireyselcilikten kolektif bilince geçiş sürecine işaret ediyor. İnsanlar, “yalnızlık epidemisini” aşmanın yollarını ararken, toplumsal dayanışma yeniden önem kazandı.
- Dijital İlişkiler: Teknolojinin Sosyal Çeperi
Dijital iletişim araçlarının kullanımı, pandemi sonrası dönemde zirve yaptı. 2025’te bireylerin günlük ekran süresi ortalama 7 saat. Ancak dijital platformlar, yalnızca eğlence değil, dayanışma ve topluluk oluşturma araçlarına da dönüştü. “Metaverse’de komşuluk” gibi yeni konseptler, fiziksel dünyada eksik kalan bağları tamamlama çabası olarak öne çıktı. - Göç ve Küresel Kimlik:
İklim krizinin sonuçları, 2025’te göç hareketlerini daha da artırdı. Afrika ve Asya’dan Avrupa’ya yönelen göç dalgaları, kültürel çeşitliliği artırırken, toplumsal entegrasyon zorluklarını da beraberinde getirdi. Ancak olumlu bir gelişme olarak, birçok ülke “kapsayıcı politika” uygulamalarıyla sosyal uyumu artırmaya başladı. - Toplumsal Dayanışma:
2025’te küresel yardım kampanyalarına katılım %40 oranında arttı. İnsanlar, yaşadıkları krizlerin çözümünü yalnızca hükümetlerden beklemek yerine, bireysel ve kolektif sorumluluk üstlenmeye başladı. Slogan basit ama etkiliydi: “Yardım etmek iyileştirir!”
Psiko-Sosyolojik: İnsan Ruhunun ve Toplumun Nabzı
2025, yalnızca ekonomik ve sosyal açıdan değil, duygusal ve psikolojik anlamda da çalkantılı bir yıldı. Ancak bu çalkantılar, insanların dayanıklılık kapasitesini ve uyum sağlama yeteneğini keşfetmesi için bir fırsat sundu.
- Tükenmişlikten Yenilenmeye:
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, iş gücünün %22’si 2025’te tükenmişlik sendromu yaşadı. Ancak aynı zamanda “mindfulness” ve “duygusal dayanıklılık” eğitimlerine olan ilgi %35 arttı. “Kendi kendine terapi” kitapları, Amazon’un en çok satanlar listesinde başı çekti. - Psikolojik Sağlık ve Teknoloji:
Ruh sağlığı uygulamaları 2025’te altın çağını yaşadı. AI destekli terapiler, bireylerin duygusal sağlığını iyileştirmede önemli bir rol oynadı. Ancak insanlar hâlâ sıcak bir “insan” dokunuşunun yerini hiçbir teknolojinin dolduramayacağını vurguluyor. - Toplumun Psikolojisi:
Toplumsal travmalar, “birlikte iyileşme” kavramını öne çıkardı. Krizler, bireylerin sadece bireysel çözümlerle değil, toplumsal dayanışmayla da iyileşebileceğini gösterdi. Bu yılın popüler mottosu: “Yalnızca güçlü değil, birlikte güçlüyüz.”
Sonuç: 2025 Bize Ne Öğretti?
2025, dünyaya dengeli bir perspektiften bakmayı öğreten bir yıl oldu. Ekonomik belirsizlikler, sosyal dönüşümler ve psikolojik çalkantılar arasında, bireyler ve toplumlar dayanıklılığın formülünü aradı. Bu yılın sonunda öğrendiğimiz en önemli şey şu oldu: İnsanlık, yalnızca krizlere uyum sağlamıyor, aynı zamanda krizlerden ders çıkararak daha yaratıcı çözümler geliştirebiliyor.
2026 için dileğimiz; daha huzurlu, daha adil ve daha dengeli bir dünya. Ve tabii ki, kahve fiyatlarının hâlâ erişilebilir kalması! ☕
Dr. Bahar Zeynep BARUT
Sitede yayınlanmış tüm yazılarım telif hakkı içerir.
#2025Analizi #EkoPolitik2025 #ZKuşağıYükseliyor #DijitalDönüşüm #PsikolojikSağlık #ToplumsalDayanışma #GöçVeKimlik #KüreselDenge #Dayanıklılık #2026Umudu