2024, küresel dönüşümlerin hızlandığı, ekonomik rüzgârların sert estiği, sosyal yapıların yeniden şekillendiği ve politik arenada beklenmedik hamlelerin yaşandığı bir yıl olarak kayda geçti. İş dünyasından bireysel yaşam biçimlerine kadar her alanda büyük etkiler yaratan bu yıl, “küresel sahnede belirsizlik” temasıyla öne çıktı. Gelin, 2024’ü üç ana başlıkta ele alalım: Eko-politik, Eko-sosyal ve Eko-duygusal perspektiflerden.
Eko-Politik: Küresel Ekonomide Dalgalanma ve Jeopolitik Hamleler
2024’ün ekonomik sahnesi, enflasyonla mücadele eden ülkeler, yapay zekâ ile hız kazanan iş dünyası ve enerji dönüşümünün damgasını vurduğu bir yıl oldu.
- Enflasyon ve Faiz Çıkmazı: ABD Merkez Bankası’nın faiz oranlarını %5,5 seviyelerinde tutması, gelişmekte olan ülkelerin döviz kurlarını koruma çabalarını zora soktu. Türkiye, %40’a yaklaşan enflasyon oranıyla yüksek faiz-düşük büyüme ikilemini yaşarken, Avrupa Birliği ülkeleri %3-4 bandındaki enflasyon oranlarıyla görece daha stabil bir görünüm sundu.
- Yapay Zekâ ve İşgücü Dönüşümü: 2024, yapay zekânın üretim ve hizmet sektörlerindeki ağırlığını artırdığı bir yıl oldu. İK sektöründe iş ilanlarının %20’si artık “AI ile uyumlu beceriler” arayışı içeriyor. İnsanlar, robotlarla iş bölümü yapmayı öğrendi, ama bazılarımız hâlâ çay makinesini kullanmayı çözemedi.
- Jeopolitik Çalkantılar: Rusya-Ukrayna savaşı üçüncü yılına girerken, enerji krizinin etkileri Avrupa’nın gündemini belirledi. Çin, Tayvan konusunda tansiyonu yükseltti ve Hindistan, uzay yarışındaki yatırımlarıyla “Asya’nın yükselen yıldızı” olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Eko-Sosyal: Toplumların Yeni Kimlik Arayışı
Sosyal alanda, bireyselleşme ile kolektif hareketler arasındaki gerilim, 2024’ün en önemli temalarından biriydi.
- Z Kuşağının Yükselişi: 2024, Z kuşağının işgücü piyasasında ve politikada daha görünür olduğu bir yıl oldu. Bu neslin değerleri; çevre duyarlılığı, eşitlik ve teknoloji odaklı bir yaşam anlayışıyla şekilleniyor. Ancak “şimdi ve burada” mottosuyla yaşayan Z kuşağı, uzun vadeli planlama konusundaki eksikleriyle eleştirilmeye devam ediyor.
- Göç ve Kimlik: İklim krizi ve ekonomik dengesizlikler, küresel göç hareketlerini artırdı. Avrupa ülkeleri, göçmen politikalarında daha katı önlemler alırken, iklim mültecileri kavramı uluslararası hukukta daha fazla yer bulmaya başladı.
- Dijital Yalnızlık: Sosyal medya ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması, insanlar arasındaki gerçek bağları zayıflatmaya devam etti. 2024’te yapılan bir araştırma, bireylerin %60’ının “kendini yalnız hissettiğini” ortaya koydu. Ekran süresi arttıkça, göz göze bakışma süresi azaldı.
Eko-Duygusal: Duyguların Ekonomisi ve Psikolojik Sağlık
Evet, aşkı pas geçtik, ama insan psikolojisi ve duygusal iklim 2024’te yine en az ekonomi kadar gündemdeydi.
- Psikolojik Sağlık ve Tükenmişlik: Dünya Sağlık Örgütü, iş yerinde tükenmişlik sendromunun 2024’te %15 oranında arttığını rapor etti. Pandemi sonrası dönemde tükenmişlik sendromunun zirve yapması, hibrit çalışma sisteminin getirdiği sınır belirsizliğine bağlandı.
- Ekonomik Kaygılar ve Mutluluk Endeksi: 2024’te, mutluluk endeksinde İskandinav ülkeleri yine zirvedeydi. Türkiye, bu endekste 146 ülke arasında 112. sırada yer aldı. “Geçim sıkıntısı” hâlâ bireylerin mutluluk düzeyini etkileyen en önemli faktörlerden biri.
2024: Çıkardığımız Dersler Var mı?
2024, değişimin ve belirsizliğin yılıydı. Ancak her kriz, fırsatları da beraberinde getirir. Bu yılın bize öğrettiği en önemli ders, dayanıklılık ve uyum sağlama yeteneğimiz oldu.
Sonuç olarak, 2024’ün politik çalkantıları, ekonomik belirsizlikleri ve sosyal dönüşümleri, bireylerin ve toplumların kendilerini yeniden tanımlamalarına olanak sağladı. 2025 için umudumuz; daha dengeli, daha adil ve daha sürdürülebilir bir dünya. Umarım en azından kahve fiyatları düşer! ☕
Dr. Bahar Zeynep BARUT
Sitede yayınlanmış tüm yazılarım telif hakkı içerir.
#2024Analizi #EkoPolitik2024 #EkonomiVeToplum #ZKuşağıYükseliyor #YapayZekaÇağı #DijitalYalnızlık #PsikolojikSağlık #GöçVeKimlik #MutlulukEndeksi #Dayanıklılık #2025Hazırlığı