30’uncu yılını kutlayan Rahmi M. Koç Müzesi, 27 Kasım’dan itibaren sanat ve mühendislik dünyasını bir araya getiren, “Beygir Gücü” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, M.Ö. 2’nci yüzyıldan günümüze atın sanatta ve mühendislikteki izlerini sürerken ‘beygir gücü’ kavramıyla otomobilin endüstri tarihindeki dönüşümünü bir arada keşfetme fırsatı sunuyor.
Rahmi M. Koç Müzesi’nin, 30’uncu yılına özel olarak hazırladığı “Beygir Gücü” sergisi 27 Kasım 2024 tarihinde kapılarını açıyor. Sergi, iki ana başlık altında ziyaretçileri, sanat ve mühendislik dünyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor: “Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri” ve “Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikâyeleri”
Mustafa V. Koç Binası/tarihi Lengerhane Binası’nda yer alan at figürleri bölümü, atın sanattaki yerini keşfe davet ederken; Erdoğan Gönül Galerisi’ndeki otomobil hikâyeleri bölümü, otomobilin 19’uncu yüzyıldan günümüze uzanan mühendislikteki dönüşümünü gözler önüne seriyor.
“Sanat ve mühendisliği buluşturuyoruz”
“Beygir Gücü” sergisinin açılışı, 27 Kasım’da Rahmi M. Koç Müzesi’nde düzenlenen basın toplantısıyla yapıldı. Basın toplantısında Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Haydar Yenigün, Rahmi M. Koç Müzesi Koleksiyon Bölümü Yöneticisi Gözde Akyüz, Küratör Serra Kanyak, serginin sponsorları Ford Otosan, Otokar, Otokoç Otomotiv, Tofaş, Opet, Türk Traktör ve B Plas bir araya geldi.
Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, “Rahmi M. Koç Müzesi’nin 30’uncu yılı onuruna, birbirini tamamlayan iki farklı temayı tek bir başlık altında buluşturduk ve “Beygir Gücü” sergisi ortaya çıktı. Atlar, binlerce yıldır hem ulaşım hem de yük taşıma ihtiyacını karşıladığı gibi sanatın ve kültürün vazgeçilmez bir parçası oldu. Bu güçlü ve çevik hayvanlar, James Watt’ın 18’inci yüzyılda icat ettiği ‘beygir gücü’ kavramıyla mühendisliğin de temel simgelerinden biri haline geldi. Müzemizin kurucusu Sayın Rahmi M. Koç’un ata ve otomobile duyduğu derin ilgi, bu serginin ilham kaynağı oldu. Kendisinin koleksiyonumuzda yer alan tam boyutlu, model ve oyuncak otomobiller ile at figürleri, bu serginin temel taşlarını oluşturuyor. Böylelikle sanat ve mühendislik, geçmişle geleceği buluşturan bu sergiyle bir araya geldi. Ziyaretçilerimizi atların sanatta, otomobillerin yaşamda bıraktığı izleri keşfetmeye davet ediyoruz” dedi.
Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Haydar Yenigün, “Rahmi M. Koç Müzesi’nin daimi destekçilerinden biri olmaktan gurur duyuyoruz. Müze, endüstrinin tarihsel mirasını 7’den 70’e herkese aktarma konusunda önemli bir rol üstleniyor. ‘Beygir Gücü’ sergisi ile 30’uncu yaşını kutladığımız müze, tarihte sanatla mühendisliğin buluştuğu çok değerli bir deneyim sunuyor. Koç Topluluğu’nun otomotiv sektörü öncülüğündeki şirketleri olarak, Rahmi M. Koç Müzesi’nin kültürel mirası yaşatma misyonuna destek vermekten mutluluk duyuyoruz” dedi.
Atlara vefa: Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri
Serginin “Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri” bölümünde M.Ö. 2’nci yüzyıldan günümüze farklı coğrafyalardan ve kültürlerden seçilen at formunda yaklaşık 1000 adet eser ve görsel sergileniyor. Bunlar arasında Uzakdoğu kukla tiyatrolarında kullanılan at kuklaları, tapınak süslemesi olarak kullanılan atlar, Fransız, İngiliz ve Amerikan atlıkarınca atları, Çin ve Tayland menşeili pişmiş toprak ve seramik atlar, çekçekli ve sallanan oyuncak atlar gibi birbirinden renkli ve ilgi çekici pek çok örnek mevcut. Sergide ayrıca Vehbi Koç, Mustafa V. Koç’a ait, İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü’ye ait binicilik kıyafetleri de yer alıyor.
Serra Kanyak, küratörlüğünü üstlendiği bölüm hakkında şunları söyledi: “At güçlü ve çevik yapısıyla yüzyıllardır insanlığın ulaşım ve taşıma ihtiyacını karşılarken sanatın da en önemli objeleri arasına girmiştir. At temasının sanattaki yeri, antik çağlardan günümüze uzanan geniş bir yelpazeye yayılır. At, Antik Yunan’dan Roma’ya, Ortaçağ’dan Rönesans’a kadar farklı dönemlerde ve coğrafyalarda belki de insandan sonra en çok tasvir edilen figürlerden olmuştur. Serginin bu bölümü atın sanatsal yansımalarının nadir örneklerini sunarken otomobilin ortaya çıkışı öncesi ulaşım tarihinin yükünü sırtlayan ata bir vefa niteliği de taşıyor” dedi.
Dört naldan dört tekere: Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikâyeleri
Serginin “Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikâyeleri” bölümü ise 1800’lerin sonundan itibaren teknoloji ve tasarımın değişimini ortaya koyan nadir otomobil örneklerinden bir seçkiyi ziyaretçilerin dikkatine sunuyor. Bölüm, Türk mühendisliğinin sembollerinden Anadol gibi efsanevi modellerden 1881 yapımı Benz Tricycle’a, 1918 yapımı Ford Model T’den 1990 yapımı Dodge Viper’a kadar 35 otomobilin yer aldığı zengin bir seçki içeriyor.
Bölümün küratörlüğünü üstlenen Gözde Akyüz: “Gerek kendi koleksiyonumuzdan seçtiklerimiz gerekse bu konuya ilgi duyan koleksiyonerlerin katkılarıyla sergiye kattığımız otomobiller ile endüstrinin 19’uncu yüzyıldan başlayıp günümüz modern otomobillerine kadar uzanan gelişim hikâyesini özetlediğimiz bir teşhir hazırladık. Bunu yaparken de geniş koleksiyonumuzdan mümkün mertebe gelişim sürecinde mihenk taşı olarak nitelendirilebilecekleri seçmeye özen gösterdik. Otomobiller, mühendislikte yeniliklerin ve tasarımda cesaretin simgesi. Serginin bu bölümü, dört nalın dört tekere dönüşerek nasıl bir endüstri haline geldiğini ve bir teknoloji devrimine dönüştüğünü anlatıyor” dedi.