Hayat, her daim ne olduğunu bilerek, sizin kontrolünüz altında tuttuğunuz bir yer haline gelirse, nasıl bu hayattan zevk alacaksınız?
Evrendeki tüm düzen değişim üzerine kurulmuş iken, biz insanlar değişimden korkuyoruz. Bazen, kendi kendimize “ben çok değiştim” derken, aslında bu değişimden kendimiz de tam emin olamıyoruz yada tam buna cesaret edemiyoruz.. Değişen vücut şeklimiz, saç modelimiz, giyim tarzımız, oluyor…Peki ya olumsuz alışkanlıklarımız, kendimize bile zarar veren bağımlılıklarımız, sevdiklerimizle ilişkilerimizi bozan kişilik özelliklerimiz, kırıcı tavırlarımız, şiddet, öfke patlamaları….Bunların değişmesi gerekliliğini ne kadarbiliyoruz ve kabulleniyoruz? Bunları değiştirmek için ne kadar çaba harcıyoruz, Hep karşımızdakinin değişmesinden dem vururken, kendimizin de değişmesi gerekliliğini hesaba katıyor muyuz? Bunu farketmek ve kabul etmek gerçekten zor olsada, herşeyin kolay olacağı fikrine nereden kapıldık ki.
Değişimi gerçekleştirmek “değiştim ben“ demek kadar kolay değildir. Doğduğumuz andan itibaren, günümüze kadar getirdiğimiz tüm kişilik özelliklerimiz, ilişki kurma biçimimiz, seçimlerimiz, bizimle gelişen, bizimle büyüyen güvenli unsurlardır. Bunların kısa bir zaman diliminde değişmesini beklemek kocaman bir yanılsamadır. Çünkü değişime adım atmak, güvenli bir alandan, bilinmezlerle dolu güvensiz alana doğru hareket etmektir. Riski göze almaktır. Değişimde vaad edilen olumlu bir sonuç bile olsa, bilinmezlik korkutur. Bize benzeyen güvenlidir, bizim olan güvenlidir. Şimdi size bir tavsiye; çıkın dışarı ve o her zaman alışveriş ettiğiniz pastahaneye gidip vazgeçemediğiniz tatlı alın. Yemeden çantanızda tutun. Sonra daha önce hiç gitmediğiniz başka bir semtteki pastahaneye gidin ve ordan gözünüze güzel gözüken bir tatlıyı seçin, satın alın. Sonra evinize gidip ikisini de bir güzel afiyetle yedikten sonra, sorun kendi kendinize, “Hakikatten bu iki tatllı arasındaki fark nedir?” diye…
Belki de tek fark alıştığınız damak tadından ve bildiğiniz şeyden vaz geçememektir.
Unutmayın ki, adım atmadığınız ve aynı şeyleri aynı insanlarla yapmaya devam ettiğiniz bir hayat, eninde sonunda çok sıkıcı ve bunaltıcı bir hale sokar sizi. Değişimden korkmaktansa, değişmemekten korkmanın, daha gerçekçi bir korku olduğunu fark edersiniz. İyisi mi, siz artık saklandığınız ve kendinizi koruduğunuzu zannederek değişimden kaçtığınız kabuğunuzdan çıkıp, yeni tanışmalara ve keşiflere kucak açın. Çünkü bu hayatta, daha keşfedecek ve öğrenecek o kadar çok vazgeçemeyeceğinizi düşüneceğiniz şey karşımıza çıkacak ki…
Hayatta keşfedilecek çok fazla güzel şeyin var olduğunu bilerek,
Değişimin, bu yeni keşifleri karşınıza çıkartacak en önemli kaynak olduğunu unutmayın.
Sonbahar aylarının en büyük güzelliği yeni seneye hazırlanırken kendimizde yapmak istediğimiz değişimler ile ilgili düşünmek ve bir rapor çıkarmak olur. Bu raporlara baktığımızda üzülmek yerine harakete geçmeye ne dersiniz. Korkmadan değişimini sen planla ve yönet. Değişimden korkma, değişmemekten kork.