Sizlere tarihin en merak edilen örgütünü anlatacağım, günümüzde kimlere benziyor ve sistem nasıl hep aynı işlemiş bir düşünün isterim.
Dinler, ülkeler, şehirler, yıllar kişiler farklı olsa da sistem hep aynıdır.
Yeni kitabım TARİHİN GİZEMLİ OLAYLARI kitapçılarda yerini almak üzere ve oradan bu bilgiyi alıp sizlerle paylaşayım istedim.
Tapınak Şövalyeleri, Mabet Şövalyeleri veya Tapınak Tarikatı; Süleyman Tapınağı ve İsa’nın Fakir Askerleri olarak tanınmış olan Hristiyan askerî tarikatlarındandır ve iki yüzyıl boyunca aktif olmuşlardır.
Fransız soylusu olan Hugues de Payens tarafından 1119 Kudüs’teki Hristiyan hacıları korumak için 9 şövalyeden oluşan bir grup olarak kurulur. Katolik Kilisesi tarafından 1129 yılında resmi statüye kavuşan tarikat kısa zamanda güçlenir. Beyaz renkli giysileri üzerindeki kırmızı haçlarıyla Tapınak Şövalyeleri dönemin en korkulan savaşçılarından olur. Hıristiyanların kutsal ibadet merkezleri olan Süleyman Tapınağı ve Kudüs’ün Müslümanlara geçmesiyle harekete geçen Hıristiyanlar Haçlı Seferlerine başlar. Haçlı seferlerinin ardından birçok hacı Kutsal Toprakları ziyaret etmek için Avrupa’dan yola çıkar. Fakat savaşlardan sonra düzenin bozulduğu bu topraklarda, birçoğu soyulur ve öldürülür.
1118 yılında Fransız Hugues de Payens ve arkadaşı Godfred Saint-Omer, hacıları korumak için kurdukları tarikata Kudüs Kralı II. Baudouin’den destek isterler. Kral onlara Müslümanların Zeytin Dağı olarak adlandırdıkları Tapınak Dağı’nda bir yer verir. Mescid-i Aksa’nın ve Süleyman Tapınağı’nın kalıntılarının burada olması nedeniyle tarikat, “İsa’nın ve Süleyman Tapınağı’nın Koruyucuları” adını alır.
Fakirliği ve yoksulluğu ön plana çıkaran tarikat uzun yıllar bağışlarla ayakta kalır. Papa II. İnnocentius tarafından yayınlanan özel bir fermanla tarikat üyeleri ülke sınırlarından serbestçe geçme, vergi ödememe ve Papa dışında hiçbir otoriteye karşı hesap vermeme gibi geniş haklara sahip olduktan sonra Tapınak Şövalyeleri aşırı zenginleşmeye ve güçlenmeye başlar. Soylulardan para toprak askeri malzeme bağışları geldikçe Tapınak Şövalyeleri zenginleşir.
Tapınak Şövalyeleri ilk dönemlerden itibaren güvenilir bankacılar olarak da tanınırlar. Tapınak aslında Avrupalı Hıristiyanların ilk bankasıdır. Paranın bir Tapınak evine yatırılıp başka birinden çekilebildiği bir kredi ya da çek mektupları sistemi geliştirir. Yatırılan paralar Tapınak Şövalyelerince korunan sağlam binalarında emniyette olur. Avrupa’da, Paris Tapınağı’nın görkemli binası tam bir finans merkezi olur.
Kutsal topraklara gidecek kişi Avrupa’daki bir tarikat binasına parasını yatırıp sadece tarikata üye kişilerin çözebileceği kodlama ile yazılmış bir mektup verilirdi. Daha sonra gittiği yerdeki üyeden yatırdığı parasını teslim alırdı. Böylece istediği yere öldürülmeden ve soyulmadan gidip dönebiliyorlardı.
Tarikat, bağışlar ve yaptığı kendi yatırımlarıyla olağanüstü bir zenginliğe ulaşır, Avrupa’da ve Orta Doğu’nun birçok yerinde kiliseler kaleler kurar. Kıbrıs Adası dahi tarikatın yönetiminde olur. Tapınakçı tarikat üyeleri her yerde yapılanır. Bu güç ve zenginlik bazı yöneticileri ve din adamlarını rahatsız eder.
Haçlı Savaşları’nın bitmesiyle tarikata büyük borçları olan Fransa Kralı IV. Philippe, Papaya baskı yapmaya başlar ve Tapınak Şövalyelerini kâfir ve sapık olmakla suçlar. 1312 yılında tarikat ortadan kaldırılıp tüm mal varlığına el konulur ve Tapınakçılar ağır işkencelerle yakılarak öldürülür.
Tapınak Şövalyeleri ağır işkencelerle idam edildikten sonra ortadan kaldırıldıkları iddia edilse de komplo teorileri onların gizlenerek günümüze dek varlıklarını sürdürdüklerini iddia eder. Tarikatın başında her zaman Fransız asıllı bir şövalye bulunur ve tarikat Avrupa’nın belirli şehirlerinde ve ülkelerinde bu başkana bağlı birer temsilci ve temsilcilere bağlı daha küçük gruplar şeklinde örgütlenmiştir, çok uluslu şirketleri andıran bir yapılanmaya dönüşmüştür.
13 ve Cuma tarihleri yan yana gelince uğursuz kabul edilir. Bunun temeli Tapınak Şövalyelerine dayanır. Fransa Kralı IV. Philip, tarihe uğursuz 13. Cuma olarak geçen, 13 Ekim 1307’de Tapınak Şövalyeleri’ni tutuklatmış ve kazığa oturtularak yakılmalarını emretmiştir.
Ayrıca Hz. İsa ve havarilerinin katıldığı Son Akşam Yemeği’nde 13. konuk Yahuda’dır ve İsa’ya ihanet ederek cuma günü çarmıha gerilmesine neden olduğundan 13 ve cuma uğursuz kabul edilir.
Tarih gizemlerle doludur, kitabıma ulaşırsanız orada çok daha fazla gizem paylaştım.