Günümüzde, gıdayı üretim şeklimiz gelecekteki gıda güvenliğimizin de sürdürülebilirliğini etkiliyor. Yanlış gıda üretimi ile birlikte iklim değişikliği, su kıtlığı ve orman tahribatı gibi zorluklar da beraberinde yaşanıyor. Son dönemde sürdürülebilir geleceğe yönelik endişelerin giderek artması ile bitki bazlı gıdalara yönelimin her geçen gün daha çok arttığını belirten BİTKİDEN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, “Tarım ve gıda sistemleri, çiftçilerden tüketicilere kadar gıda tedarik zincirinin farklı aşamalarında dijital bir dönüşümden geçiyor” dedi.
Sürdürülebilirlik, iklim kriziyle mücadele, sağlıklı beslenme ve hayvan refahı gibi temel konular, bitkisel protein alternatiflerini ön plana çıkarıyor. Çevreye olan etkisi daha az olan ve sağlık açısından da faydalı bir alternatif olan bitkisel gıdalar, iklim değişikliğiyle mücadele de önemli katkılar sunuyor. Tüm bunların sonucunda günümüzde bitkisel gıdalara olan ilgi de artıyor. Taze meyve ve sebzeler, baklagiller ve tam tahılların yer aldığı bitki bazlı beslenme; dengeli bir beslenme ve sağlıklı yaşam tarzının anahtarı olarak kabul edilirken, toprak, su ve enerji kullanımı açısından daha verimli ve çevre dostu bir seçenek olarak tercih ediliyor.
“Tarım ve gıda endüstrisinde iki mega-trend öne çıkıyor”
Son dönemde, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bitkisel bazlı beslenme trendinin yükselişte olduğunu söyleyen BİTKİDEN Yönetim Kurulu Başkanı, Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, “Bugün iklim değişikliği, salgın hastalıkların ve savaşların patlak vermesi gibi nedenlerle örneğine rastlanmamış bir şekilde birbiriyle bağlantılı çevresel, toplumsal ve ekonomik zorluklarla karşı karşıyayız. Bu küresel sorunlar, gıda güvenliği ve güvencesini tehdit ederken acil bilimsel çözümlerin ve teknolojik yaklaşımların gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor. Hali hazırda tarım ve gıda sistemleri, çiftçilerden tüketicilere kadar gıda tedarik zincirinin farklı aşamalarında dijital bir dönüşümden geçiyor. Gelinen noktada tarım ve gıda endüstrisindeki iki mega-trend öne çıkıyor; bitkisel diyetlere geçiş ve gıda üretimi ile tüketim kalıplarında dijital dönüşüm. Günümüzün diyet tercihleri, sürdürülebilir, bitki bazlı protein alternatiflerini destekliyor. Bu da, gıda bilimcileri ve endüstrisini gıda işleme teknolojilerini ilerletmeye odaklanmaya teşvik ediyor. Ayrıca, birçok yenilikçi teknoloji ve protein kaynağı daha sürdürülebilir gıda sistemleri, besin kalitesinin ve gıda güvenliğinin gelişimine kapı aralıyor.” diye konuştu.
“Bitkisel gıda devriminde dijitalleşme önemli bir rol oynuyor”
Dijitalleşmenin bu noktada büyük bir katkısı olduğunu belirten Akdağ, şöyle devam etti: “Şu anda, AI (yapay zeka), BD (büyük veri), IoT (nesnelerin interneti), blockchain (blok zinciri), robotik ve akıllı sensörler gibi Endüstri 4.0 teknolojileri tarım ve gıda sektöründeki birçok zorluğu çözmek için giderek artan bir şekilde uygulanıyor. Örneğin, sığır ve tavuk etinin gerçek tadını ve görünümünü taklit etmek için bitki bazlı gıdalara dâhil edilmek üzere tatlandırma ve renklendirme çözümlerine yatırım yapılıyor. Maskeleme ajanları da bitki bazlı istenmeyen tatlar ve buruklukla mücadelede önemli bir rol oynuyor. Ayrıca, ekstrüzyon gibi geleneksel yöntemlerin iyileştirilmesi ve 3D baskı gibi yeni araçların geliştirilmesi yoluyla işleme teknolojilerindeki ilerlemeler, bitki proteinlerinin yapılarının et benzeri bir deneyim yaratacak şekilde değişmesini sağlıyor. Yapılan araştırmalar dijital teknolojilerin ve diğer teknolojik ilerlemelerin, daha sürdürülebilir gıda sistemlerine geçişe katkıda bulunarak bitkisel diyetlere geçişi hızlandırabileceğini gösteriyor.”