Yaz geldi havalar ısındı, bahçelerde gördüğümüzde herkesin midesini bulandıran bir böcek var, bu yazımda onu anlatmak istedim.
Herkesin midesini bulandıran bu böceğe ilgiyle bakan tek biz arkeologlardır sanırım.
Biz arkeologların bu kadar ilgisini çekmesinin nedeni ise Antik Mısır!
Antik dönemde Mısırlılar için kutsal olan bu böceğe halkımız bok böceği adını vermiştir. Yakın zamanda okurla buluşacak olan Arkeoloji serisinden yeni kitabıma da ekledim bu böceğin özelliklerini.
Bok böceği, Antik Mısır’da Scarabe adıyla bilinir ve yönünü Samanyolu galaksisini kullanarak bulduğu bilinen tek böcek türüdür. Antik Mısır’ın bu kutsal böceği, günümüzde dahi şans getirdiğine inanılan sembollerdendir, bok böceği simgeli yüzük, küpe ve broşlar uğur olarak hâlâ kullanılır. Eski Mısırlılar bu böceği yaratılış, erkekliğin tartışılmaz gücü, üreme, bilgelik, reenkarnasyon, ölümsüzlük ve yenilenmeyle özdeşleştirmişlerdi. Bu gübre böceği tılsımı yaklaşık dört bin yıllık bir geçmişe sahiptir.
Bok böcekleri sert kabuklu böceklerdendir ve parlak metalik renklerde 5–60 mm büyüklüğündedir. Bu böcek, küre yapabilen tek böcektir. 30 adet parmağa sahiptir.
Ön ayaklarının yardımıyla dışkıdan iri bir küre yapar, bu kürenin içine yumurtalarını aşılar ve küreyi başı hep doğuya dönük olarak, arka ayaklarıyla yuvasına itip gömer. Yirmi dört gün sonra yavruları belirmeye başlayınca, küreyi topraktan çıkarıp suya götürür. Küre suda eridiği zaman yavrular serbest kalır.
Antik Mısır’da kendi kendini doğuran scarabe, güneşin gökyüzünde hareketini kumanda eden Kheper’in hiyeroglif işareti olarak bilinir. Kheper, sabah güneşini havada tutan bir bok böceği veya bok böceği başlı bir adam olarak temsil edilir. Bu böceğin üreme biçimi, kendi kendini doğuran daha doğrusu kendi kendinin nedeni olan yaratıcı güç “Phtha”nın evrendeki kozmik nesneleri şekillendirerek oluşturmasını temsil eder. Buradaki güç, yoktan var eden değil var edileni biçimlendiren bir güçtür.
Mısır’ın hiyeroglif yazısında “olmak”, ya da “verilen biçimi alarak varlık haline dönüşmek” anlamına gelen “hpr” ya da “kheper” fiili ayakları açık bir skarabe ile yazılır. İlah Khepra’nın adı da bu fiilden türemiştir.
Güneş ile birlikte kullanımlarında, Güneş Sistemi’nin kendisine yaşam veren, kendisini yöneten Sirius Sistemi ile ilişkisini simgeler. Böceğin yumurtalarını koyduğu ve itme gücüyle yuvarladığı küre, kozmozda bir güçle yuvarlanıp giden bir ateş küresi olan ve tohumlarını Sirius’ten alan Güneş’i simgeler.
Ölüm ve ölüm-ötesi konularıyla ilgili olarak kullanımında ise reenkarnasyonu simgelemek üzere kullanılır. Skarabe yani bok böcekleri, eski Mısır’da bir tür muska olarak da kullanıldığı bilinmektedir.
Farklı özelliklere sahip olması nedeniyle mi Mısır’da bu kadar ilgi görmüştür, bilinmez.
Asıl soru, o tarihlerde bu böceğin özellikleri nasıl ve neden fark edilmiştir?