Türkiye tarihindeki karanlık sayfalarından biri olan 12 Eylül 1980 darbesi, ülkemizin demokrasiye darbe vuran acı bir anıdır. Bu dönemde yaşanan insan hakları ihlalleri, işkenceler, cinayetler ve yasaklar, Türkiye’nin hafızasında derin izler bırakmıştır. Ancak bu dönemde işlenen suçların ardında yatan sorular da hala cevapsız kalmıştır. İşte bu makalede, 12 Eylül 1980 darbesinin istatistiksel verileri ve yaşanan acılar ele alınacak ve bu dönemde yaşanan insanlık dışı uygulamaların ardındaki sorular sanırım yeryüzünde insanlık var-oldukça sorulacaktır.
Darbenin İstatistikleri çok karanlık; 12 Eylül darbesi sonrasında, resmi kaynaklara göre 650,000 kişi gözaltına alındı ve 230,000 kişi askeri mahkemelerde yargılandı. Bu süreç, insan haklarına aykırı bir şekilde yürütüldü. Cezaevlerinde yaşanan işkenceler sonucunda ise 171 kişi hayatını kaybetti ve 48 kişi idam edildi. Bu istatistikler, insan hakları sözleşmelerine aykırı uygulamaların boyutlarını göstermektedir. 12 Eylül darbesi sırasında yaşananlar, insan hakları sözleşmelerine açıkça aykırıydı. İşkencecilerin vicdanları, işkence sonrası gece evlerine döndüklerinde nasıl rahat uyuyabildikleri sorusunu akla getiriyor. İdam kararları verenler ve uygulayanlar, insan haklarına saygı çerçevesinde sorgulanmalı ve bu kararların nasıl alındığına dair hala hesap vermeleri gerekliydi.
12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye tarihindeki en karanlık dönemlerden biri olarak hafızalarda yer alıyor. Ancak bu dönemi sadece geçmişte yaşanan bir travma olarak değil, günümüz insan hakları mücadelesine dair önemli derslerle ele almak gerekiyor.
Bugün, dünya genelinde insan hakları mücadelesi sürüyor ve bu mücadelede 12 Eylül 1980 darbesinin insan hakları ihlallerinin unutulmaması gereken bir referans noktası olarak kullanılması gerekiyor. İşte bu kara dönemden günümüze yansıyan bazı çözümsel dersler sunuyor. İyi anlamamız gerekiyor.
1.İnsan Haklarına Saygı:
12 Eylül 1980 darbesi, insan haklarına saygının ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Bugün, bu kırılganlığı unutmadan ve insan haklarını koruma konusundaki kararlılığımızı sürdürerek, insan hakları ihlallerini önlemeliyiz.
2.Adalet ve Hukukun Üstünlüğü:
Darbe sonrası yaşanan adaletsizlikler, adaletin ve hukukun üstünlüğünün ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Günümüzde de adaletin sağlanması ve hukukun üstünlüğünün korunması için çaba harcamalıyız.
3.İnsan Hakları Eğitimi:
İşkenceci polis ve askerlerin nasıl psikolojide ve ahlakta sapkınlaştıkları sorusu, insan hakları eğitiminin önemini gösteriyor. Günümüzde, insan hakları eğitimi yaygınlaştırılmalı ve toplumun her kesimi bu değerlere saygı duymalıdır.
4.İçsel Çatışmaların Önlenmesi:
Darbe dönemindeki içsel çatışmaların nasıl yıkıcı sonuçlara yol açtığına tanık olduk. Günümüzde, toplumsal uzlaşı ve diyalog yoluyla içsel çatışmaların çözümünü teşvik etmeli ve barışçıl bir toplum inşa etmeliyiz.
5.Uluslararası İlişkiler ve İnsan Hakları:
12 Eylül 1980 darbesi, uluslararası kamuoyunun insan hakları ihlallerine duyarsız kalmadığını gösterdi. Bugün, uluslararası ilişkiler bağlamında insan haklarının korunması ve uluslararası toplumun bu konudaki rolünün vurgulanması önemlidir.
Sonuç olarak, ruhumuzda daima içsel olarak bir çatışma yaşayıp soracağımız, İşkence yapanlar gece evlerine döndüklerinde annelerinin, eşlerinin ve çocuklarının yüzüne nasıl baktılar? Bu sorunun yanıtı, işkencecilerin vicdanlarındaki yara izlerini anlamamıza yardımcı olabilir. Ancak bu konuda önemli bir adım, insan hakları eğitimi ve vicdan eğitimi ile sağlanabilir. İşkenceciler, işledikleri suçların vicdani yükünü anlamalı ve toplumla barış içinde yaşamak için adımlar atmalıdır. İdam kararlarını verenler ve uygulayanlar bu kararların sonuçlarına karşı bir kere olsun pişmanlık duydular mı? Bu sorunun yanıtı, pişmanlık ve sorumluluk kabulü, toplum için önemli bir adım olabilir. İşkenceci polis ve askerlerin çocukları, nasıl bu kadar ahlaki değerlerden uzak büyüdüler? Bu soru, toplumun ahlaki eğitim ve değerlerin iletilmesi konusundaki eksikliklerini vurgular. Bu nedenle, ahlaki eğitim ve insan hakları eğitimi, gelecekteki kuşaklar için önemlidir. Ayrıca, toplumun ahlaki değerlere daha fazla vurgu yapması gerekmektedir.
12 Eylül 1980 darbesi, insan haklarına yapılan büyük bir saldırıyı temsil ediyor ve günümüz insan hakları mücadelesi için önemli dersler sunuyor. Geçmişte yaşanan acıları hatırlamak ve bu dönemden çıkarılan dersleri günümüze uygulamak, insan haklarının korunması ve daha adil bir dünya inşa etme yolunda atılacak önemli bir adımdır. Unutmayalım, insan hakları hepimizin hakkıdır ve bu haklar her zaman korunmalıdır.
Güneş bir gün bizlerin üzerine özgürlükleri aydınlatmak için doğacak…