Seçimlerden sonra şaşkınlıkla izliyoruz yaşanılanları…
CHP tüm çirkinliklerini gözler önünde yaşıyor şu an ve Atatürk’ün kemikleri de sızlıyordur mutlaka.
Sanmayın ki AKP’de her şey yolunda, orada koltuklar ve menfaatler çok daha büyük olduğu için kavga tahminimizden de büyük olacak.
İyi Parti ve diğerleri aldı alacağı vekil koltuklarını şimdi huzur içinde keyiflerine bakıyorlar.
Gelelim vatanımın acı tablosuna, seçim bitti zamlar yağmur gibi değil dolu gibi geldi. Herkes şaşkın da bir ben ve az sayıdaki kişiler şaşkın değiliz. Neden şaşırmadık onu ayrı bir yazıda açıklarım.
Gelelim neler oluyor bölümüne; çok ciddi bir sıkıntımız daha var ki, fakirleşen halkımız bu gelen kontrolsüz mültecilerle daha da kötü günlere savruluyor.
Bir yandan açlık, parasızlık fakirlik, diğer tarafta yeryüzüne tıpkı bir virüs gibi yayılan ve gittikleri yeri cehenneme çeviren mülteci akınlarının yarattığı tehditler, vatanımı mahvediyor.
Sayıları çoğaldıkça hadsizlikleri de çoğalıyor.
Sığındıkları ülkemde gövde gösterilerine kalkışıyorlar, hiç korkmadan utanmadan.
Gençlerimiz kadınlarımız çocuklarımız bunların vahşi tehditleri altında!
Ve çok daha enteresan bir durum var ki, gözle görülür hiçbir tedbir alınmıyor.
Sanki çok ciddi bir saldırı altındayız, bir yandan hükümet yetkililerinin halkını umursamayan ekonomik saldırıları diğer yandan hiçbir önlem alınmayan başıboş mülteci saldırıları altında kaldık.
Tehlikeyi ben evimde otururken görebiliyorsam, sokakta olanlar veya ülkeyi idare edenler göremiyor mu?
Bu sessizlik neden?
Yazımı okuyan kıymetli okurlar, uzun süredir sosyolojik açıdan sürekli gözlemler yapıyorum ve vardığım sonucu yazayım. Her zamanki gibi ben erken yazacağım, halk olarak çok badireler atlattıktan sonra ülkemin büyük çoğunluğu benim vardığım sonuca varacak ve harekete geçecek. Bu badireleri atlatmaya gerek kalmasın, bu kez erken davranalım diye yine bir umut yazıyorum işte, bu da benim fıtratım, görevim, belki de dünya da bulunma nedenim…
Öncelikle belirteyim; kafatası veya kurt parmakla dolaşan ülkücülerden değilim, Anadolu’yu çok seven MİLLİYETÇİYİM!
Komünist ya da solcu değilim, ATATÜRKÇÜYÜM!
Muhafazakâr ya da dinci değilim, ALLAHA İNANAN dinimi Allah ile aramda tutan herkesin inancına saygılı biriyim.
Bu yüzden beni kafanızda bir kalıba sokmayın, ülkemi bu toprakları çok seven tedirgin sade bir vatandaşım.
Şimdi gözlemlerimi açıklayayım; bizim iki temel sorunumuz var, ekonomi ve mülteci.
Herkes ilk ve acil sorunumuzun ekonomi olduğunu zannediyor lakin değil, acil sorunumuz kontrolsüz mülteciler…
Yine gözlemlerime dayanarak belirteyim ki şu an bu mülteciler hiçbir partinin umurunda değil. CHP düşmüş koltuk kavgasına, diğerleri zaten din kardeşlerimiz onlar diyerek ateşi halkın içine salmaya devam ediyorlar.
Bizim bir an önce milliyetçi çizgiye gelmemiz lazım. Kafatası milliyetçiliği değil, vatansever milliyetçi çizgide ilerlememiz lazım.
Hatta bu topraklarda yüzlerce yıldır birlikte yaşamış TÜRKİYE CUMHURİYETİ vatandaşı olan Kürt milliyetçilerle birlikte hareket edip vatanımızı mülteci göçmen tehdidinden korumamız lazım.
Anadolu’m bize Alparslan’ın Fatih’in Mustafa Kemal’in emanetidir. Yüzlerce yıldır bu toprakları korumak için kan dökmüş şehitlerimizindir.
Şimdi ülkelerini cehenneme çevirip göç eden mültecilere buraları teslim edecek değiliz!
Hele din kardeşiyiz deyip, işgal ettikleri ülkedeki kadınlar kızlar erkek çocukları bize helaldir diyen bu sapıklara atalarımızın kim olduğunu tekrar hatırlatmamız acil ve elzemdir.
Ülkeme halkıma saygılı olan, uyum sağlayan, sorun çıkarmayan göçmenlere değil bu öfkem, onlara elbette destek oluruz. Kızgınlığım nefretim ve öfkem sapıklara, halkımı tehdit edenlere, saygısızlara, hadsizlere…
Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ı tanımam, hiç karşılaşmadım fakat şu an dikkatle izlediğim destek verdiğim tek kişidir. Siyasete veda ettiğim için partiye katılıp aktif rol almıyorum fakat çok yakın zamanda adını sıkça duyacağımızı biliyorum.
Ekrem İmamoğlu’nun ülkeyi kurtaracak lider olduğunu zannedenlere de yazayım, kendisi ile Beylikdüzü’nde yaklaşık 12 yıl siyaset yaptık ve fark ettim ki denize düştük yılana sarıldık atasözünü yaşamışız.
Kıblesi para olanlardan çok çekti bu topraklar, artık yönümüz vatan, hedefimiz vatan olmalı yoksa 10 yıl sonra azınlıkta kalacağız ve bu mültecilerin azgınlıklarında yanacağız.
Bu arada beklenen lider Ümit Özdağ mı diye aklınıza takılırsa, yolu açan hedefi gösterendir, lakin beklenen değildir, beklenen lider vatansever çizgide ardından gelecektir.
Bizler her sabah, açtığı yolda, gösterdiği hedefe hiç durmadan yürüyeceğimize ant içmiş olan çocuklardık. Büyüdük artık ve hata yapma şansımız yok!
Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır deyip tüm vatanseverler acilen birleşmeli ve Anadolu’m için harekete geçmeliyiz. Yoksa ülkeyi hep birlikte kaybedeceğiz.
Din kardeşliği değil vatan kardeşliği bizi kurtaracak tek yoldur. Din kardeşlerimizden tarih boyunca çok çektik, bu yüzden vatanseverlerle ilerlediğimizde BAŞARACAĞIZ.