Türkiye’nin sağlık sistemi, son yıllarda yaşanan zorlu şartlar ve çözüm bulunamayan sorunlar nedeniyle terk eden Türk doktorlarının yerine yabancı doktorların gelmesiyle önemli bir kalite sorunu yaratacak dönüşüm yaşamaktadır. Ancak bu değişim, hastalar için bazı zorlukları beraberinde getirmektedir. Ülkemize farklı ülkelerden gelen doktorlar, sağlık hizmetlerine erişimi iyileştirmek için önemli bir rol oynamakta olduğu gibi gösterilse de böyle olmadığı açık yaşanmışlıklar artmaktadır. Ancak, sağlık sistemindeki sorunlarla birlikte mülteciler ve kaçak göçmenlerin kontrolsüz varlığı da dikkate alındığında gösterildiği gibi toz pembe tablo yoktur. Bu makalede, Türkiye’deki sağlık sisteminin yabancı doktorlar, mülteciler ve kaçak göçmenlerle karşılaştığı zorlukları analiz etmeye çalışacağım.
Türkiye, son yıllarda yabancı doktorlara olan talebin arttığı bir ülke haline gelmiştir. Türk Tabipleri Birliği’nin verilerine göre, 2023’ün ilk üç ayında 700 doktor İyi Hal Belgesi talep etmiştir. Bu, Türkiye’deki sağlık sistemindeki yabancı doktor sayısının yüksek olduğunu göstermektedir.
Ancak, yabancı doktorların varlığıyla birlikte bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Özellikle Türkçe bilmeyen hastaların, sağlık sorunlarını doğru bir şekilde ifade edememeleri veya doktorların tedavi planını tam olarak anlayamamaları dil bariyeri sorununu beraberinde getirmektedir. Bu durum, hem hastaların doğru bir şekilde tedavi almasını engellemekte hem de doktorların hasta ile iletişimini zorlaştırmaktadır.
Buna ek olarak, Türk doktorların yaşadığı sorunlar da göz ardı edilmemelidir. Türkiye’de doktorların çalışma koşulları ve maaşları, sağlık sisteminin sorgulanmasına neden olan önemli faktörler arasındadır. Bazı doktorlar düşük ücretlerle uzun çalışma saatleri yapmak zorunda kalmakta ve bu da iş memnuniyetsizliği ve tükenmişlik hissiyle sonuçlanmaktadır. Bu durum, Türk doktorların başka ülkelerde çalışmayı tercih etmelerine neden olabilmektedir.
Ayrıca, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) gibi sistemler, hastaların randevu almasını ve sağlık hizmetlerine erişimini düzenlemek için kullanılmaktadır. Ancak, doktorların randevu sürelerinin kısa olması ve hasta-hekim etkileşiminin yeterince zaman ayrılmadan gerçekleşmesi gibi sorunlar MHRS’nin etkinliğini sınırlayabilmektedir. Bu durum hem doktorların zaman ve ruh sağlığını etkilemekte hem de hasta memnuniyetini olumsuz ve tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Türkiye’deki sağlık sistemiyle ilgili bir diğer önemli sorun, doktorların tecrübesi ve eğitimidir. Yabancı doktorların tecrübeleri ve eğitimleri, Türk doktorlarınkilerden farklılık gösterebilmektedir. Bazı yabancı doktorlar, Türkiye’deki sistem ve hasta popülasyonuyla tam olarak uyum sağlamamış olabilir ve bu durum tedavi süreçlerinde sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, yabancı doktorların uyum sağlaması ve yerel şartları daha iyi anlaması için uygun eğitim ve destek sağlanmalıdır. Sağlanmadığını her seferinde doktora gittiğinde yabancı doktorla karşılaşan, anlatamadığı hastalık süreci yaşayan doğru dürüst tedavi alamayan Türk hastaların şikayetlerinden dinliyoruz.
Tüm bu zorlukların yanı sıra, Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki çatışmalar nedeniyle mültecilere ev sahipliği yapması sağlık sistemine ek bir talep getirmiştir. Ancak, mülteci ve kaçak göçmenlerin kontrolsüz varlığı, sağlık hizmetlerine erişimi ve kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Mültecilik süreci bitmiş olan bazı grupların hala ücretsiz sağlık hizmetleri almasının yanı sıra, dil bariyeri ve yoğunluk nedeniyle Türk vatandaşlarının sağlık hizmetlerine erişimi zorlaşabilmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin sağlık sistemi önemli zorluklarla karşı karşıyadır. Yabancı doktorların varlığı, sağlık hizmetlerine erişimi iyileştirme potansiyeli taşırken dil bariyeri sorununu da beraberinde getirmektedir. Türk doktorlarının çalışma koşulları ve maaşları ise memnuniyetsizlik ve göç eğilimine neden olmaktadır. Ayrıca, MHRS’nin etkinliği ve mültecilerin kontrolsüz varlığı da sağlık sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu sorunların çözümü için, doktorların çalışma koşullarının iyileştirilmesi, dil bariyerini aşmak için daha fazla çaba sarf edilmesi ve Türk halkının hak ettiği, sağlık hizmetlerine düzenli erişimlerinin sağlanması önemli adımlar olarak değerlendirilmelidir.
Dr. Bahar Zeynep Barut.
Beyond to Human R.M.C