22 Mart tarihi, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ilan edildiğinden bu yana 40 yıldır, “Dünya Su Günü” olarak kutlanmaktadır. Ulusal ve uluslararası etkinliklerde temiz ve güvenilir suya erişim ile küresel su kriziyle mücadele ve önemi vurgulanmakta, iklim krizi ile hızlanan su kıtlığına dikkat çekilmeye çalışılmaktadır. 2003 yılında kurulan Birleşmiş Milletler Su Brimi (UN-Water), 2023 yılının temasını “Değişimi Hızlandırmak” olarak belirlemiş, su ve sanitasyon krizini çözmek için değişimin hızlanması gerektiğini vurgulamıştır. Bu kapsamda evde, okulda, işyerlerinde, çevrede su harcama ve tüketim metotlarının gözden geçirilmesi, değiştirilmesi ile farklılık yaratılacağı değerlendirilmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından her yıl yayınlanan “Dünya Su Geliştirme Raporları”, su ve iklim değişikliği, yeraltı suları, suyun değeri gibi konu başlıkları altında, ülkeler nezdinde farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler verilerine göre her yıl 1,4 milyon insan su, sanitasyon ve hijyen eksikliği yüzünden hayatını kaybetmektedir. Dünyada her dört kişiden biri sağlıklı suya ulaşamamaktadır. Global ölçekte ev bazlı atık suların %44`ü güvenilir şekilde işlenmemektedir.
Buzulların erimesi, kar yağışlarının azalması, yağış rejimlerinin ve rüzgar düzenlerinin değişmesi, yüksek buharlaşma gibi sonuçlara sebep olan iklim değişikliği, bazı bölgelerde kuraklık, bazı bölgelerde ani sel baskınları yaratmaktadır. Bununla birlikte yeraltı suları, baraj ve göl gibi tatlı su kaynaklarında yağış rejimlerine bağlı olarak meydana gelen değişimler insan yaşamı ve ekonomi için bir risk oluşturmaktadır. Tarım, endüstri, turizm ve kentsel alanlar gibi su tüketiminin ciddi seviyelerde olduğu alanlarda su miktarında ve kalitesinde meydana gelen değişimler sağlık ve ekonomi açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir.
“TEMEL HAK OLAN SU TEMİNİNDE SINIFTA KALDIK”
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilimizi etkileyen depremin 45. gününde hem içme hem de kullanma suyu temininde hala sıkıntılar yaşanmaktadır. Dünyada en fazla can ve mal kaybına sebep olan deprem felaketlerini yaşayan ülkemizde barajlar, su hatları, lojistik kanallar deprem gerekliliklerine göre inşa edilmemektedir. Yine deprem sonrasında bölgede yaşanan sel felaketleri de depremde mağdur olan ve en temel ihtiyaçlarına günlerce ulaşamayan vatandaşlarımıza ikinci bir darbe vurmuş, canlarımızın kaybına sebep olmuştur.
Ülkemizde 20 yıldır göz yumulan ihmallerin sonucunda yaşanan felaketlerle başlayan 2023 yılında; Dünya Su Günü vesilesi ile şimdiye kadar savunduğumuz Su temel bir insan hakkıdır` söyleminin ne kadar uzağında olduğumuz bir kez daha kanıtlanmıştır.
- Her insan için temel bir hak olan suya ulaşım, geliri olmayanlara kamusal destekle sağlanmalıdır. Bu çerçevede yerel yönetimler tarafından vatandaşlara temel ihtiyaç oranında içme ve kullanma suyu ücretsiz olarak verilmelidir.
- İklim değişikliğinin bölgemizdeki olumsuz etkileri göz önüne alınarak, yeni su politikaları oluşturulmalıdır.
- Su kıtlığının çözümünde su tüketiminin sektörler arası dağılımı dikkate alınmalıdır. Ülkemizde 2021 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre toplam suyun %71`i tarımda, %18`i sanayide, %11`i içme ve kullanma suyu olarak evlerde tüketilmektedir. Su israfının önlenmesi ve doğru su kullanım politikalarının oluşturulmasında, sektörel kullanım oranları önem kazanmaktadır.
- Ülkemizde nüfusun ve suyun yersel dağılımı birbirinin tam tersidir. Bu ters orantı yine doğru politikalar ile düzenlenmelidir
- Su kaynaklarının sürdürülebilirliği çerçevesinde politikalar oluşturulurken, suyun geri dönüştürülmesi değerlendirmeye alınmalıdır.
- Su problemine kriz yönetimi değil risk yönetimi mantığı ile yaklaşılması önem arz etmektedir. Bu bağlamda arz ve talebin doğru belirlenmesi ve yönetilmesi, doğru yatırımların doğru zamanda yapılması son derece önemlidir. Deprem sonrasında yaşanan arz sıkıntıları kriz ve risk yönetiminde sınıfta kaldığımızı ortaya koymuştur.
- Tarım arazileri ve dere yatakları hiçbir şart altında yapılaşmaya açılmamalı ve yasalarla koruma altına alınmalıdır.
- Yeraltı sularını akıllıca kullanmak, kirlilik ve aşırı tüketimden korumak hedefler arasına alınmalıdır. Ülkemizde yeraltı sularının bilinçsiz ve yoğun tüketimi toprak bütünlüğüne ciddi zararlar vererek obrukların (çökük) ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
- Su, tüketileceği yere ulaşana kadar buharlaşma, sızma, şebeke altyapısı gibi sebepler yüzünden kayıplara uğramaktadır. Bu kayıpların azaltılması yönünde tedbir ve iyileştirmeler gerçekleştirilmelidir.
- Deprem ülkesi olma gerçeğinden hareketle barajların yapımı için yer seçimi ve yapı sağlamlığı kontrolleri bilim ışığında yapılmalıdır.
- Şehir şebekelerinin periyodik bakım ve yenilemesi ihmal edilmemelidir.
- Su beka sorunudur, su kaynaklarımızın stratejik bir kitle silahı olarak kullanılabileceği göz önünde bulundurulmalı, sabotaj eylemlerine karşı yönetim politikaları oluşturulmalı ve gündeme getirilmelidir.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak toplumsal sorumluluğumuz gereği başta ilgili bakanlıklarımız olmak üzere konunun bütün paydaşları ile iş birliği yapmaya ve sorunların çözümüne dair üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz.
Su hayattır, su kaynaklarımızı korumak öncelikli hedefimiz olmalıdır. Artık kaybedilecek zaman kalmamıştır.
“BİLİMİ TEMEL ALMAYAN YÖNETİMLER SU SORUNUNU ASLA ÇÖZEMEYECEK”