Gülüyorsun güzelim gül, güle gülmek yaraşır
Bakamam gözlerine, bakmaya gözler kamaşır
( 13 Şubat 1947, Neveser Kökdeş’in Radyo’da yayınlanan ilk bestesi)
Üç Kadın Üç Dram serimize Afife Jale ile başlamıştık.
Yakın tarihimizdeki “sanat fedaisi” kadınlardan söz ederken Türk Müziğinde adeta devrim yapmaya çalışan bir hanımefendiden, büyük bestekâr Neveser Kökdeş’ten bahsetmek istiyorum.
Bugün bestelerini Türk Sanat Müziği dinleyicilerinin zevkle ve hissiyatla dinlediği Neveser Kökdeş’in şarkılarının günümüze gelmesi için yaşanan sıkıntılar, acılar, mücadeleler…
1904 yılında İstanbul’da doğan Neveser Hanım köklü ve kalabalık bir ailenin en küçük kızı. Ağabeyi Muhlis Sabahattin Ezgi ünlü operet ve şarkı bestecisidir. Neveser Kökdeş
Noter Damme de Sion’dan okumuş ve zamanına göre bir kız için çok iyi bir eğitim almıştır. Piyano çalmayı okulda öğrenir. Bu konuda yapılan yarışmalarda birincidir.
Besteciliğe 12 yaşında polkalar besteleyerek başlamıştır. Türk müziğinin geleneksel yapısına bağlı kalmayı ret etmiş, kendi müzikal eğitiminde de farklı bir yol izlemiştir.
Bestelerinde o güne kadar rastlanmayan özgün bir tarz yaratmıştır.
“Sümbülüm” diye onu seven babasını kaybettikten sonra, Eşini de Çanakkale savaşında yitirmiştir. Üzüntüyle kendini yıllarca eve kapatmıştır. Bir karlı kış günü bahçeye çıkmaya karar verir. Maalesef o gün yüzünde bir problem olmuş, hemiatrofi denilen bir hastalığa yakalanmıştır. Evindeki aynalara bir daha bakamamıştır.
Neveser Kökdeş’in yenilikçi tavrı İstanbul Radyosu Müdürü Cemil Bey, tarafından hoş karşılanmayarak sansür uygulanmıştır. Oysa Neveser Hanım, piyano tambur ve gitar çalması yanında, daha batılı modern ezgileri bestelerinde kullanarak, geleneksel dışına çıkarak Türk müziğini dünya müziğine entegre etme amacındadır.
Cemil Bey’in alay ederek ” Neveser Musikisi” dediği özgünleşmenin ta kendisidir.
Oysa bestekârımız Türk Müziği içinde en çok güfte ve bestesi olan çok değerli bir müzisyendir. ” Tangolar Kraliçesi” olarak zamanında adlandırılmış tango, vals operet ve şarkı formlarında yüzlerce beste yapmıştır.
” Musikimizde İnkılap” işte onun kullandığı bir terim… O dönemde Türk Müziğini Türkiye sınırları dışına çıkarmaya çalışmış, eserleri, Londra ve Paris Operalarında çalarken Türkiye’de yayınlanmaz. Sansür, yasaklama, anlamadığını ret etme, haksızlıklar, kısıtlamalar günümüzde halen bize yabancı kavramlar değil maalesef…
Neveser Hanım eserlerini kabul ettirmeye çalışırken yıpranmış, üzülmüş depresif bir hale gelmiştir. Besteleri tahrif edilerek harcanmıştır, ona göre. Ölümünden sonra bestelerinin yakılmasını vasiyet ettiği söylenir ancak torunu bu bilgiyi doğrulamaz.
O dönemin diğer bestekârları da onun yenilikçi tavrına karşı çıkmışlardır. Öncelikle kadın olması bir engel midir? Evet engeldir. Kadınların müzikal aktivitelerin içinde yer alması erkekçi zihniyetleri rahatsız eder mi? Eder.
Oysa sanat yeniyi, daha güzeli farklı yaklaşımları, yaratıcılığı içinde barındıran cinsiyetsiz bir olgudur. Yeni bakış açıları, olanı bozmaz, değişik yapılar ortaya çıkarır.
Gelenekselcilikte erkeklerin belirlediği yaklaşım ve metotlar mı geçerlidir? Evet.
Eskiye sıkı sıkı bağlı kalan, değişik tarz ve görüşlere açık olmayan bir görüş medeni dünyada geçerlimidir?
1947 yılında ağabeyinin öldüğü gün şarkısı ilk defa radyoda yayınlanmıştır. Bu çok ta eski bir tarih değildir. Halen günümüzde sanatçılar bir takım kurum ve kişilerin dar zihniyetlerine karşı savaş vermektedir. Sansürü aşıp, halkla bütünleşmekte zorluklar yasaklar cezalar ile mücadele etmektedir.
Neveser Kökdeş karakteri, kendine olan inancı, eğitimi sayesinde yaratıcılığının köreltmesine izin vermemiştir. Diğer ‘ inkılapçı’ sanatçılar için doğru bir rol model olduğunu ve onun bu uğurda kendini gerçekleştirmeye çalışanlara öncü olduğunu söyleyebiliriz.
Ayrıca müzikte kadına verilen önem konusunda da bir değerlendirme yapacak olursak, bu değer aslında tarih ve toplumda kadına atfedilen değerlere eşittir. Bestecilik yapan kadın sayısının azlığı kadınların yaratıcılığıyla ilgili değil, kadınların müzik eğitimine ve sahneye erişimlerinin sınırlı olması ile ilgilidir. Kadın müzikal açıdan kendini ifade edecek araçlardan, olanaklardan yoksun bırakılmıştır.
Günümüzde, artık modern toplumun olmazsa olmazı, eşitliğin, bu alanda da daha çok olması umuduyla…