Yazacak acıdan başka bir şey yok diyerek 6 Şubat’tan şu ana dek yastaydım. Bizleri derinden etkileyen yıkıcı depremin üzerinden iki hafta geçti geçmesine ama ülkece acımız hala ilk günkü gibi hepimiz derin üzüntü içerisindeyiz. Bugün moralimi yüksek tutmalıyım ülkece yaralarımızı sarmamız gerek kalemim ile depremzede kardeşlerimize yardımcı olabilecek bir şeyler yapmalıyım diyen içsel sesim ile yine siz değerli okurlarım ile birlikteyim. Öncelikle tüm deprem bölgesinde kaybettiğimiz şehitlerimizi rahmet ile anıyorum. Depremzede kardeşlerime çok geçmiş olsun diyorum.
Hangi birisine yanalım tam 11 ilimizde yaşadığımız deprem bilançosu maalesef çok ağır. Yıkılan binalar, hasarlı binalar önemli değil onları tekrar yaparız yapmasına da yitirdiğimiz kardeşlerimizi geri getiremeyiz. Depremde vefat eden kardeşlerimizin bizlere değerli emanetleri var onlara sahip çıkmalıyız. Deprem bölgesinden gelen en acı haber annesi ve babasını depremde kaybetmiş çocuklarımızın olduğu haberleri oldu benim için. Yaralarımızı birlik olarak en kısa sürede saracağız depremin yıkıcı izlerini kardeş dayanışması ile en kısa sürede sileceğiz inşallah. O kutsal emanetleri en iyi şekilde korumak için sosyal projeler hazırlamalıyız.
İlk deprem haberlerini kendi memleketimden aldım ve gelen haberler çok acı Malatya’m da maalesef deprem çok yıkıcı olmuş. Deprem sonrası İstanbul’a gelen depremi bire bir yaşayan kardeşlerimden dinlediğimde uyku uyuyamadım adeta 17 Ağustos depremini tekrar yaşadım. Onların orada şu an yaşadıkları mağduriyetleri düşünmek bile insana çok acı veriyor.
Acımızı içimize gömmemiz gerekiyor rahmetli annemin deprem sonrası nasihati aklıma geldi. Depremden sonra yapılması gereken yegâne şey yaraları hızlıca sarmak ağlamak zamanı değil demişti. Ve hemen evde depremzede kardeşlerimize ne gönderebiliriz hazırlık yapalım diyerek önüme bir koli koymuştu.
Türk halkı olarak en önemli özelliğimiz bu birlik olmasını çok iyi biliyoruz. Yabancı gazetecinin deprem yorumu bu özelliğimizi çok güzel anlatmış paylaşıyorum.
“Türkler çıldırmış gibiydiler, deprem bölgesine yardım götüren tırlar yollarda sanki freni yokmuş gibi uçarak gidiyorlardı.”
Ülkemizde şu an çok zor günlerdeyiz ve depremde kaybettiğimiz canlarımız ve ağır yaralananlarımızın sayısını öğrendikçe yüreklerimiz yanıyor. Depremin ülkemize ve depremzede kardeşlerimize yarattığı maddi ve manevi hasar çok büyük. Deprem ülkesinde yaşıyor olduğumuzun bilincinde olalım yaşadığımız bu acıdan dersler çıkaralım.
Sözün bittiği yerdeyiz ve canımız yandıkça bas bas veryansın ediyoruz. Suçlu arıyoruz oysa hepimiz suçluyuz.
Dinimizdeki Haram helal kavramı yaşamımızda rehberimiz olmalı ve her zaman helal olan şeyleri yapmalıyız.
Alın teri ile kazanmalıyız.
Hileye başvurmamalıyız.
Gücümüzü iyilikten yana kullanmalıyız.
Başkasının hakkını çiğnememeliyiz.
Torpille değil liyakat ile işe girmeliyiz.
Adil olmalıyız
Eleştirilere açık olmalıyız
Karşımızdakini dinlemeliyiz
Farklı seslere kulak verebilmeliyiz
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’in “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” sözünü unutmayalım. Komşumuz açken tok yatanlardan olmamalıyız.
Bizlere hayatlarını hiçe sayarak kahramanca savaşarak yoktan var ettikleri cennet vatanımızı armağan bırakan şehit atalarımızı örnek alalım ve Ulu Önderimiz Atatürk’ün sözlerini her zaman hatırlayalım:
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.
Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur.
Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadi hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için yegâne gelişme ve ilerleme yolu budur.
Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.
Acımızın büyüklüğünden sözcükler boğazımda düğümleniyor kalemim işlemiyor.
Deprem ülkesinde yaşıyoruz. Deprem ile yaşamak zorundayız. Depremden hepimiz dersler çıkarmalıyız.
Derin acılar yas tutarlar ama acıyı yaşayan kardeşlerimizin şu an mateme değil morale ihtiyaçları var diyerek. Ulusça yaralarımızı sarmaya devam ederken yeni mottomu motivasyonumuzu artırmak için paylaşmak isterim. “Güneş hep ihtişamla doğar!”
Hatalarımızdan dersler çıkaralım ve üzücü deprem acılarını tekrar yaşamayalım. Siz değerli okurlarım ile güzel haberleri paylaşmak dileği ile şimdilik hoş çakalın.
Hepimize çok geçmiş olsun!