Başta Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay olmak üzere, ülkemizin geniş bir coğrafyasını etkileyen deprem felaketi hepimizi derinden yaraladı. Özellikle depremzedeler ve ülkemiz açısından yaşanan durum tam anlamıyla “kitlesel travma” özelliğini taşıyor. Kitlesel travmalar yalnızca travmaya maruz kalan kişiyi değil; buna tanıklık eden ve genele yayılan bir travma türü olarak nitelendiriliyor. Uzman Klinik Psikoloğu Esra Çakı, travmatik tecrübe yaşamış kişilere karşı dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. Çakı, “İlk karşılaşmada sarılmayın, kayıplarını sormayın. Yeni yaşam alanlarını gösterip dinlenmelerine izin verin” diyor.
Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilimizde çok büyük kayıplar verdiğimiz iki deprem peş peşe yaşandı. Deprem şiddetinin büyüklüğü, etkilediği alanın genişliği ve olumsuz hava şartları sebebiyle verilen kayıplar, kurtarma çalışmalarının güçlüğü, mevcut düzenin ani bir biçimde tamamen değişmesi ve bundan sonraki sürecin belirsizliği gibi daha birçok sebep, başta deprem bölgelerindeki vatandaşları olmak üzere bütün ülkeyi etkilemiş durumda. Özellikle depremzedeler ve ülkemiz açısından yaşanan durum tam anlamıyla “kitlesel travma” özelliğini taşıyor.
Kitlesel travmaların, yalnızca travmaya maruz kalan kişiyi değil; buna tanıklık eden ve genele yayılan bir travma türü olarak nitelendirilebildiğini söyleyen Uzman Klinik Psikoloğu Esra Çakı, doğal afetler sonrası en fazla görülen rahatsızlığın travma sonrası stres bozukluğu olduğunu söyledi. Çakı, afetzedeleri misafir edeceklere şu uyarılarda bulundu:
- Ağır kayıpların verildiği doğal afetler sonrasında bireylerde en sık ortaya çıkan rahatsızlık travma sonrası stres bozukluğudur. Bu sebeple bireylerde en sık görülen bilişsel belirtiler; umutsuzluk, derin üzüntü, korku, çaresizlik, belirsizlik sonucunda ortaya çıkan kaygı, içe çekilme, suçluluk, ani duygu değişimleri, tekrar yaşantılama (sanki travmatik olay yeniden yaşanıyor gibi algılama), kabuslar, konsantrasyon sorunu, anıyı sürekli zihinde tutma ya da zihinden kovma çabası vb. olarak özetlenebilir. Fizyolojik belirtiler ise; aşırı uyarılmışlık (tetikte olma, irkilme), tepkisizlik, travmatik olayı hatırlatıcı etkisi olan her şeyden kaçınma vb.’dir. Ağır vakalarda dissosiyasyon (çözülme)görülebilir.
Travmatik Tecrübe Yaşamış Bir Kişiye Yaklaşımımız Nasıl Olmalıdır?
- Öncelikle afetzedeler ile ilk karşılaşma anından itibaren bütün süreçte kişinin yaşadığı travma akılda tutulmalı ve bu sebeple söylem ve davranışlarda empatik tutum her zaman ön planda olmalıdır.
- Afetzedeleri konuk etmek üzere kendileri ile tanışma esnasında içten ve doğal bir tavırla selamlaşmak, bu esnada sarılma ve duygusal paylaşımdan uzak durmak (en fazla tokalaşılmalıdır), ilk sohbet içeriğinde kişilerin yaşadığı travma ve kayıplar hakkında konuşmaktan kaçınmak önemlidir. Daha sonrasında zaman kaybetmeden onları kalacakları yere götürmek iyi bir başlangıç olacaktır.
- Birey/ler eve girdikten sonra kendilerine tahsis edilen odalar gösterilmeli ve ev genel hatları ile tanıtıldıktan sonra, var ise o anki ihtiyaçları (yemek, duş vb.) temin edilmelidir. Kişilerin bedensel ve zihinsel yorgunlukları göz önünde bulundurularak onlara dinlenme ve toparlanma fırsatı sunulmalıdır.
- Bundan sonraki aşamada bireyler size, eve ve düzene alışana kadar (tahmini 3-4 gün sürede bu süreç tamamlanacaktır) kendilerini özenle ağırlamak, istek ve ihtiyaçlarını uygun bir dille sormak gerekir. Çünkü bu aşama bir alışma süreci olup, kişiler size karşı çekimserlik yaşayabilirler. (Bu sizin kötü bir ev sahibi olduğunuzdan kaynaklı değildir; bilakis misafiriniz size daha fazla yük olmak çekincesi içindedir)
- Alışma süreci devam ederken yine aynı şekilde acıma ve sızlanmalardan kaçınılmalıdır. Onları konuşturmaya çalışmak, onlar açmadığı halde konuyu açarak yaşadıklarını anlattırmaya çalışmak vb. tutumlar her ne kadar iyi niyet ile yapılsa da, bunlar acı çeken bireyleri zorlayacak ve sıkıntılarını pekiştirecek davranışlardır, uzak durulmalıdır. Bireylerin travmatik olaya karşı geliştirdikleri olağan tepkilerini anlayışla kabullenmek gerekir.
- İlerleyen günlerde bireyler size ve yaşadığı düzene daha da alışmış olacak, yaşadıkları elim hadiseyi kendi zihinlerinde anlamlandıracak, kayıplarının yasını tutmak ve yavaş yavaş mevcut düzene uyum sağlamak için kendilerini bir nebze de olsa toparlamaya başlayacaklardır.
- Bu aşamada kendi istekleri ile sizinle duygu paylaşımına başlamaları olasıdır. Acı veren yaşantılarını sizinle paylaşırken üzüntü, gözyaşları, isyanlar ve yas sürecine bazen içe çekilmeler de eşlik edecektir. Burada sizler bir iyi niyet göstergesi olarak onlara destek olmak ve yaralarını sarmak için girişimlerde bulunurken bazen bocalamalar yaşayabilirsiniz. Bu da çok normaldir, tedirgin olmamalısınız. Bazen yalnızca o kişiyi dinlemek ve acısına sessizliğiniz ile de olsa eşlik etmek, bireyde “anlaşılıyorum” algısına ve iyi hissetmeye yol açacaktır. Artık gerek gördüğünüz yerde onlarla acılarını paylaştığınıza dair geri dönüşlerde bulunabilir, sohbet edebilir ve duygularınızı paylaşabilirsiniz.
Aşırı misafirperverlik göstermek mahcubiyeti artırır
- Ev sahipliğinde önemli noktalardan bir tanesi de aşırı misafirperver bir tutum sergilemeye çalışmaktır. Bu hem size kendinizi yetersiz hissettirecek hem de misafirlerinizi mahcubiyet sonucu çekimser bir hale getirecektir. Misafirleriniz size ve ev düzenine alıştıktan sonra onları biraz daha kendi hallerine bırakmalısınız, kendi ihtiyaçlarını temin edebilecekleri durumlarda bu sorumluluğu kendiniz almaktan kaçınmalısınız. Bu davranış misafirlerin kendilerini size yük hissetmelerinin ve utanç duygusunun önüne geçecektir.
- Unutmamalısınız; yaşadığı acıları kelimelerin bile ifade edemeyeceği, bir kıran sonucunda ailesini, sevdiklerini, evini, yuvasını, memleketini ve hatta hayallerini yitirmiş kimselere yarenlik etmek, acılarını paylaşmak ve onlara evinizi açmak, belki de bir insan olarak erişebileceğiniz en büyük erdemlerin başında gelmektedir. Böyle kıymetli bir şey icra ederken bu süreçte kendinizi yıpratmamak ve zorlamamak, karşınızdakine içten ve kabul edici bir şekilde davranmak yapılması gereken tek şeydir.
- HiDoctor ailesi olarak ülkemizde meydana gelen bu doğal afet ve sonucunda verdiğimiz kayıpların acısını paylaşıyoruz. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalanlara ve tüm ülkemize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bu zorlu süreci hep birlikte bir an önce aşabilmeyi temenni ediyoruz.