Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en yıkıcı afetlerinden birini yaşadı. 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ilde etkili olan depremlerde, büyük çaplı bir yıkımla birlikte on binlerce insanımız yaşamını yitirdi. Hayatta olanlar ise yakınlarını kaybetmenin acısıyla, başta barınma olmak üzere pek çok temel haktan yoksun kaldı.
Türkiye’nin yaralarını bir an evvel sarması için afetin gerçekleştiği ilk saatlerden itibaren sahada ve geri destek halinde olan biz sivil toplum örgütleri, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bununla birlikte, böyle bir dönemde kutuplaştırıcı söylemlerin karşısında kuvvetle durmamız ve bir aradalığımızı korumamız gerektiğine her zamankinden daha fazla inanıyoruz.
Ülkemizin yüzde 95’i deprem kuşağı içinde bulunuyor. Topraklarımızın yüzde 44’ü birinci derece deprem bölgesi. Son olarak, 17 Ağustos 1999 depreminden daha yıkıcı niteliklere sahip olan Büyük Güneydoğu Anadolu Depremi, on binlerce canımızı yitirmemize neden oldu. Afet öncesinde önleyici tedbirlerin alınıp ilgili yasa ve yönetmeliklerin uygulanmaması bir yana, felaketin yaygın bir alanı kapsaması, ulaşım, haberleşme ve koordinasyonun felce uğraması,12 bin 141 binanın enkaz haline gelmesi, arama ve ilk yardım çalışmalarının kritik olan 72 saatte etkin yürütülememesi de felaketin boyutlarını derinleştirdi. Yaşanan bu afetlerin öncesinde ve sonrasında yapılanlar ya da yapıl(a)mayanlar, vatandaşlar olarak can güvenliğimizin nasıl bir tehlikede olduğunu acı bir tecrübeyle bizlere gösterdi.
Ülkemizde yaşanabilecek depremlerde, yıkımların ve can kayıplarının azaltılmasının, gerekli önlemlerin alınmasına ve koordinasyon içinde etkin müdahalelerin yapılmasına bağlı olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin farklı illerinden 289 sivil toplum örgütünü içinde barındıran Denge ve Denetleme Ağı olarak, afet öncesi, afet süreci ve afet sonrasına ilişkin atılması elzem olan adımlara yönelik çağrıda bulunuyoruz:
- Aşırı merkezileşmiş afet yönetimi, yerel yönetimler ve sivil toplumun tüm paydaşlarını içine alacak şekilde yeniden ele alınmalı ve bu paydaşlar arasında etkin koordinasyon sağlanmalı.
- Siyasi kutuplaşmanın yarattığı ve depreme müdahalede aksaklıklara ve gecikmelere neden olan ayrılıklar ortadan kaldırılmalı ve tüm sivil toplum örgütlerinin yerel yönetim ve idari kurumlarla etkin iş birliği sağlanmalı.
- Deprem yaşanabilecek bölgelerde, deprem sonrası sürece ilişkin önlemler ivedikle alınmalı, lojistik ve personele ilişkin planlamalar etkin şekilde yapılmalı.
- Deprem sonrası süreçte alternatif bilgi kaynağı olan sosyal medya, tüm kurumlar ve vatandaşlar tarafından kesintisiz şekilde kullanılabilmeli.
- Deprem sonrasında enkaz haline gelmiş yapılardan hızlı ve sistemli şekilde örnekler alınarak, delillerin karartılmasının önüne geçilmeli.
- Deprem sonrası yargı süreci, bağımsız ve tarafsız yargı kurumları aracılığıyla etkin şekilde yürütülmeli, sorumlular gereken cezaları almalı.
- Afet sonrası süreçte eğitim, haber alma ve iletişim, sağlık, barınma gibi anayasal hakların kullanımı kamu sivil toplum iş birliği içerisinde tavizsiz sağlanmalı.
- İlan edilen OHAL süreci OHAL gerekçesi çerçevesinde uygulanmalı, temel hak ve özgürlükleri engelleyici uygulamalara yönelinmemeli.
- Deprem bölgelerinde yağma ve diğer suç olayları güvenlik güçleri tarafından hukukun temel prensipleri işletilerek önlenmeli.
- Türkiye’de özellikle deprem beklenen bölgelerde, yapı stoğu etkin ve şeffaf şekilde denetlenmeli ve yönetmelikler etkin şekilde uygulanmalı.
- Deprem bölgelerinde yapı denetimi yapan kurumların etkin denetimleri sağlanmalı.
- Denetim sürecinde konunun uzmanı meslek kuruluşları ve bilim insanlarıyla koordinasyon içinde çalışılmalı.
- Siyasi saiklerle yapılan imar affı uygulaması sonlandırılmalı.
- 1999 depreminden bu yana toplanan vergilerin nereye, ne şekilde harcandığı şeffaf şekilde belgelenmeli ve raporlanmalı.
- Depreme müdahale edecek kamu kurumları etkinleştirilerek kapasiteleri artırılmalı; bu kurumların yönetim ve diğer kadroları liyakat ilkesi çerçevesinde yeniden oluşturulmalı.
- Afetlere karşı hazırlanabilecek yerel, ulusal ve uluslararası afet risklerinin azaltılması konusunda uluslararası belgelere göre sürdürülebilir planlar hazırlanmalı.
- Deprem bilinci oluşturulmalı; depremle mücadele okulda başlamalı ve yaşam boyu sürmeli.
Yüzyıllardır pek çok yıkıcı afet ve deprem görmüş olan Anadolu coğrafyasında bu yaşadığımız son olmayacaktır. Afetlerle mücadeleye yönelik etkin yasaların çıkarılması; büyük bir kararlılıkla ve tavizsiz şekilde bu yasaların uygulanması, denetlenmesi, sivil toplumla koordinasyonun etkinleştirilmesi, toplumun bilinçlendirilmesi, aklın ve bilimin öncülüğünde hareket edilmesi yaşayacağımız yıkımı en aza indirgeyecektir. Bu da ancak liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik ilkelerinin tavizsiz uygulandığı denge ve denetleme sistemi ile mümkündür.
Afetlerde doğru müdahale ve afetlere yönelik önleyici tedbirlerin etkin şekilde uygulanması için denge ve denetleme sistemi şarttır ve bu sistem Türkiye’de ivedilikle tesis edilmelidir.
Denge ve Denetleme Ağı olarak önümüzdeki süreçte yaşadığımız bu felaketi bütün boyutlarıyla ele almaya, afetin koordinasyonu için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye ve atılacak bütün siyasi ve hukuki adımları denge ve denetleme perspektifi ile takip etmeye devam edeceğiz.