Toplumsal veya bireysel sorunlar günümüzde eksik olmuyor. İnsanların çeşitli sorunları nedeniyle olan rahatsızlıkları, halk arasında ‘Deli’ ‘Delirdi’ şeklinde söylenir. Veya birey psikoloğa yönlendirilmeye çalışıldığında hala “Niye ben delimiyim” yanıtı alabiliyoruz. Oysa toplumsal veya bireysel sorunları en iyi bilen, bilimsel olarak yol gösteren uzmanlar vardır. Konu hakkında PsikoEvim’in kapısını çaldığımda karşımda yüzü gülümseyen sakin genç bir kadınla karşılaştım. Nazik bir biçimde buyurunuz lütfen diyerek içeriye davet etti. Karşımda gerçekten mesleğini bilimsel olarak icra eden genç bir kadın. Her şeye sakin, olarak yanıtlar veren, mesleğini özümsemiş, kendinden emin kendine güvenen, soruları içtenlikle yanıtlar veren, PsikoEvim’in kurucusu Psikolog İrem Güngör ile gerçekleştirdiğimiz röportajı keyifle okuyacağınızı umuyoruz. İyi okumalar.
İrem Güngör kimdir?
İrem Güngör her şeyden önce duygularını doğru bir şekilde ifade edebilen, iletişim becerisi yüksek ve çalışmayı seven, disiplinli bir kadındır. Bilkent Üniversitesi Psikoloji Mezunuyum. Mezun olduktan sonra Ege Üniversitesi’nde Klinik Nöropsikoloji alanında üniversite kapsamında projelere dahil oldum. Aliağa Belediyesi Rehabilitasyon Merkezi’nde psikolog olarak işe başladım ve o arada eğitimlerimi tamamlamak için elimden geleni yaptım. Aile Danışmanlığı, Cinsel Terapi, Oyun Terapisi, BDT (bilişsel davranışçı terapi) ve Şema Terapi gibi eğitimler ve süpervizyonlar aldım. Son olarak da hala çalışmalarıma devam ettiğim Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü, Madde Bağımlılığı Yüksek Lisans programına başladım.
Bu sayede madde bağımlılığının yanı sıra çocuklarda ve yetişkinlerde davranışsal bağımlılıklar ile tanıştım. Nedir bu davranışsal bağımlılıklar diye sorarsanız ; Kumar, alışveriş, oyun, internet, seks, tablet, video game bağımlılığı.. vb . Yakın zamanda ise- yaklaşık bir 6 ay oldu – “ Psikoevim Psikoloji Merkezi’ni “ kurdum. Psikoevim diğer danışmanlık merkezlerinden farklı olarak bünyesinde grup terapileri, çocuk atölyeleri, seminerler, sanat etkinlikleri, ailelere, öğrencilere kitap okuma etkinlikleri ve butik eğitimler gibi birlikte çalışmayı gerektiren içeriklerimiz oluyor. Tabiî ki benzer olarakta yetişkin, çocuk ve ergenlerde birçok konuda bireysel terapi hizmeti ve çocuklar için oyun terapisi odamızda bireysel oyun terapisi seanslarımız oluyor.
Mesleğinizin zor yanları nelerdir?
İnsanlar bize en özellerini açıyorlar, bu özeli koruyabilmek çok önemli diye düşünüyorum. Bu meslek öyle bir meslek ki insanların hayatlarına dokunuyorsunuz, onlarla beraber zorluklar dolu yollarda ilerliyorsunuz. Bunu yapabilmek için de bilgilerinizi güncel tutup onlar için kendiniz için hiç bitmeyen bir çalışma yolu sizinle oluyor. Sanırım zor yanı bu olmalı.
Hastalarınızın ortak yanları var mı?
Danışan diyorum ben onlara. Ortak problemle gelen danışanlar tabiî ki oluyor. Özellikle de bir kişi memnun kaldıktan sonra tavsiye edebiliyor aynı konuyla ilgili. Fakat altında yatan nedenler hikayeler hep farklı oluyor. O nedenle herkes kendine has özellikler taşıyor. Bu nedenle bizde bu hastalığın
yada bu problemin çözü mü şu diye bir kavram yoktur. O biricikliği keşfetmek aslında terapinin pozitif yönde etkisini arttıran kuvvetli bir unsur oluyor.
Her insanın psikoloğa ihtiyacı olabilir mi?
Benimde ihtiyacım oluyor bazen. Hatta geçenlerde psikolog koltuğundan kalkıp danışan koltuğuna oturup, resmedip sosyal medya hesaplarımdan paylaşım yaptım. “ Herşeyi yaptık son çare size geldik “ yaklaşımı bir hayli azalmış olmasına rağmen, bazı durumlarda hala gözlemleyebiliyorum. Sanıyorum ki şunun altını çizmek lazım; bir zorlukla karşılaşan ve başa çıkmakta güçlük çeken veya duygusal olarak zorlanan bireyler psikoloğa çekinmeden gidebilirler. Faydasını muhakkak göreceklerdir.
İnsanlar neden cinnet geçirir?
Bunun nedeni şudur dersem çok doğru bir söylem olmaz. Fakat öfkenin genellikle ikincil bir duygu olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Altında yatan duygu çoğu zaman ortaya çıkmaz ve hissedilmez. Mesela çaresizlik, anlaşılmama, yetersizlik ve başarısızlık gibi. Bunlar zamanında çözülmez ise maalesef halk arasında “cinnet” diye tabir edilen durumlar ortaya çıkabiliyor.
Toplumsal cinnetin faktörlerinden bahseder misiniz?
Bence bu soruyu çıkartmalıyız =)
Psikologların toplumdaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Giderek insanların bizi kabullendiğini düşünüyorum. Fakat piyasada psikolog olmayıp bizim işimizi yapmaya çalışan meslek demeye bin şahit ister kişiler var. Bu kişilerce uygulanan yanlış teknikler ve söylemler bizim işimizi de etkiliyor maalesef. Bir meslek yasamız yok, olamıyor bu yüzden de insanlar doğal olarak ayırt etmekte zorlanıyorlar. İnsanları tercih noktasında gidecekleri psikologların psikoloji mezunu olduklarından emin olmalarını tavsiye edebilirim ki gittiklerinde karşılarındaki gerçek bir psikolog olsun.
Delilik nedir?
Literatürde “deli” diye bir kavram ve tanısı tabiî ki bulunmamakta. Dürtüsel davranan kişilere de deli deniyor gözlemlediğim kadarı ile, topluma uygun olmayan davranışı sergileyenler de doğruyu yapsa bile deli diye yargılanıyorlar. Fakat bizim psikotik bozukluk dediğimiz şizofreni, bipolar bozukluk gibi psikiyatrik rahatsızlıklar da insanlar tarafından tanımlanamadığı için “deli” diye adlandırılabiliyorlar. Bu kişiler gerçek olmayan sanrı ve delüzyonlara sahip olabiliyorlar.
Psikolog olmak hayata ve toplumsal yaşama bakış acınızı nasıl etkiliyor?
Her psikoloğun yaşadığı gibi yakın çevrem ilk başlarda tedirgin oluyordu aman bizi analiz edecek diye. İnsanlar bir tedirgin olmuyor değil ama buradan okurlara seslenmek gerekirse biz psikologlar anı yaşamayı öneririz özel hayatımızda neden çalışalım.! Olumlu etkisine gelecek olursak sinirlenmeme ve öfkelenmeme engel oluyor çoğu zaman. Çünkü gerçek anlamda empati yapabiliyorum ve karşı tarafın altta yatan bir problemi olabileceğine dair düşüncelerim ve deneyimlerim olduğu için kişileri olduğu gibi kabul edebiliyorum.
İrem Güngör’ün iş dışında bir günlük yaşamı nasıl seyrediyor?
Günlük yaşamımda eşimle vakit geçirmek ilk tercihim oluyor yoğun bir tempodan sonra. Haftada iki gün sabahları spor yapıyorum, yürüyüş yapmayı çok seviyorum, hafta sonu yani Pazar günü doğayla buluşmak beni çok rahatlatıyor ve zinde hissetmemi sağlıyor.
En son okuduğunuz kitap?
“Bütün Beyinli Çocuk” tüm annelere ve psikoloji ile ilgilenen herkese tavsiye ederim. İçerisinde güzel metaforlar bulunduruyor.
Sevdiğiniz şarkıcı?
Tek bir kişi adı vermem benim için uygun olmaz çünkü ben müziği ve müziğin her türlüsünü çok seviyorum. Ama jazz müziğin bende ayrı bir yeri var.
Burçlarla aranız nasıl?
Çoğunlukla realist ve pozitivist biri olduğumu söyleyebilirim. Ama burçlarla çok ilgilenemesem de insanlardan dinlemeyi seviyorum. İnsanın kendini anlatabilmesi için kendinden parçalar bulabildiği bir platform olarak görüyorum sanırım.
Hobileriniz?
Yüzmek, plates, zumba, yürüyüş, okumak ve gezmek.