Taş devrinden bu yana insanların hayatlarının önemli bir parçası olan tiyatro, nerede sergilenirse sergilensin, antik bir anfitiyaro da olabilir, sokakta da olabilir, ya da duvarları ve tavanı süslü bir salonda olabilir, her yerde ve her zaman yaşamımıza doğal bir ayna tutmuştur. Diğer tüm sanat dallarını içinde barındıran tiyatro sanatı ölümsüzdür.
Tiyatronun görevi her insanı bütünlüğü içinde düşünürken ” heyecanlandırmak, kendisini bir başkasının yaşamı ile görebilmesini sağlamaktır.”
Çocuklarımızın eğitimine çok değer verdiğimiz, onları elimizden gelen tüm imkanları kullanarak “iyi eğitilmiş bir birey” olarak görmek istediğimiz bu noktada, tiyatrodan söz etmek istiyorum.
Orta öğretimde tiyatronun birçok yararı vardır. Yaratıcılığa bu kadar gereksinim duyulan günümüzde, öğrencinin hayal gücünü, düşünme yetisini, duygusal deneyimlerini besler, kişiliğinin sağlam temellerinde katkısı olur.
Tiyatro her ne kadar bir metne bağlı olarak oynansa da katılanlara düşünerek yorumlamayı öğretmesi açısından çok önemlidir. Bir topluluk halinde yapılan tiyatro dayanışma, güven, ” ekip olma” ruhunu aşılar. Topluluk önünde çıkıp konuşmanın ne kadar zor bir iş olduğunu çoğu insan deneyimlemiştir. Ancak tiyatro ile uğraşmış bir öğrenci için bu pek zor değildir. Sahnede her türlü kılığa girip çeşitli rolleri oynamış biri, bu ” topluluk korkusunu” doğal bir yöntemle gidermiş olur, artık herkesin gözü önünde de daha rahat hareket eder, öz güveni artar… Ergenliğin getirdiği sorunları, öğrenci çok daha fazla denetim altına alır, sağlıklı ve doğal düşünür.
Kendisini doğru ve düzgün bir dille ifade etmesi için çok büyük bir olanak sağlar.
Tiyatro uygar ve gelişmiş ülkelerin okul ders programlarında baş köşede yer alırken, biz de fazla önemsenmez. Oysa resim dersi, müzik dersi gibi yorumlanıp sistemli bir biçimde eğitimin içinde yer almalıdır. Çeşitli üniversitelerimizin tiyatro bölümlerinden mezun olmuş gençlerimiz, orta öğretimdeki öğrencilere öğretmenlik yapabilir.
Öğrencilere hem teorik dersler verip, tiyatro tarihi, yazarlar, akımlar, türler vb. konularda bilgi verirken aynı zamanda, uygulamalar yaptırarak bu sanat dalıyla gençler haşır neşir olabilir.
Bir ‘ insanbilimi’ olan tiyatro ülkemizde hiçbir zaman hak ettiği değeri görmemektedir.
Oysa çocuklarımızı yarının Türkiye’sini kuracak geliştirecek bireyler olarak yetiştirmek istiyorsak, özgür düşünmenin en büyük anahtarı tiyatro sanatı ile küçük yaşlardan itibaren tanıştırmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Toplumumuzun bilinçli yenilikçi, kültürel birikimleri fazla, düşünüp yorum yapabilen, öğrenmeye açık, hoşgörülü, esnek düşünebilen, empati kurabilen gençlere ihtiyacı var.
Okulların amacı tabii ki gençlerin beyinlerini eğitmektir. Tiyatro ise yürekleri eğitir.
Bu aşamada amaç tiyatro sanatçısı yetiştirmek değildir. Esas amaç ileride yetişkin olacak bu gençlerin toplumun kültürel yapısını geliştirmeleridir. Toplumsal duyarlılığı olan ruh sağlığı sağlam gençler yetiştirmek istiyorsak bunun yöntemi sanattan geçer.
Kültür birikimi fazla olan bir toplum gelişmiş bilinçli bireylerden oluşur. Tiyatro sanatını tanıtarak, sevdirerek ve öğreterek, çocuklarımıza gençlerimize bu dünyayı, geçmişi ve geleceğiyle, tüm karmaşası ile göstermiş oluruz. Çelişkiler, kavgalar, zenginlikler ve hayat ilgili her unsuru barındıran tiyatro, yarının dünyasını daha iyi kavrayabilmeleri için en güzel yoldur kanısındayım.