Geldikleri günden beri müteahhitliğe soyunan mevcut hükümet, milyonlarca insanı, en temel insan haklarından biri olan “barınma” üzerinden “5 Yılda 500 Bin Sosyal Konut” başlığı altında sözüm ona “Türkiye tarihinin en büyük sosyal konut projesi” ile iktidara bağımlı kılmaya çalışıyor.
Onlarca yıldır her seçim öncesinde yaratılan ya imar affı ya da ucuz konut projeleriyle bu kısır döngü, yine yeniden içinde yaşayan kitlelerin gönlü okşanarak barınma sorunu üzerinden adeta bir tavlama taktiği olarak uygulanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı “608 bin TL’den başlayan fiyatlarla!” ifadesi tam bir “pazarlamacılık” taktiği olup, başlatılan bu kampanya halkı iktidara bağımlı kılmaya çalışma stratejisinin ta kendisidir.
Söz konusu projenin seçim meydanlarında dile getirilmesinin satır aralarını “bize oy vermezseniz, yerimize gelen iktidar bu evleri elinizden alacak” şeklinde okumak ve bu söylemlerin de dolaşıma gireceğini bilmek için hiç birimizin âlim olması gerekmiyor.
Müteahhitlik yaparak sorunu sömürmek yerine, ülkede yaşayan her vatandaşın en temel insan hakkı olan barınma sorununu insani koşullarda sağlamanın devletin ve iktidarın görevi olduğunu her nedense iktidarın kendisi görmezden geliyor.
“5 Yılda 500 Bin Sosyal Konut” başlığı bana –nedense- 2020 yılında dönemin Tarım Ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin Tokat ilinde başlattığı “5 Yılda 500 Bin Koyun” projesini hatırlattı.
Henüz ortada somut bir proje bile görünmezken, “illerin çeperlerinde” olarak yerleri belirlenen sözüm ona “Yüzyılın Umut Projesi”nin ödemesi yılda iki kez memur maaşlarına yapılan zamlar yani enflasyona bağlı olarak artırılarak yapılacak!
Kurada kazanan talihliler ise ortada olmayan hayalin fiyatının %10’unu peşin ödeyecek.
Yeri gelmişken, burada -belki çoğunuzun bildiği- bir olayı paylaşmak istiyorum:
2017 yılında, Dunstan Low adında bir kişi İngiltere’deki evini 800–850£’den satışa koymasının ardından teklif alamayınca, evini çekiliş yöntemiyle satmaya karar verir.
Çekilişe katılmak için biletleri 2£’den satışa sunar ve bu çekiliş sonucunda 900 bin £ kadar kazanç elde etmiş oldu.
Ne kadar zekice değil mi?
İşte “Yüzyılın Umut Projesi”ndeki %10’luk peşin ödeme aklıma Dunstan Low’un bu hikâyesini getirdi.
Düşük gelirlilerin ev, arsa, işyeri sahibi olacağı hayali için 500₺ ile 2.000₺ arası başvuru ücreti ödemeleri akıllarda birçok soru işareti uyandırıyor.
Henüz ortada somut bir proje bile yokken ön ödemeleri ile birlikte birkaç da taksit ödemesini toplayıp seçime kadar finansman yaratmak, “seçim kazanılırsa ne ala, kazanılamazsa da inşaatların maliyeti sonraki hükümete kalsın” düşüncesi ile buradaki amacın seçim öncesi finansman sağlamak olduğunu düşünmeyen varsa da beri gelsin!
Kısacası, “Duymuşlar Horasan’da halı dokunuyor, enine mi boyuna mı bilmiyorlar.”
Matematiksel olarak bakacak olduğumuzda “Ankara’nın çeperinde” bir eve talip olduğunuzu varsayarsalım.
Proje evinizin sözleşme satış fiyatı: 850 bin₺ ve vadesi de 240 ay.
Başvurunuzun da kabul edildiğini ve Kasım 2022 tarihi itibarıyla bankaya sözleşme imzalamaya gittiğinizi kabul edelim.
Öncelikle %10’luk peşinat bedeli olan 85.000₺ ödeyeceksiniz.
850.000₺ – 85.000₺ = 765.000₺ (TOKİ‘ye kalan borcunuz)
765.000₺ ÷ 240 ay = 3.187₺ aylık taksit tutarınız ve ilk taksitinizi Aralık 2022 tarihinde ödeyeceksiniz.
Buraya kadar her şey yolunda gibi görünüyor değil mi?
Hadi gelin hesap tablosuna bakmaya devam edelim:
Aralık 2022 tarihindeki ilk taksiti bedeli olan 3.187₺‘yi de ödediniz;
765.000₺ – 3.187₺ = 761.813₺ (TOKİ‘ye kalan borcunuz).
Şimdi de 2023 yılının ilk 6 ayına:
TOKİ sözleşmesi gereği her yıl Ocak ve Temmuz ayında aldığınız konutun satış fiyatı, memura verilen zam oranı kadar arttırıldığını burada hatırlatmak gerekiyor.
2023’ün Ocak ayının yani 2. taksit ödemesi 2023 yılı Ocak ayında memura verilecek tahmini zam –enflasyon ve TÜİK’e göre- %25 oranında artacağını varsayalım.
Bu durumda hayal evinizin kalan borcu da otomatik olarak %25 oranında artmış olacak.
Aralık 2022 tarihinde kalan toplam borcunuz: 761.813₺ iken bu rakama %25 oranında bir artış yansımış olacak.
Kalan borcunuza eklenecek tutar ise şöyle:
761.813₺ x %25 = 190.453₺
2022 yılından kalan borç: 761.813₺
2023 Ocak ayına eklenecek tutar: 190.453₺
761.813₺ + 190.453₺ = 952.266₺ oldu mu size hayal evinizin nur topu gibi yeni fiyatı!
6 ay için ödeyeceğiniz yeni aylık taksit tutarınız: 3.984₺
Yansıyan artışla hayal evinizin yeni borcu 952.266₺ oldu.
2023’ün ikinci 6 ayının tablosu ise şöyledir:
2023 yılının Temmuz ayına geldiğimizde ilk ödemiş olduğunuz taksit ve 6 ay boyunca her ay 3.984₺ taksitle TOKİ‘ye toplamda 27.091₺ daha para ödemiş oldunuz.
İlk altı aylık dönemden kalan borcunuzun 952.266₺ olduğunu hatırlayalım.
952.266₺ – 23.904₺ = 928.362₺ borcunuz kalmış oldu ve bu arada memur maaşlarına %25’lik bir zam daha yapıldı.
Hal böyle olunca da yeni borcunuz ve taksitleriniz de yeniden güncellenmiş olacak.
Yani: 928.362₺ x %25 = 232.090₺
%25 artış ile 928.362₺ + 232.090₺ = 1.160.452₺ olarak borcunuz tekrar güncellenmiş olacak ve yeni taksit tutarınız 4.980₺ olacaktır.
Takribi zamlarla 2023 yılının Temmuz ayından 2023 yılının Aralık ayına kadar ödenecek olan taksit tutarınız bu tutar olacaktır.
Sonuç olarak 2022 yılının Kasım ayında imzaladığınız TOKİ sözleşmesi ile 850.000₺‘ye sahip olacağınızı düşündüğünüz hayal evinize ödenmiş, ödenmemiş toplam tutar ve güncel borcunuz Aralık 2023 itibarıyla;
Peşinat tutarı: 85.000₺
Aralık 2022 taksit tutarı: 3.187₺
2023 yılının ilk 6 ayında ödemiş olacağınız taksit tutarı: 23.904₺
2023 yılının ikinci 6 ayında ödeyeceğiniz taksit tutarı: 29.880₺
Toplam ödenen tutar: 141.971₺
Evi satın alacağınız fiyat: 850.000₺
Bir yılda ödeyeceğiniz tutar: 141.971₺
Aralık 2023 itibarıyla TOKİ‘ye kalacak olan borcunuz ve 2024 yılı Ocak ayında, üzerine takribi memur zammı kadar yeniden zam yapılacak olan konut ana borcunuz: 1.130.572₺ olacaktır.
Mevcut durumdan bir özet çıkaracak olursak, AKP iktidarının seçim masraflarını karşılamak amacıyla başlattığı kampanya ile TOKİ‘den 850.000₺’ya 20 yıl vadeli bir ev satın alacak olduğunuzda ve bir yıl içinde 142 bin ₺ ödeme yaptıktan sonra borcunuz düşmeyeceği gibi 280.57₺ daha artmış olacaktır.
Bu, sinir bozucu bir senaryo ama alışık olmadığımız bir durum da değil.
Bu nedenle hemen enseyi de karartmayalım.
Çünkü;
- Maaşınız da bu oranlara paralel artabilir.
- TÜİK verileri gerçek enflasyonu yansıtabilir.
- Devlet baba zaten halkı enflasyona ezdirmiyor(!)
Ayrıca
- Çevre dostu ve sıfır atıklı bir eviniz olacak (muhtemelen kapıda çöp kovası da olacak).
- Enerji verimliliği olacak (yalıtım).
- Yenilenebilir enerji sistemlerine uyumlu inşa edilecek (çatıya isterseniz güneş paneli alabileceksiniz).
Yine de karar vermeden önce şu soruları kendinize sorun;
- Bütün bunlara rağmen herhangi bir bankadan %40 peşinatla ev alacak olursanız 10 yılda ödeyeceğiniz parayı da hesaplatmanız halinde toplamda size maliyeti ne kadar olacaktır?
- Girebileceğiniz kuralarda seçim şansınız var mı?
- Verilen adresler çoğunlukla eski projeleri barındıran mevkilerde olduğundan buralarda yapılan önceki TOKİ projelerin nihai durumları nedir?
- En iyi mevkideki evlerin güncel fiyatları nedir?
- En kötü mevkideki evlerin güncel fiyatları nedir?
- Konutun konumu 15-20 yıl içinde gelişmeye açık mı?
- Sürecin uzaması halinde muhatap bulma şansı var mı?
- Ara ödemelerle borç yapılandırılıyor mu?
- Hükümetin değişmesi durumunda ne olur?
- En önemlisi mevcut hükümet değişmezse halimiz ne olur?
Kaldı ki bu projeyi bitirme şanslarının olup olmadığı tartışmaya açık bir konudur.
Soruna az-çok emekçiden yana bakanlar, “emekçiler bu aidatları ödeyemez” deseler de; Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, “(Emekçinin) 5 bin 500 lirayla bunu yapabilmesi için ilave mesai ve kazanç sağlaması gerekiyor ki 1 yıl siz de takdir edersiniz ki vatandaşımız biraz dişini sıkarak, biraz eşinden, dostundan borç alarak, biraz belki ek mesai yaparak bu bedeli karşılayabilir!” şeklinde kimsenin aklına gel(e)meyecek(!) kolay bir formül yaratmış olmasını alkışlıyorum!
“5 Yılda 500 Bin Sosyal Konut” projesinin adını “İmam Evinden Aş, Ölü Gözünden Yaş Çıkmaz” projesi olarak değiştirme hakkımı kullanıyorum.