Sınavdan geçiyoruz a dostlar büyük sınavdan 2020 de yaşamak çok güç, diye yazmışım bir yazımın başında. 30 Ekim 2020 de İzmir depreminden sonra.
Dehşeti yaşadığımız o süreçte, çaresizliğimizi anlatmaya çalışmışım.
Herkesin dünyası kendi etrafında dönemiyor artık
Bir titreşim yetiyor yüreğimizi yerinden oynatmaya
Kim bizimle oynuyorsa onda güç…
Tanrı ‘ya sığındık, kaçacak gidecek bir yer kalmadı. Ey küçük insanoğlu!
Hep birlikte cezamıza razı mı gelmeli,
Canlar ölüm kalım savaşı verirken betonların altında ya da
Virüsle baş etmeye çalışırken bir yoğun bakım odasında.
Politikacılar nutuklar atarken sahte ve riya dolu… Kimi kandırıyorsunuz siz? Tek gerçek var o da ölümdür ölüm… Toza dumana kana karıştı her yer… Nedir bu cehennemi mi gördük henüz yaşarken…
Yaralar var, artık bir daha kapanamayacak kadar dipte ve derinde
Ne yapmalı insancıklar…
Üzülmemek ağlamamak mümkün mü bu gidişlere ve de gidişata…
Yarım kalmış yaşamlara, toprak denizinde boğulan hayallere, dağılan yuvalara… Yuvasız kalanlara… Çırpınıp duranlara… Çocuksuz kalan annelere babalara
Annesiz babasız kalan çocuklara… Yarım kalmış hayatlara… Pişmanlıklara… Umutsuzluklara…
Birlik olduk, karanlıkları aydınlıklara çevirmeye çalıştık. Elimizden geleni yaptık, yaralara merhem olduk. Yüzleri, biraz olsun gülümsetmeye uğraştık. Gözyaşlarımızı içimize akıttık, dört elle yaşama tutunmaktı amacımız. Geride kalanları hayata döndürmekti tüm çabamız.
Egem! güzeller güzelim, canım vatanım İzmir’im…
Zamanı durdurup geri sarabilsek son bir kez bile olsa sarılabilsek…
Unutmasak öğrensek, hatalarımızın nelere mal olabileceğini kestirebilsek
Sizlere bu sözüm, yargılanacak mahkemeleriniz yok sizin
Ahlak çökmüş, adalet çökmüş, insanlık ta çöktü sonunda…
Güvensizlik kaplamış dört yanı, sislerin içinde kalmışız, aklımızda deli sorular…