ORTA YAŞ KRİZİ
Ergenlik çağı gibi orta yaş krizi de insanın ruhunun derinlerine inmesine, büyük psikolojik çalkantılara, huzursuzluğa ve tatminsizliğe yol açar. Geçmişteki ilişkilerin hayaletleri özellikle orta yaşta ortaya çıkabilir.
Temelde bir uyanış çağrısı olan orta yaş krizi, insana zamanın geçtiğini, gençliğin, dinçliğin ve hayatın kendisinin sonsuza kadar sürmeyeceğini hatırlatarak, psikolojik dengeyi sarsar. Şimdi insanın uzun süredir derinlere gömdüğü hayallerini yaşamasının, sürdürdüğü hayatın değerini sorgulamasının zamanıdır.
Jungcu bakış açısına göre insanın ortak bilinçdışı kendisine seslenmekte, arketipler ortaya çıkmaktadır ve insan hayat tecrübesini derinleştirme, benliğinin bütün yönleriyle bağlantı kurma ihtiyacı hisseder.
Spritüel bakış açısına göre insanın ruhu acıyla hayat yolculuğundaki yerinin farkına varır ve geldiği yere, evine dönmeden önce amaçlarını yeniden değerlendirmeye başlar.
Bazıları bu dönemi bir iç gözlem süreci, nasıl bir insana dönüştüğünü, dünyaya ne tür katkılar yaptığını, ilişkilerinin kalitesini inceleme süreci olarak görür. Herkes yaşadığı ilişkiyi bitirme ihtiyacı hissetmez. Aslına bakılırsa bazıları için ruhunun derinlerine inme süreci ilişkiyi derinleştirir ve daha değerli kılar.
Kimi erkekler ise kendini çaresiz hisseder ya da korkar ve içine döneceği yerde otomatikman eski özlemlerinin yönlendirmelerine göre hareket etmeye başlar. Hayatının bütünüyle yaşanmamış, tatmine ulaşmamış kısımları geri dönüp onun peşine düşer. Doyurucu olmayan uzun süreli bir ilişkiye gösterilen tolerans yok olur. Yaş gerilemesi de meydana gelebilir. Kimi erkekler ilerleyeceği yerde geri gider ve dünyayı ergenlik çağındaki gibi tecrübe etmeye çalışır.
Birçoğu kaybettiği gençliğinin, sorumluluğu olmadığı dönemlerin, daha genç kadınların arayışında ya da azalmaya başladığını hissettiği gücüne tutunma çabasında, senelerdir sahip olduğu eşini ve ailesini birdenbire terk eder. Diğerleri ise kendine karşı dürüst olmak ve değerli bir hayat sürdürmek için terk eder.
Orta yaş krizi esnasında ilişkiyi sürdürme kabiliyeti azalır. Bu tehlikeli, ama aynı zamanda fırsatlarla dolu bir dönemdir. Erkeklerin birçoğu orta yaş krizinde cambaz ipinde yürümektedir.
Erkeğin kimliği temelde elde etme, başarma ve rakiplerini geçme üzerine kuruluysa, yaşlanma beklentisi çok korkutucu olabilir. Şu tür sorular ortaya çıkar: Genç, yakışıklı, dinç ve kuvvetli olmadığımda geriye ne kalacak? Hala faydalı ve sevilebilir bir insan olacak mıyım, yoksa bir kenara mı atılacağım? Bazıları için bu benlik kaybı ve psikolojik ölüm, fiziksel hayatını kaybetmekten daha korkutucu olabilir.
Orta yaş krizi bir doyma noktasıdır. Birçok erkek zor bir durumu bir saniye daha kaldıramayacağını hisseder. Hayatının geri kalanının- ki artık bu süre ona daha kısa görünmektedir- eskisi gibi devam edeceğine inanıyorsa, bu ona katlanılmaz gelir. Elveda demekten başka seçeneği yoktur.
Orta yaş krizinde erkeklerde derin bir tapılma ve hayran olunma ihtiyacı, sadece dostları tarafından değil, birlikte olduğu kadından da değer, saygı ve takdir görülme ihtiyacı bulunmaktadır. Özellikle bu dönemde erkeğin benlik duygusunun sallantıda olduğu bir noktada, ona ve başarılarına hayran olan bir kadına sahip olmak erkeği aşırı derecede kuvvetlendirir. Ne yazık ki, bazı uzun süreli eşler bu noktada kocalarının yalnızca noksanlarını görebilmekte ve bunları ona gece gündüz hatırlatmaktadırlar. Bu onun egosunun kaldıramayacağı bir durumdur.
Birçok erkek eşini, ya da onun için önemli olan diğer kişileri hayatını yaşamaya engel olarak görür. Bunun ilişkinin kalitesiyle hiçbir ilişkisi olmayabilir; yalnızca erkeğin bütün kısıtlamalardan kurtulma ve dilediği gibi davranabildiği ergenlik çağına dönme ihtiyacıyla ilgili olabilir. Bu bağlamda, bağlılık gerektiren her ilişki bir engeldir. Bu bir bakıma bencillik olarak değerlendirilebilir; diğer yandan ise erkeğin kendini yeniden tanımlama, hayata karşı yeni bir yönelim geliştirme ihtiyacı olarak değerlendirilebilir.
Kimi erkeklerin ihtiyaçlarına açıkça yön veren, geçmişte gelişim evrelerini sonuna kadar yaşayıp tecrübe etme fırsatı bulamamış olmalarıdır. Bu evreler hayatın ileriki bir safhasında hınçla ayaklanarak sonuna kadar yaşanmayı talep eder. Bu güçlü ihtiyaç ayaklandığında mantığın hiçbir anlamı kalmaz. İnsanın içindeki güdü diğer her şeye baskın çıkar.
Orta yaş krizi akıllıca ele alındığı sürece, hayat kalitesini arttırabileceği, insanın hayatına yeni başlangıçlar getirebileceği ve değerli bir anlam katabileceği çok açıktır. Bir erkek bu evrede kendini büyük ölçüde geliştirebilir ve daha önceden hiç farkına varmadığı yönlerini keşfedebilir.
Dr. Brenda Shoshanna, ERKEKLER NEDEN TERK EDER kitabından yararlanılmıştır.